Recep
Tayyip Erdoğan, “Anayasa Mahkemesi'nin kararına saygı duymuyorum” sözüyle Anayasal düzeni ihlal ve suça teşvik
suçlarını işlemiştir.
Türkiye'nin
ilerici kesiminin yakından bildiği bir cümledir, “Anayasanın
bir kısmını tağyir, tebdil ve ilgaya teşebbüs” cümlesi. 12
Mart Askeri Faşizmi'nin idam ettiği 3 Fidan Deniz Gezmiş, Yusuf
Aslan ve Hüseyin İnan bu suçlamayı “cebren”(zorla)
gerçekleştirdikleri iddiasına maruz kalmıştı. 3 Fidan, haksız
bir suçlamayla idam edildi. Bu suçun henüz cebren olmayan halinin
hakkını veren uygulamayı ise dün Recep Tayyip Erdoğan
gerçekleştirdi.
ANAYASAYI
İHLAL SUÇUNUN AÇIKLAMASI
Türkiye
Cumhuriyeti Devleti Anayasası'na göre Türkiye Cumhuriyeti;
demokratik, laik, sosyal, hukuk devletidir. Bu tarifin yer aldığı
Anayasa Maddesi, 1. maddedir ve bu maddenin değiştirilmesi teklif
dahi edilemez. Yani “hukuk devleti” niteliği, Türkiye
Cumhuriyeti Devleti'nin değiştirilemez anayasal niteliklerinden
biridir.
Hukuk
devleti niteliği ise, 3 temel iktidar erkinden biri olan “yargı”
erki ile sağlanır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yasal yönetim
yapısına göre yargı erkinin en üst makamında Anayasa Mahkemesi
bulunmaktadır. Bu sebeple, Recep Tayyip Erdoğan'ın “Anayasa
Mahkemesi'nin kararına saygı duymuyorum” sözü, alenen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin
değiştirilemez anayasal niteliklerinden hukuk devleti niteliğine
yönelik bir saldırıdır. Ayrıca bu sözü, Yürütme erkinin başı
sıfatı bulunan Cumhurbaşkanlığı makamında bulunarak söylemesi,
toplumun hukuk erkine ilişkin güven ve sadakatini zedeleyerek
anayasal düzenin bir kısmını ortadan kaldırmaya teşvik suçunu
işlemiştir.
MAHKEME
BİR İKTİDAR ORGANIDIR
Eğer
ülkemizin anayasal düzeni işler durumda olsaydı, “vicdanlı bir
savcının” çıkıp bu suçlamalarla bir iddianame hazırlamasını
ve “adaletli” bir hakimin de bu suçlardan Recep Tayyip Erdoğan'a
gerekli cezayı vermesini beklerdik. Fakat bu noktada, 1917'de
Rusya'da gerçekleştirilen Bolşevik Devrimi'nin Lideri Lenin'in
uyarısı aklımıza geliyor. Lenin, “Mahkeme
bir iktidar organıdır; liberaller bunu bazen unutuyorlar, ama bir
Marksistin bunu unutması suçtur” şeklinde bizleri uyarıyor.
Saray
Faşizmi iktidarının işgaline uğramış yüksek yargı, bu hesabı
kendiliğinden soramaz. Yüksek yargının, görevini yerine
getirerek bu hesabı sorabilmesi için toplumsal politik bir basınç
uygulanması gerekmektedir.
Eylemlerde
sıklıkla attığımız sloganda da söylediğimiz gibi: HUKUK
BİTTİYSE HAZİRAN BAŞLAR!
Soner
Bahadır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder