logo

7 Ekim 2013 Pazartesi

“Kentler küresel şantiye oldu”

Mimarlar Odası, “Kentler; ekonomik büyüme ve ekolojik müdahaleler nedeniyle çok kapsamlı, çok katmanlı sorunları olan ‘küresel bir şantiye’ haline gelmektedir” dedi.

SONER BAHADIR

Mimarlar Odası Genel Merkezi, 7 Ekim Dünya Mimarlık Günü ile ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, kentlerin günümüzdeki durumu şu sözlerle ifade edildi: “Farklı ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal gelenek ve yaşam tarzlarına sahip insanların bir arada yaşadığı kentlerimiz, günümüzde dayanışma yerine ayrışmanın mekânı haline getirilmektedir. En temel insan haklarına erişimin önünde bizzat engel olmaya başlayan kentler; ekonomik büyüme ve ekolojik müdahaleler nedeniyle çok kapsamlı, çok katmanlı sorunları olan ‘küresel bir şantiye’ haline gelmektedir.”

“Mimarlık barış ortamının teminatıdır”

Ortadoğu’da “Arap Baharı” olarak adlandırılan savaşların binlerce insanın ölümüne sebep olduğu vurgulanan açıklamada mimarlığın barış ortamının teminatı olduğu belirtilerek şu ifadelere yer verildi: “Ortak tarihi, mimarî, kültürel ve iklimsel değerleri paylaştığımız ülkelerde yaşanan savaş koşulları, binlerce insanın ölümüne, yaralanmasına neden olmakta, insan yerleşimlerini, kültürel ve mimarî mirasını yok etmekte, insan hakları ihlâllerine neden olmaktadır. Ülkelerin kültürel birikiminin en önemli bölümü, kentlerin ya da ülkelerin uygarlık düzeyini gösteren mimarlık; toplumsal bir kültür öğesi olarak bütün dünyaya aittir, evrenseldir. 1948’de yayımlanan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa Birliği Kentsel Şartı çerçevesinde ele alınan mimarlık; barışın, demokrasinin, insan haklarının mekân üzerinden örgütlenmesine aracılık etmekte, sağlıklı bir çevrenin ve dolayısıyla barış ortamının teminatı olmaktadır.”

Haziran Direnişi’ne de değinilen açıklamada, “Mimarlık her bir ülkenin tarihine, kültürüne ve yaşam çevresine ait temel bir öğedir, yurttaşların günlük yaşamlarını etkileyen başlıca ifade biçimlerinden biridir. Bu bağlamda, ‘GEZİ DUYARLILIĞI’ kültürel farklılıkları zenginlik olarak gören ve bu değerlere saygı gösteren, “barış içinde bir arada yaşama” ilkesinden, demokratik ve barışçıl yöntemlerden ödün vermeyen, yaşama ve yaşam alanlarına sahip çıkan süreci ile mimarlığın toplumsal bir kültür olduğunu bir kez daha ortaya çıkarmaktadır” denildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder