logo

20 Mart 2016 Pazar

IŞİD ya da TAK fark eder mi?

İstiklal Caddesi'ndeki patlama gerçekleştiğinde genel olarak merak edilen konu saldırıyı yapanın IŞİD mi yoksa TAK mı olduğuydu. Oysa bunun hiçbir farkı ve önemi yok.

7 Haziran 2015 seçimlerinde “Seni Başkan yaptırmayacağız” diyerek direnen Türkiye halklarının önemli bir talebinin sözcülüğünü üstlenen HDP, “Türkiyelileşerek” hem Türk ve Kürt halklarının ortak bir zeminde siyaset yapmasına bir ölçüde zemin hazırlamış hem de aldığı oy oranıyla AKP'nin tek başına iktidar olmasını engelleyerek Saray Faşizmi'ne geçit vermemişti.

Yan yana gelerek gerçekten barışmamızdan ödü kopan Saray Faşizmi, Ülkemizi 5 Haziran 2015 tarihinde HDP'nin Diyarbakır'da düzenlediği seçim mitingine yönelik saldırının ardından bir mayın tarlasına dönüştürdü. Diyarbakır'la başlayan kör şiddet sarmalı Suruç ve 10 Ekim 2015 Ankara katliamlarıyla devam etti. Yobaz ölüm makinesi IŞİD'in, Saray Faşizmi tarafından kollanarak gerçekleştirdiği bu kör şiddet yüzünden Türkiye'nin doğusunda ve batısında Türk ve Kürt beraber can verdik.

DOĞU'DA YANGIN, BATI'DA KORKU

Saray Faşizmi'nin saldırıları IŞİD katliamlarıyla da bitmedi. Türkiye'nin Kürt bölgelerine yönelik halkı teslim alma ve “ölümle terbiye etme” saldırıları başladı. Saray Faşizmi'nin masum halkı hedef alan bu katliamları Türkiye'nin sosyalist, solcu, devrimci, ilerici ve aydın çevreleri tarafından Saray Savaşı olarak nitelendi ve lanetlendi.

Saray Faşizmi, bölgenin temsiliyetini gasp etmek için öne sürdüğü “Biz gidersek beyaz toroslar gelir” tehdit ve şantajına rağmen Kürt halkı kendisine teslim olmayınca şantajını gerçekleştirdi. Bölgeye önce “Beyaz TOMA'lar”, sonra tanklar tüfekler ve ölümler geldi. Ülkenin doğusu yangın yerine dönmüştü.

Sabiha Gökçen Havalimanı'nda beklenmeyen bir bombalı saldırı gerçekleşti. Bu saldırıların ardından devletin merkezinde 2 bombalı saldırı daha gerçekleştirildi. 23 Aralık 2015, 17 Şubat 2016 ve 13 Mart 2016 tarihlerinde gerçekleştirilen bu eylemler, TAK(Kürdistan Özgürlük Şahinleri) tarafından üstlenildi. Bu eylemlerde çoğu sivil toplamda 67 kişi hayatın kaybetti, 187 kişi yaralandı. Bu eylemlerin, bu rakamlardan çok daha büyük etkisi ise başta İstanbul olmak üzere Türkiye'nin büyük illerinde halkın ölüm korkusuyla sokağa çıkmaya korkar hale gelmesidir.

Böylesi sonuç veren eylemler için Türkiye sosyalist hareketinin tarihinde Eski THKP-C Lideri Mahir Çayan'ın, “Devrimci eylem,halkın safında oligarşiye karşı yapılan eylemdir.Sivil halkı hedef alan her eylem devrimci değil ancak adi terör eylemi olabilir. Bunu devlet de yapsa aynıdır örgüt de yapsa aynıdır” sözleriyle koyduğu kriter vardır. Bu yüzden TAK'ın eylemleri sosyalistler açısından asla kabul edilemez, savunulamaz ve haklı görülemez.

Türkiyeli sosyalistler için bu eylemim kabul edilemezliği yalnızca genel geçer eylemlilik ilkelerimiz değildir. Bugün Türkiyeli sosyalistlerin, Saray Faşizmi'nin Türk ve Kürt halkları arasında yaşatmaya çalıştığı duygusal kopuşun önüne geçmek ve zenginlerin akıttığı kanı durdurmak gibi bir görevi vardır. TAK'ın bu eylemlerinin bu görevle örtüşmediği tartışılmaz bir gerçektir.

SARAY SAVAŞI'NIN SUÇLUSU “TÜRKLER” Mİ?

KCK Yürütme Üyesi Sabri Ok, 17 Şubat'taki saldırı hakkında, sivillerin ölümünü inkar ederek “Bu eylemi TAK ya da başka bir güç üstlenmiş olabilir. Fakat Zinar yoldaşın eylemi her açıdan sahiplenilecek ve onur duyulacak tarihsel önemde bir eylemdir” demişti.

Diğer bir KCK Yürütme Kurulu Üyesi Cemil Bayık da, 13 Mart'taki saldırı ile ilgili “Türkler Kürt kentlerini yağmalayıp yıktılar, intikam hisleriyle doluyuz, gerillalarımıza intikam çağrısı yapıyoruz, her emir meşrudur” dedi.

Eski CHP Vekili Hüseyin Aygün ise Cemil Bayık'ın bu açıklamalarına Twitter hesabından çok güzel bir yanıt geldi. Hüseyin Aygün'ün, “Birincisi, 'Kürt kentlerini yağmalayıp yıkan' Türk halkı değil, AKP ve onun polis örgütü ve askeri liderliğidir. Yoksul ve kardeş Türk halkını zan altında bırakamazsınız.

İkincisi, AKP Sur'da masumları katlediyor diye, siz Ankara'da ODTÜ'lü öğrencileri, dershaneye giden liselileri, kadınları, çocukları mı katledeceksiniz? O halde, siz AKP'yi taklit ediyorsunuz.

Üçüncüsü, 'İntikam', 'her eylem meşrudur' sözlerinizle, siz Kürt sorununa çözüm mü arıyorsunuz, yoksa 7 Haziran'da Saray'da planlanan Türkiye'nin kaosa sürüklenmesi senaryosuna katkı mı yapıyorsunuz?

Kızılay'daki saldırı Sur'da yapılandan bin kat daha vahşidir, büyük bir insanlık suçudur..” yanıtı hepimiz adına verilmiş en sağlıklı yanıttır.

ÖĞRENCİLERİ PATLATARAK MI ERDOĞAN'I YIKACAKSINIZ?

Bayık, 13 Mart'taki saldırı hakkındaki açıklamalarında “Erdoğan'ı devirmek istiyoruz. Savaş her yerde” de demişti.

KCK Yürütme Konseyi de, dün Taksim İstiklal Caddesi'nde gerçekleşen saldırı hakkında, “Kürt Özgürlük Hareketi olarak sivillerin hedef alınmasına karşıyız ve sivillere yönelik eylemleri kınıyoruz. Ölen sivillerin ailelerine başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz” şeklinde bir açıklama yapmış.

Bu açıklamalar üzerine birkaç soru sormak gerekiyor: Öncelikle “Erdoğan'ı devirmek için” verilen savaşın yeri silahsız sıradan insanların beklediği otobüs durakları mıdır? Ya da Kürt kentlerini yağmalayanlar, sahiplendiğiniz saldırıda öldürülen ODTÜ öğrencileri midir? Son olarak Kürt bölgelerinde hayatı zindan eden Saray Savaşı ile ya da yüzde 90'ı görebilen İstanbul trafiğini yüzde 4'e kadar indiren(1) IŞİD saldırılarıyla sizin sahiplendiğiniz saldırılar arasında ne fark var?

(1)İstiklal'deki saldırının ardından İstanbul'daki trafik yoğunluğu yüzde 4'e kadar düştü,  http://ilerihaber.org/icerik/istiklaldeki-saldirinin-ardindan-istanbulda-trafik-yogunlugu-yuzde-4e-kadar-dustu-52153.html

Soner Bahadır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder