logo

10 Eylül 2012 Pazartesi

İstanbul Adliyesinde direnişin adı: Özgür basın susturulamaz !

10 Eylül 2012... Bugün tarihi bir güne daha tanıklık ettik. Tam 9 ay aradan sonra KCK'nın basın komitesine yönelik operasyon kapsamında tutsak edilen gazetecilerin davası görüldü. Yer: içinde adeleti , hakkı ve hukuku  barındırmayan ancak ve ancak her fırsatta avrupanın en büyük   adalet sarayı olma şerefi ile övünen Çağlayandaki İstanbul Adliyesi... 

Bilenler bilir. Tarihler 20 Aralık 2011'i gösterdiğinde sabah 6'da başlatılan KCK'nın (Kürdistan Topluluklar Birliği)  Basın komitesi operasyonun sonucunda 38'i tutuklu toplamda 44 gazeteci tutuklanmış idi. İşte o günden sonra bugün ilk defa hakim karşısına çıkan gazetecilerin duruşması olağan üstü hal ortamında görüldü. Adliye dışında çok sayıda çevik kuvvet polisleri, içeride bir o kadar özel güvenlik birliği, onun yetmediği yerde polis, daha sonrasında jandarma deyim yerindeyse etten barikat kurmuş idi. Davanın görüldüğü ve Çağlayan adliyesinin en büyük duruşma salonu olan 1. Ağır Ceza Mahkemesi girişinde 2 ayrı geçiş kordonu oluşturmuş idi. Zor bela biraz da CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM meclis üyesi Melda Onur'un yardımı ile en nihayetinde duruşma salonuna girebildim. Duruşma salonuna girerken aklım dışarda kaldı. Çünkü çok sayıda tutuklu yakını ve basın kartı sahibi onca gazeteci duruşmayı takip etmek için insan üstü mücadele veriyordu. Zaman zaman Özel Güvenilk Birlikleri ile yapılan tartışlar sonuç veriyor ve bir kaç gazeteci zor bela duruşma salonuna alınıyordu...

Çoğunluğu gazeteci olan sanıklara destek için duruşma öncesinde adliye önünde basın açıklaması yapıldı. Ancak ben o sırada duruşma salonu önünde sıra beklediğimden ötürü açıklamaya katılamadım...Ben o gün orada tek mutlu ve teselli eden şey basının ve vekillerin tutuklu gazeteciler için duruşmaya gelmeleri oldu. Kimler yoktu ki salonda. Başta tutuklu sanıkların yakınları, BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, BDP milletvekilleri Hasip Kaplan, Sırrı Süreyya Önder, Ertuğrul Kürkçü, Sebahat Tuncel, Halil Aksoy ile bağımsız milletvekilleri Aysel Tuğluk ve Levent Tüzel. KCK davası sanığı Büşra Ersanlı, CHP milletvekilleri Oktay Ekşi ve İlhan Cihaner. Melda Onur, Almanya eski milletvekili  Prof. Dr. Norman Paech'de   duruşmayı izlemek için adliyeye geleneler arasında idi. Yabancı basından temsilciler de bu tarihi davaya ilgi gösterip gelmişler idi. Görebildiğim kadarıyla Almanya Bild, Reuters Haber Ajansı, BBC, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü temsilcisi ve daha ismini tam olarak not alamadığım bir kaç yabancı basın kuruluşları ve örgütleri daha vardı. 

Neyse dönelim duruşma salonuna... Uzunca bir bekleyişten sonra saat 11:23 itibari ile salona zor bela giriş yaptım. İçeride çok sayıda milletvekilinin yanı sıra yerli ve yabancı meslektaşlarım yer alıyordu. Hemen bende vakit kaybetmeden müsait olan bir yere oturdum ve gözlemlerime başladım. Tutuklu gazetecilerin bulunduğu bölmenin hemen bittiği yerde polis ve jandarmalar etten bir barikat kurmuştu. Onca engellemelere rağmen bizler yine de tutuklu gazeteciler ile iletişim kurmaya çalışıyor ve selamlaşıyorduk. Ara ara salon içerisindeki asayişi sağlamakla yükümlü özel güvenlik görevlileri ile bu yüzden ters düşsek de hiçbir şey onlarla aramızdaki            bağı koparamıyor, baskılar bizleri yıldırmıyor bilakis iyice harmanlıyordu. Çok geçmeden gerginlik iyice tırmandı ve mahkeme başkanı Ali Alçık, ayakta duran avukatların arka tarafa doğru seyircilerin olduğu bölüme geçmesini istedi. Avukatlar Alçık'ın bu talebine uymayınca ilk gerginilk kıvılcımı ateşlenmiş oldu ve mahkeme başkanı düzenin sağlanması için duruşmaya ara verdi. Tam bu esnada Ali Alçık'ın bu kararını protesto eden izleyiciler alkışları ile mahkeme heyetine tepkilerini gösterdiler ardından sloganlar atıldı. Özgür basın susturulamaz, baskılar bizleri yıldıramaz... Bunun üzerine görevli bir polis amiri 5 dakika içerisinde salonun tamamen boşaltılması gerektiğini aksi halde tutanak tutulup resmi işlemlerin başlayacağını duyurdu. ancak ne var ki salondaki hiç kimse bu uyarıya kulak asmıyor, sloganlar eşiliğinde direnmeye devam ediyordu. Baskılar bizi yıldıramaz... Derken çok ucuz bir yemek arası molası ile salon tamamen boşaltılıp duruşma saati 13:00'a ertlendi.

Öğleden sonra manzara yine aynı idi. İlk geçiş kordonu önünde kalabalık bir basın ordusu duruşmayı izlemek için bir yandan birbirleri ile yarışıyor bir yandan da bizleri içeri almayan sürekli topu bir üstlerine atan özel güvenlik görevlileri ile tartışıyor ve hak arıyor idi. Zaman zaman polislerin müdahalesi ile ortam aniden alevleniyor sonra birileri bir şekilde ara buluculuk yapıp 3-5 kişi duruşma salonuna giriyordu...Tutuklu gazetecilerin salona getirilmesi ile yine bir hareketlenmeler yerini selam alıp veremeye bıraktı. Kısa bir aradan sonra mahkeme heyeti, CHP Milletvekili İlhan CİHANER'in deyimi ile ultra üver özel yetkili mahkeme heyeti ( CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner ile Çağlayan Adliyesinde basın özgürlüğü konusunda yaptığım söyleşiyi yarın sizlerle paylaşacağım)  duruşma salonuna teşrif ettiler. Önce tutuksuz sanıkların kimlik tespiti yapıldı. O esnada bir çok tutuklu gazeteci "Ez livrim" dedi. Bunun üzerine mahkeme heyeti duruşma tutanağına, "sanıkların hazır olduğu görüldü" dedi ve kayıtlara bu şekilde geçti. Sonrasında avukatların kimlik tespiti yapıldı ve duruşmaya geçildi. Bir ara Hakimin avukat Baran Doğan'a sanık demesi ile gerek seyirciler gerekse tutuklu gazeteciler arasında gülüşmelere ve uğultumalara yol açtı. Bu dil sürçmesi azda olsa salonun o gergin havasını almış idi. Bu olayın ardından Avukat Baran Dogan,Mahkemenin yargilamayi birakip anayasa mahkemesiden yanit beklemesi ve tutuklamanin tedbir olmasi nedeniyle tahliye talebinde bulundu. Doğan'ın tutuklu gazetecilerin tahliye ve anadilde savunma yapması talebi sonrasında söz alan tüm avukatlar yineledi lakin yine de değişen bir durum olmadı. Artık duruşmanın son saatlerine doğru gelinmiş idi. Mahkeme Başkanı Ali Alçık, KCK davasının perşembe gününe dek 1. Ağır Ceza Mahkemesinin duruşma salonunda yapılacağını ve yine cuma günü görülecek olan Odatv davasının da bu salonda yapılacağını hatırlatarak günü kapattı.
                                                            Gökhan ÇELİK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder