Burada yaşanacak yenilgi, iki büyük
sanal mecra firmasından birinin diğerine karşı yaşayacağı
ekonomik pazar yenilgisi değil, bir kültürel ve ideolojik kimlik
yenilgisi olacaktır.
Türkiye ve bölge gündemi bu kadar
karmaşıkken ve yaşanan bu kadar melanet varken, Başkanlık Meclis'te sille tokat halka dayatılırken bu soru da nereden
çıktı diyebilirsiniz. “İlk bakışta”, bu sorunuzda son
derece haklısınız da. Yalnız bu soruyu sorup konuyu incelememin
nedeni iki firma arasındaki pazar rekabetini incelemek değil.
Açıkçası bu konu umrumda da olmadığı için üzerine tek bir
kelime edemeyeceğim de bir konu!
Bu konuyu gündeme almamın nedeni, bir
dost sohbeti. Birleşik Haziran Hareketi(HAZİRAN) içerisinde
yoldaşlık yaptığımız ve sohbetine önem verdiğim bir kişi,
bir yazarın Facebook ve Twitter üzerine yaptığı politik
incelemeden bir pasajı, sosyal medya üzerinden mesajla bana
göndererek paylaştı. Ben de kendisine; Yazarın görüşlerinin
çoğunluğuna katıldığımı, detaylı değerlendirmemi kendisine
ileteceğimi belirttim. Fırsat bulup değerlendirmemi gönderdiğimde
kelimenin tam anlamıyla “detaylı” bir değerlendirme yaptığımı
gördüm ve bu değerlendirmenin bir yazıya dönüştürülmesinin
faydalı olacağını düşündüm.
UYGULAMALARI TANIYALIM
Twitter, bir trend uygulamasıdır.
"Trend Topic" uygulaması da zaten bu durumun ispatıdır.
Yalnız yazarımmızın kullanıcı profili açısından bahsettiği
"lağım çukuru" olma mevzusu yalnız Twitter için değil,
Facebook ve diğer sosyal medya uygulamaları için de popülerlikleri
oranında geçerlidir. Twitter'da bu durumun daha fazla dikkat
çekmesinin nedeni, Twitter'ın Trend Topic uygulaması nedeniyle bir
trend uygulaması olmasıdır. Twitter, bu sebeple bir sanal iktidar
alanı olmuştur. Bizdeki iktidar da bu sebeple bu alana tüm gücüyle
yüklenmektedir.
Twitter, arkadaşlık kabulü esasına
dayalı değildir; çünkü Twitter'ın "arkadaşlık" gibi
bir amacı yoktur. Genel itibariyle Twitter bireysel, Facebook
kitleseldir. Bu durumu iki uygulamanın sloganlarında da
görebiliriz. Twitter, "Olan bitenleri gör" türü
sloganlar kullanmaktadır. Facebook ise "Arkadaşlarını bul"
minvalinde sloganlar kullanmaktadır. Bu sloganlar etrafında kabaca
Twitter "takip", Facebook ise sanal sosyallik
uygulamalarıdır diyebiliriz. Bu tezi, Facebook'ta grup ve topluluk
kurma özellikleri varken Twitter'da bu tür özelliklerin
olmamasıyla da destekleyebiliriz.
GERÇEK HAYATA YENİLME
"Twitter, gerçek hayata
yenilecek" iddiası da aslında önemle incelenmesi gereken bir
iddiadır. Bence şu bağlamda incelenirse haklıdır: Bana göre
Facebook "modernist", ilke ve ideallerin(büyük
anlatıların) olduğu, hayatın "kitlesel" yaşandığı
dönemin sosyal medya uygulamasıdır. Twitter ise postmodernist,
büyük anlatıların reddedildiği, bireyin "tek başına"
yüceltildiği ve toplumdan kopartıldığı dönemin sosyal medya
uygulamasıdır. Bu bağlamda yaşanacak yenilgi, iki büyük sanal
mecra firmasından birinin diğerine karşı yaşayacağı ekonomik
pazar yenilgisi değil, bir kültürel ve ideolojik kimlik yenilgisi
olacaktır.
Bu doğrultuda, "Twitter gelecek
5-10 yılda bu haliyle yer almayacak" iddiası da önemli bir
iddiadır. Twitter yetkilileri de bu gerçeği görmektedir. Bu
yüzdendir ki son 2 yılda dönem dönem "Twitter'da yenilik"
haberleri karşımıza çıkmaktadır. Mevcut dünya düzeninin
sosyal medya uygulaması olan Twitter, dünya sisteminin ideolojik ve
hegomonik krizinden nasibini fazlasıyla almakta, bu sebeple
kendisini "yenileyerek" bu krizi aşmaya çalışmaktadır.
Fakat mevcut dünya sisteminin yaptığı gibi kendi krizini
ötelemekten başka bir şey yapamamaktadır. Çünkü Dietrich
Bonhoeffer'in de dediği gibi "Yanlış trene bindiyseniz,
koridorun içinde ters yöne koşmanızın bir anlamı yok".
Twitter'ın "gezegenin görüp göreceği en kötü sosyal medya
deneyimi olarak tarihe yazılacak" olması da, Twitter'ın
temsil ettiği ideolojik ve kültürel kodların zayıflığından
kaynaklanmaktadır.
SOSYAL MEDYA VE SOSYAL HAREKETLER
"Son 10 yılda hiçbir sosyal
hareket Twitter'da örgütlenmemiştir" tezi, bir tarih
araştırmasının konusudur. Bu konuda ne bilimsel bir araştırma
yaptım ne de yapılan araştırmaya rastladım. Bu yüzden bu konuda
net bir şey söylemem mümkün değildir. Fakat, "Twitter
etiketiyle örgütlenme olmaz" tezine sonuna kadar katılıyorum.
Yalnız, hiçbir Twitter etiketinin de direkt "örgütlenme"
amacıyla kullanıldığını düşünmüyorum. Etiketler,
-Twitter'ın sanal bir iktidar alanı olduğu tespitime de atıfta
bulunarak- örgütlenmenin bir sonucu olarak "güç gösterisi"
amacıyla kullanılmaktadır.
Evet, "örgütlenme güvene
dayalıdır" ve bu Facebook'ta "iyi kötü" vardır.
Son tahlilde Facebook da "tek başına" yeterli bir
örgütlenme aracı değildir. Tamam Facebook, daha kitlesel ve
"birlikte" bir ortamdır fakat sonuç olarak orası da bir
sanal gerçeklik sahasıdır ve gerçek anlamda güven sağlamaz.
Bu tespitime rağmen iki uygulamayı
politik örgütlenme imkanı bakımından incelersek Facebook'un
Twitter'dan biraz daha önde olduğunu söyleyebilirim. Çünkü
Facebook, sanal da olsa kitle ve topluluk esasına dayalı bir
uygulamadır. Yani Facebook kullanıcıları genel olarak kendilerini
bir topluluğun içinde var etme eğilimleri olan ve toplumsal yaşam
esasına göre hareket eden insanlardır. Bu nedenle Facebook bir
sosyopolitik inceleme sahası olarak görülüp burada eğilim
yoklaması alınabilir ve burada kurulan ilişkiler gerçek yaşama
taşınarak güven tesis eden bir örgütlenmeye dönüştürülebilir.
Bu tezimi, HAZİRAN'ın Facebook takip, beğeni ve etkileşim
sayılarının Twitter'a oranla yüksek olmasıyla destekleyebiliriz.
TWITTER'IN “KÖKÜNÜ KAZIMAYA”
ÇALIŞMAK
Peki bu anlattıklarımdan Twitter'dan
bir şey çıkmaz sonucu mu çıkar ya da yazarın dediği gibi
"Twitter'ı tiktatöre terk edelim" mi diyelim? Bu sorulara
cevap vermek için, Facebook örgütlenmeye daha elverişliyken Saray
neden Twitterla bu kadar uğraşıyor sorusuna yanıt aramak gerekir.
Twitter, insanların "olan bitene baktıkları" yani
gündemi takip ettikleri, daha önemlisi kendi gündemlerini
yarattıkları bir alandır. Yani Twitter, anlık gelişen ve kontrol
edilemeyen bir mecradır. Saray'ın "Twitter'ın kökünü
kazımayı" istemesinin nedeni budur. Bu nedenle Twitter
kesinlikle terk edilebilir bir alan değildir. Twitter; iktidarın,
muhalefetin ve kendi halinde halkın gündemlerini ve eğilimlerini
takip etmek ve pozisyon almak için bulunmaz bir nimettir.
Facebook'un, WhatsApp'ı satın almasıyla birlikte gündeme gelen konulardan biri de Twitter'ı da satın alıp almayacağı oldu. Facebook'un Twitter'ı satın alıp almaması tek başına bizi pek ilgilendiren bir konu değil. Eğer Facebook, Twitter'ı satın alırsa bu satın almadan sonra nasıl bir değişiklik yapacağı ya da herhangi bir değişiklik yapmaması bir inceleme konusu olabilir.
Başkanlık konusu mu? "Hayırlısıyla" ona da değineceğiz...
Soner Bahadır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder