logo

9 Temmuz 2012 Pazartesi

Kenan Bey kim 500’ü istemez ki?

QS (Quacquarelli Symonds Ltd.) dünyada farklı şehirlerde eğitim fuarları düzenleyen ticari bir kurum. Bu kurum 2004 yılından bu yana ise dünya ölçeğinde ve kıtasal QS University Rankings (QS Üniversiteler Sıralaması) başlığında üniversitelerin lisans dereceleri merkezli olarak alt parametreleri de içinde barındıran 7 temel parametrede (sınıf, akademik itibar/şöhret, itibarlı/şöhretli çalışan, öğrenci sayısı, fakülte başına düşen atıf, uluslararası fakülte, uluslararası öğrenci ) 100 üzerinden aldıkları skorlarıyla sıralıyor.

QS dışından benzeri sıralamayı yapan başka kurumlar da var. Türkiye’den de benzeri bir sıralamayı başında ODTÜ eski rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut’un olduğu bir ekip yapıyor.

Son 4 – 5 yıldır Türkiye’de üniversite sayılarının artmasıyla birlikte bu alanda bir rekabetin özel ve devlet üniversiteleri arasında yaşandığı görülmektedir. Özellikle büyüklükleriyle ve geçmişleriyle övünen köklü devlet üniversiteleri ortaya çıkan yeni rekabet ortamında kendilerini farklılaştırabilmek ve rekabette bir adım öne çıkabilmek için ihtiyaç duydukları can simidini bu üniversiteler sıralamalarında buldular. Bu işte başı çeken de İstanbul Üniversitesi oldu. Türkiye’nin en köklü ve en büyük üniversitesi sloganına temel oluşturmak lazımdı ne de olsa. Hatta Türkiye’nin en iyi iki tıp fakültelerinin de bu başarının temel direkleri olduğu beyinlere tıp kökenli yönetimlerce kazınmak istendi. Buyrun bakalım bu iddiaları ticari QS üniversite sıralaması üzerinden inceleyelim.

QS 2005: İstanbul Üniversitesi genel sıralamada 358’inci. Temel bilim alanlarına göre bir sıralama yapılmamış.

QS 2006: 2005’de olduğu gibi İstanbul Üniversitesi genel sıralamada 358’inci. Temel bilim alanlarına göre bir sıralama yapılmamış.

QS 2007: İstanbul Üniversitesi’nin performansında bir düşüş görülüyor, genel sıralamada 423’üncü. Temel bilim alanlarına göre sıralama yapılmış. Durum şöyle:

Sosyal ve idari bilimler: 319

Doğa bilimleri: 394


Yaşam bilimleri ve tıp: 375


Mühendislik ve teknoloji: 318


Sanat ve beşeri bilimler: 412

Temel bilim alanları sıralamasına göre mühendislik ve sosyal bilimler en başarılı alanlar. Tıp ancak üçüncü sırayı alabilmiş.

QS 2008: 401 – 500 arası sıralama yapılmamış sadece İstanbul Üniversitesi’nin 401 – 500 arasında olduğu sıralamada görülüyor. Temel bilim alanlarına sıralamasına baktığımızda ise tablo şöyle:


Sosyal ve idari bilimler: 284


Doğa bilimleri: sıralamada yok


Yaşam bilimleri ve tıp: sıralamada yok


Mühendislik ve teknoloji: sıralamada yok


Sanat ve beşeri bilimler: 281


2008 yılında sanat ve beşeri bilimler alanında ciddi bir yükselme söz konusu. Sözel bilim alanında sıralamalarda ilk 300 de yer alınırken fen-mühendislik – sağlık bilimleri alanlarında hiçbir sıralamaya girilememiştir.


QS 2009: 2009 yılında da 401 – 500 arası sıralama yapılmamış sadece İstanbul Üniversitesi’nin 401 – 500 arasında olduğu sıralamada görülüyor. Temel bilim alanlarına sıralamasına baktığımızda ise tablo şöyle:


Sosyal ve idari bilimler: sıralamada yok


Doğa bilimleri: sıralamada yok


Yaşam bilimleri ve tıp: sıralamada yok


Mühendislik ve teknoloji: sıralamada yok


Sanat ve beşeri bilimler: 243


Sanat ve beşeri bilimler önceki yılda başarısının sürpriz olmadığını göstermiş ve daha yukarı basamaklarda yer almıştır.

QS 2010: 401 – 450 arası sıralama yapılmamış sadece İstanbul Üniversitesi’nin 401 – 450 arasında olduğu sıralamada görülüyor. Temel bilim alanlarına sıralamasına baktığımızda ise tablo şöyle:


Sosyal ve idari bilimler: 252


Doğa bilimleri: 301 – 350


Yaşam bilimleri ve tıp: 230


Mühendislik ve teknoloji: sıralamada yok


Sanat ve beşeri bilimler: 226


Sanat ve beşeri bilimler üniversite içi bilim alanları başarı sıralamasında liderlik koltuğundan inmeme niyetinde.


QS 2011: Bu yıl ki sıralamada İstanbul Üniversitesi 501 – 550 arasında yer alıyor. Temel bilim alanlarına göre ise tablo şöyle:

Sosyal ve idari bilimler: 390


Doğa bilimleri: sıralamada yok


Yaşam bilimleri ve tıp: sıralamada yok


Mühendislik ve teknoloji: sıralamada yok


Sanat ve beşeri bilimler: 337

Performansında düşüş olsa da başarının tesadüf olmadığı tek alanın sanat ve beşeri bilimler olduğu gün gibi ortadadır.

Tüm bu veriler QS in internet sayfasından alınmıştır ve isteyen herkesin de kontrol edebilmesi için sayfanın linki: http://www.topuniversities.com/institution/istanbul-university (erişim tarihi: 8 Temmuz 2012)

Yukarıdaki yıllara göre sonuçlar bize her şeyi apaçık göstermektedir ki İstanbul Üniversitesi tıp fakülteleri ticari bir kuruluşun yaptığı sıralamada dahi yer alamamaktadır ve tıp fakültelerinin İstanbul Üniversitesi’nin değil ıvır zıvırından başka bir şey olmadığını göstermektedir. Her türlü kaynaktan yoksun bırakılan, sömürülen, ezilen sosyal ve beşeri bilimler İstanbul Üniversitesi’nin lokomotifi/dinamosudur. Ve İstanbul Üniversitesi bir tıp üniversitesi değil sosyal – beşeri bilimler üniversitesidir.

Hafta içi hakkında haberler çıkan fakülteme gelince 200 iletişim fakültesinin sıralandığı sıralamada 101 – 150 arasındaki sıralamada yeri belirtilmeden sıralanmış. Gerçeği söylemenin farklı yollar vardır içinde yanlış bilgilendirmezi ve çarpıtmayı da barındıracak şekilde. Hafta içi çıkan haberler de tam bu cinsten. Toplamda 200 iletişim fakültesi sıralandığı belirtilmeden İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi dünyanın en iyi bilmem kaçıncı fakültesi. Sıralamaya bakmak isteyenler için web sayfasının linki http://www.topuniversities.com/university-rankings/world-university-rankings/2012/subject-rankings/social-science/communications-media-studies (e. t. 8.07.2012).


Özgün adı “Who wants to be millionaire?” olan yarışma Türkiye’de milyara ve milyarder olmaya toplumda duyulan gıpta ve özlem dolayısıyla ilk olarak “Kim 500 milyar ister?” adı altında yayınlandı. Ve o kadar çok milyarder olmak isteyen çıktı ki? İlgiden dolayı yarışma o kadar yıldan sonra bile yayınlanmaya devam ediyor. Türk halkı büyük rakamları sever. Dolayısıyla üniversitesi de sever. Dünyanın en iyi 500 üniversitesinden biriyiz. 500, 1’den büyük. O halde 500’lerle övünmeye devam. En yüksek puanlı olarak en iyi kabul edilen bölümlere girebilmek içinse 17-18 yaşındaki çocukların %1 – 2’lik dilimlere girebilmek için at yerine koyulmalarına da devam.

Bu şartlarda Kenan Bey, kim 500’ü istemez ki? 1 – 2 küçük, gözü büyüklerde milletimizi ve üniversitemizi tatmin etmez.

                        İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi, Adem AYTEN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder