ÖSO, “Ana Üs”sünün Hatay olduğunu duyurdu. Ahmet
Davutoğlu’nun ise Suriyelilerin kaldığı kampın “mevzuata uygun” olduğunu
söylemesi, aklıma bu soruyu getirdi. Hakeza iç hukukumuzdaki en üstün mevzuat
metni olan Anayasa’nın 92. maddesi hiç de öyle demiyor.
Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, Özgür Suriye
Ordusu(ÖSO) mensuplarının Hatay’daki Türkiye Cumhuriyeti(T.C) Başbakanlık Afet
ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı Apaydın Konaklama Tesisleri’nde kalması
hakkında “Apaydın Kampı da ulusal mevzuata uygun. Yabancı muharip asker ve
subayların ayrı bir kampta tutulması bir tercih değil, bu konudaki mevzuat
gereğidir. BM uygulamarı da bu çerçevededir” dedi.
Aydınlık Gazetesi’nin Vatan Gazetesi’ne dayandırdığı
habere göre, Apaydın Kampı’na “Fatma” takma adıyla tesettürlü bir kıyafete
bürünüp polisi atlatarak giren Rus “Komsomolska Pravda” gazetesi muhabiri Daria
Asamova da ÖSO birinci ve ikinci komutanı ile görüştü. İkinci Komutan Albay
Malik El-Kürdi, silahlarının büyük bir çoğunluğunun Suriye diasporası
tarafından karşılandığını, Suriye’ye yönelik çok büyük bir operasyon içerisinde
olduklarını; Türkiye, ABD ve İngiltere istihbarat birimlerinden destek
aldıklarını, planları Apaydın Kampı’nda yaptıklarını ve yakın zamanda Esad’ı
devirmeyi umduklarını belirtti.
Hakeza Aydınlık Gazetesi kendi haberinde de ÖSO İrtibat
Numarası olan “0536 963 12 74”ü aradıklarını ve karşılarına “İsmail” isimli
birinin çıktığını ve “Türkiye’den destek aldıklarını, Esad’a karşı savaşmak
isteyen Suriyelileri organize ettiklerini” söylediğini yazdı.
92. madde hangi mevzuata dahil?
Bütün bunlara bakınca Anayasa’nın 92. maddesi ise sanki sayın
Davutoğlu’nu yalanlamak için yazılmış. İlgili maddede şu ifadeler yer alıyor:
“F. SAVAŞ HALİ İLANI VE SİLAHLI KUVVET KULLANILMASINA İZİN VERME
Madde 92 - Milletlerarası hukukun meşru saydığı hallerde savaş hali ilanına ve Türkiye'nin taraf olduğu milletlerarası andlaşmaların veya milletlerarası nezaket kurallarının gerektirdiği haller dışında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunmasına izin verme yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinindir.”
Bu maddeye bakarak, Suriye’deki durumun “milletlerarası hukukun meşru saydığı savaş hali” olduğunu varsayalım. Bu durumda bile ÖSO mensuplarının Hatay’ı Ana Üs olarak kullanması için TBMM’den karar çıkması gerekmektedir. Böyle bir kararın alındığını ise ben duymadım. Karar almayı geçtim, TBMM’nin mensupları olan CHP Milletvekilleri O Kamp’a alınmadı bile. Daha sonra Dışişleri tarafından 29 Ağustos tarihinde, TBMM İnsan Hakları Komisyonu mensuplarının 1 hafta içerisinde Apaydın Kampı’nı ziyaret edebileceklerini duyurdu.
Bahsini geçirdiğim Anayasa maddesine ve Hatay’daki Kamp’a bakınca aklıma içinde bulunduğumuz durumun “Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası andlaşmalar veya milletlerarası nezaket kurallarının gerektirdiği haller” olduğunu getiriyor. Böyle olduğunu kabul etsek bile, bahsi geçen silahlı Suriyelilerin “misafir” oldukları Hatay’da il halkına pek “nazik” davranmadıklarını basından öğrenebilmek mümkün.
Geriye kalan ihtimal, “Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası andlaşmaların gerektirdiği hal” ihtimali. Türkiye’nin taraf olduğu en üstün milletlerarası andlaşmalar olan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde ise bir ülkeye başka bir ülkenin iç güvenliğine tehdit oluşturacak askeri birlikleri barındırma ya da bir ülkedeki iç savaşa açıkça yardım ve yataklık yapmak suretiyle taraf olma izni vermiyor.
“2 sayfa 9 maddelik Gizli Anlaşma” mı?
İncelediğimiz bütün meşru mevzuatlar bu kampın Hatay’da yer almasına karşı. Geriye bu kampın gayrimeşru bir mevzuata dayanarak kurulduğu ihtimali kalıyor. Bu gayrimeşru mevzuat, İşçi Partisi çevresinin iddia ettiği 2 Nisan 2003 tarihinde dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell ve T.C. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül arasında imzalanan “2 sayfa 9 maddelik Gizli Anlaşma” olabilir mi?
Soner Bahadır
“2 sayfa 9 maddelik Gizli Anlaşma” mı?
İncelediğimiz bütün meşru mevzuatlar bu kampın Hatay’da yer almasına karşı. Geriye bu kampın gayrimeşru bir mevzuata dayanarak kurulduğu ihtimali kalıyor. Bu gayrimeşru mevzuat, İşçi Partisi çevresinin iddia ettiği 2 Nisan 2003 tarihinde dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell ve T.C. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül arasında imzalanan “2 sayfa 9 maddelik Gizli Anlaşma” olabilir mi?
Soner Bahadır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder