Fenerbahçe –
Aziz Yıldırım – Şike Davası üçgeni. Ülkemizin spor
dünyasının gündemini meşgul eden “dev” sorun. Ve ben bu
sorun hakkında, objektif bir şekilde bir söyleşi yaptık. İsmini
vermek istemeyen, koyu “Fenerbahçeli” bir dostumla. Gelişmeleri
çok çok yakından takip eden bir “Fenerbahçeli” ile.
Söyledikleriyse oldukça ilginçti. Ve eminim ki sizin de
ilginizi çekecek. Bu bir köşe yazısı (blog yazısı)'ndan ziyade
önem teşkil eden bir haber. Doğruluk ve haklıyı-haksızı bilmek
adına oldukça önemli. Hayretle okuyacağınıza eminim.
Bakın neler konuştuk:
Uğur Mutlu:
Gelişmeleri yakından takip eden bir "Fenerbahçeli"
olarak son iki duruşma (30 - 31 Mayıs 2012) hakkındaki görüşlerini
kısaca özetler misin?
E.A:
Sadri Şener ve Aziz Yıldırım'ın yüzleşmesini merakla
bekliyorduk, duruşmaları Twitter'dan takip ettiğimiz kadarıyla
bir Fenerbahçeli avukat ve radikal gazetesi yazarının Tweet'leri
ikisi de Fenerbahçeli olduğu için Tweet'lerin objektifliğini
değerlendirmeye alarak yorumlamayı tercih ettim.
Duruşmanın en can
alıcı noktası, Aziz Yıldırım'ın hakime puşi takan çocuğa
verilen cezanın absürtlüğünü hatırlatması oldu. Aziz
Yıldırım'ın Manisa Başkanı'yla olan alışverişi daha doğrusu
ona borç vermesi şike olarak yorumlanmış(!).
Aziz Yıldırım
Manisa Başkanı dostu olduğu için ona borç verdiğini bunu FB
Kulübü kasasından yaptığını, kulüpte parası olduğu için o
şekilde olduğunu belirtti.
Aziz Yıldırım
mahkeme salonunda hazır bulunan Sadri Şener'e dostu olduğu için
1995 yılında 92 trilyonluk ihaleyi bedelsiz devrettiğini
hatırlattı ve teyidini aldı. Buradan Aziz Yıldırım dostlarının
ihtiyacı olduğunda yardım edebileceğini ispatlamış oldu.
Zaten kulübün
hesapları incelendiğinde dedikleri doğru çıkmıştı.
Ayrıca İbrahim
Akın'ın “'Savcı pencereden ailene son kez bak. İstediğim
ifadeyi vermezsen hapis yatarsın' dedi” demesi duruşmanın önemli
anlarından biriydi.
Uğur
Mutlu: Her ne olursa
olsun Fenerbahçe gibi büyük bir kulübünün kasasından borç
verilmesi sence etik mi? Burada halı saha takımından değil
profesyönel ve çok büyük bir takımdan bahsediyoruz çünkü.
E.A:
Tape'lerde
Aziz Yıldırım'ın Fenerium'dan para istemesi şike parası temini
olarak yorumlanmıştı.
Aziz Yıldırım ilk
duruşmasında “Kulübün sabah kapısını açmak bir milyon Lira
zaten.” demişti. Yani kulübün giderleri öyle ufak meblağlar
değil.
Mali
olarak işler kuralına uygun yapıldığında, Kulüp Başkanı veya
Yöneticileri kulübün o gün için ihtiyacı olan nakiti sağlıyorsa
kulübe gerektiğinde borç verebilmesi bence sıkıntılı bir durum
değil.
Ayrıca
duruşmada çapraz sorgu sırasında aynı soruyla karşılaşan
Nevzat Şakar ve Sadri Şener farklı ifadeler verdi:
Örtülü
ödenekten aktarılan 6 Milyon Türk Lirası'nın ne amaçla
kullanıldığı sorusuna biri: “Stadı Uefa standartlarında
tadilat yapmak için.” diğeri “Karadeniz Oyunları için
harcadık.” dediler.
Dünkü
duruşma sırasında birkaç tane itiraf da geldi:
Ümit
Karan: “Trabzonspor maçında daha uygun pozisyondaki Sezer'e gol
atması için pas vermedim. Bir Galatasaraylı olarak Fenerbahçe'nin
şampiyon olmasını istemiyordum” dedi.
Geçen
seneki Sivasspor Kaptanı, Trabzonspor'dan teşvik primi teklifi
geldiğini duydum dedi.
Kimden duyduğunu hatırlamadığını söyleyen Mehmet Yıldız'a
Aziz Yıldırım'dan tepki geldi : “Oğlum gözümün içine bak
biz kaç aydır hapis yatıyoruz bunun öbür dünyası da var”
dedi.
Uğur
Mutlu: Medyaya
daha çok yansıyanların aksine, oldukça önemli (ve medyaya pek
yansımayan) bilgiler verdin. Ancak objektif olmak gerekirse, bu son
duruşmalarda Fenerbahçe'nin de bu tarz usülsüzlükler yaptığına
dair somut gelişmler var mı?
E.A:
Bildiğim
kadarıyla Trabzonspor tarafı Vederson ve Emenike olaylarına
yükleniyor.
Vederson'la
görüşmeler geçen sezon FB oyuncusuyken ücretini tam aldığına
dair bir kağıt imzalaması gerekiyormuş onun için görüşüldüğünü
beyan ediyor Fenerbahçe tarafı.
Emenike
konusunda ise son duruşmada pek somut olay yaşanmadı. Zaten
kendisinin kasığında yırtık varmış MR raporu var.
Uğur
Mutlu:
Klasik bir soru olacak ancak insanların aydınlanması ve doğruyu
bilmesi açısından bu soru oldukça önemli. Bu delillerin ışığında
Aziz Yıldırım'ın adeta heba edilmesinde, şike hariç başka bir
hadise söz konusu olabilir mi?
E.A:
3 Temmuz öncesinde Balyoz'da OdaTv'de yaşananları takip etmiş
biri olarak futbolla ilgisi olmayan, aslen bavulcu olan bir
gazetecinin bu konuya girmesiyle bu işlerin farklı amaçlarla
olduğunu düşünmeye başlamıştım. İlk kez Hanefi Avcı'nın
kitabında rastladığım savcı bu sefer şike davasının
savcısıydı.
Zaten
ilgili kurum bizim şüphelerimizi hiçbir zaman havada bırakmadı.
Mahkeme günü Stv'ye eskinin futbolcusu şimdinin
milletvekili artı spor yorumcusu
'Aziz Yıldırım
ergenekoncudur'
lafını telafuz
etmese de onaylıyordu.
Kamuda
işlenen suçun delillerini toplamakla görevli emniyet teşkilatı
19 maçta şike tespit ettik açıklamasıyla mahkemeye bırakmadan
peşin hüküm veriyordu.
OdaTv
davasının tutuksuz sanığı Nedim
Şener:
'Beni sorgulayan polisler Aziz Yıldırım'ın kolundaki polislerdi'
demişti.
Türk
futbolu üzerinde artık bir takım oyunlar oynandığını
düşünüyorum. Bu şike davasıyla başlayan bir durum değil.
Geçen sene Bursaspor yönetimine açılan dava ve gözaltına
alınmaları, şike davası, Gaziantepspor Başkanı'nın hala
tutuklu olması hepsinin üst üste gelmesi bana çok olağan
gelmiyor. Hani deniliyor ya “Türkiye değişiyor!”, evet
değişiyor ama kimin istediği şekle doğru bunu merak ediyorum...
Uğur
Mutlu:
Teşekkürler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder