Öncelikle Sayın Başbakanın “10
Kasım'da öyle sap gibi durmaya gerek yok.” lafını unutmayarak,
o acı sireni duyduğumuz bu günde hayatını bu ülkeye bu ülkenin
insanları için adayan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü saygıyla
anıyorum.
Bir insanı sevmeyebilirsiniz.
Zekasıyla sizi mat etmiş olabilir. Gerici değil devrimci olabilir.
Genellikle bizden üstün olanlardan ya nefret ederiz ya da
kıskanırız. Bu hastalığın sözlükteki karşılığı
nankörlüktür. Nankörlüğünüzle başbaşa kalın. Beynimizden
hafızamızı, kalbimizden saygımızı silemezsiniz.
SirenlerÇalmasın Uyuyacağız adlı
twitter topikciğiyle bir kez daha hatırlanan bu kindarlık, hiç
körelmeyecek bunu biliyorum. İçki içmek, laikliği savunup
teokrasinin yanlış olduğunu size anlatmaya çalışmak, kızlı
erkekli yaşamak size ters bunu da biliyorum. Ama yılda bir kere
çalan bir dakikalık sirenden de rahatsız olacak raddeye
geldiyseniz, örneğin bugün Bostancı'dan Kadıköy'e 6 buçuk kilometre
saygı zinciri oluşturan halk ve örneğin İzmir Gündoğdu Meydanı'nda
andımızı okuyan 200 bin kişilik halk da sizden rahatsız
oluyordur ve olmaya devam edecektir. Bunu da biliyorum!
Biri ezansız bölge istiyoruz dese,
her gün sabahın körü de dahil olmak üzere beş defa hoparlörden
ezan okunmasından rahatsız oluyorum dese, onu da yakarsınız. Hem
de diri diri. Bunu da biliyorum!
Sayın Başbakanın işleyen
beyinlere karşıt olduğunu da biliyorum. Nereden mi? İki örnekle
açıklamak isterim:
1-) Devletin insan öldüren kolluk
kuvvetlerini arkaya alarak ODTÜ'ye girmenin belki de tek bir yolu
vardı: O da bu hükümetin başındakinin 'çok sevdiği' yeşili (kesip biçme suretiyle)
kullanmaktı. Böylece ifşalar, muhalifleri tanımalar, önünü
kesmeler yaşanacaktı. İşte bunlar hep strateji. Güzel plan.
Dünyaca tanınan ve saygı duyulan bir üniversiteysen, öğrencilerin
çok zekidir. Zeki olan çok düşünüyordur. Düşünüyorsan
önceliğin ahiret değil bu dünyadır. Önceliğin bu dünya ise halklaı
düşünüyor ve bağımsızlığı-özgürlüğü savunuyorsundur.
Bu da Sayın Başbakanın muhafazakar-demokrat yapısına terstir.
Rahatsız eder. Acilen bir önlem alınmalıdır. Bunu da biliyorum!
2-) Bunu bazımız biliyor bazımız
bilmiyor. Ben ise biliyorum. Çokca siyaset konuşulan, özgürlüğün
tartışıldığı kızlı-erkekli öğrenci evlerine girmenin tek
bir yolu vardı: O da muhafazakar demokrat yapıydı. Kızlı-erkekli
oturmak ne demek? Dinin gereklerine pek de fazla uymamak demek. Bir birey dinin
gereklerine pek fazla uymuyorsa, o dine ve muhafazakar-demokrat yapıya
itaatkar değildir. İtaatkar değilse yüksek ihtimalle muhaliftir
ve evde senden kurtulmayı planlıyordur. Senden kurtulmayı
planlıyorsa vurun kellesini! Ama nerden bileceksin? Evine nasıl
gireceksin? Cevap çok basit: Muhafazakar-demokrat yapınla. Evde
seks hayatları değil, evin içeriği teftişlenecek. Asıl amaç
muhalifleri mimleyip evlerini basmak. Bunu da biliyorum!
Uzatmadan sonlandırmak gerekirse,
sirenler yüzünden uyuyamayıp uyumak isteyenler gibi uykuya düşkün olmamak
gerekiyor. Her şeyi sorgulamadan perdenin arkasını, madalyonun
öbür yüzünü göremeyiz. AKP bunu yıllardır yapıyor. Aklı
sıra sağ gösterip sol vuruyor.
Önemli olan Solu görmek.
Yaptıkları planlar iki aşamalı.
Görünen yüz (çok konuşulacak bir yapay gündem) ve Perde arkası (halk yapay gündeme odaklanırken muhaliflerin kökünü kurutma hedefli asıl amaç).
Bunu unutmamamız gerek.
Bunu da biliyorum!
Uğur Mutlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder