logo

2 Haziran 2012 Cumartesi

Fenerbahçe Hakkında Söyleşi


       Fenerbahçe – Aziz Yıldırım – Şike Davası üçgeni. Ülkemizin spor dünyasının gündemini meşgul eden “dev” sorun. Ve ben bu sorun hakkında, objektif bir şekilde bir söyleşi yaptık. İsmini vermek istemeyen, koyu “Fenerbahçeli” bir dostumla. Gelişmeleri çok çok yakından takip eden bir “Fenerbahçeli” ile. Söyledikleriyse oldukça ilginçti. Ve eminim ki sizin de ilginizi çekecek. Bu bir köşe yazısı (blog yazısı)'ndan ziyade önem teşkil eden bir haber. Doğruluk ve haklıyı-haksızı bilmek adına oldukça önemli. Hayretle okuyacağınıza eminim. Bakın neler konuştuk:
       Uğur Mutlu: Gelişmeleri yakından takip eden bir "Fenerbahçeli" olarak son iki duruşma (30 - 31 Mayıs 2012) hakkındaki görüşlerini kısaca özetler misin?
       E.A: Sadri Şener ve Aziz Yıldırım'ın yüzleşmesini merakla bekliyorduk, duruşmaları Twitter'dan takip ettiğimiz kadarıyla bir Fenerbahçeli avukat ve radikal gazetesi yazarının Tweet'leri ikisi de Fenerbahçeli olduğu için Tweet'lerin objektifliğini değerlendirmeye alarak yorumlamayı tercih ettim.
Duruşmanın en can alıcı noktası, Aziz Yıldırım'ın hakime puşi takan çocuğa verilen cezanın absürtlüğünü hatırlatması oldu. Aziz Yıldırım'ın Manisa Başkanı'yla olan alışverişi daha doğrusu ona borç vermesi şike olarak yorumlanmış(!).
       Aziz Yıldırım Manisa Başkanı dostu olduğu için ona borç verdiğini bunu FB Kulübü kasasından yaptığını, kulüpte parası olduğu için o şekilde olduğunu belirtti.
       Aziz Yıldırım mahkeme salonunda hazır bulunan Sadri Şener'e dostu olduğu için 1995 yılında 92 trilyonluk ihaleyi bedelsiz devrettiğini hatırlattı ve teyidini aldı. Buradan Aziz Yıldırım dostlarının ihtiyacı olduğunda yardım edebileceğini ispatlamış oldu.
       Zaten kulübün hesapları incelendiğinde dedikleri doğru çıkmıştı.
       Ayrıca İbrahim Akın'ın “'Savcı pencereden ailene son kez bak. İstediğim ifadeyi vermezsen hapis yatarsın' dedi” demesi duruşmanın önemli anlarından biriydi.
        
       Uğur Mutlu: Her ne olursa olsun Fenerbahçe gibi büyük bir kulübünün kasasından borç verilmesi sence etik mi? Burada halı saha takımından değil profesyönel ve çok büyük bir takımdan bahsediyoruz çünkü.

       E.A: Tape'lerde Aziz Yıldırım'ın Fenerium'dan para istemesi şike parası temini olarak yorumlanmıştı.
       Aziz Yıldırım ilk duruşmasında “Kulübün sabah kapısını açmak bir milyon Lira zaten.” demişti. Yani kulübün giderleri öyle ufak meblağlar değil.
       Mali olarak işler kuralına uygun yapıldığında, Kulüp Başkanı veya Yöneticileri kulübün o gün için ihtiyacı olan nakiti sağlıyorsa kulübe gerektiğinde borç verebilmesi bence sıkıntılı bir durum değil.
       Ayrıca duruşmada çapraz sorgu sırasında aynı soruyla karşılaşan Nevzat Şakar ve Sadri Şener farklı ifadeler verdi:
       Örtülü ödenekten aktarılan 6 Milyon Türk Lirası'nın ne amaçla kullanıldığı sorusuna biri: “Stadı Uefa standartlarında tadilat yapmak için.” diğeri “Karadeniz Oyunları için harcadık.” dediler.
       Dünkü duruşma sırasında birkaç tane itiraf da geldi:
       Ümit Karan: “Trabzonspor maçında daha uygun pozisyondaki Sezer'e gol atması için pas vermedim. Bir Galatasaraylı olarak Fenerbahçe'nin şampiyon olmasını istemiyordum” dedi.
Geçen seneki Sivasspor Kaptanı, Trabzonspor'dan teşvik primi teklifi geldiğini duydum dedi.
       Kimden duyduğunu hatırlamadığını söyleyen Mehmet Yıldız'a Aziz Yıldırım'dan tepki geldi : “Oğlum gözümün içine bak biz kaç aydır hapis yatıyoruz bunun öbür dünyası da var” dedi.

       Uğur Mutlu: Medyaya daha çok yansıyanların aksine, oldukça önemli (ve medyaya pek yansımayan) bilgiler verdin. Ancak objektif olmak gerekirse, bu son duruşmalarda Fenerbahçe'nin de bu tarz usülsüzlükler yaptığına dair somut gelişmler var mı?

       E.A: Bildiğim kadarıyla Trabzonspor tarafı Vederson ve Emenike olaylarına yükleniyor.
Vederson'la görüşmeler geçen sezon FB oyuncusuyken ücretini tam aldığına dair bir kağıt imzalaması gerekiyormuş onun için görüşüldüğünü beyan ediyor Fenerbahçe tarafı.
       Emenike konusunda ise son duruşmada pek somut olay yaşanmadı. Zaten kendisinin kasığında yırtık varmış MR raporu var.

       Uğur Mutlu: Klasik bir soru olacak ancak insanların aydınlanması ve doğruyu bilmesi açısından bu soru oldukça önemli. Bu delillerin ışığında Aziz Yıldırım'ın adeta heba edilmesinde, şike hariç başka bir hadise söz konusu olabilir mi?

       E.A: 3 Temmuz öncesinde Balyoz'da OdaTv'de yaşananları takip etmiş biri olarak futbolla ilgisi olmayan, aslen bavulcu olan bir gazetecinin bu konuya girmesiyle bu işlerin farklı amaçlarla olduğunu düşünmeye başlamıştım. İlk kez Hanefi Avcı'nın kitabında rastladığım savcı bu sefer şike davasının savcısıydı.
       Zaten ilgili kurum bizim şüphelerimizi hiçbir zaman havada bırakmadı. Mahkeme günü Stv'ye eskinin futbolcusu şimdinin milletvekili artı spor yorumcusu 'Aziz Yıldırım ergenekoncudur' lafını telafuz etmese de onaylıyordu.
       Kamuda işlenen suçun delillerini toplamakla görevli emniyet teşkilatı 19 maçta şike tespit ettik açıklamasıyla mahkemeye bırakmadan peşin hüküm veriyordu.
OdaTv davasının tutuksuz sanığı Nedim Şener: 'Beni sorgulayan polisler Aziz Yıldırım'ın kolundaki polislerdi' demişti.
       Türk futbolu üzerinde artık bir takım oyunlar oynandığını düşünüyorum. Bu şike davasıyla başlayan bir durum değil. Geçen sene Bursaspor yönetimine açılan dava ve gözaltına alınmaları, şike davası, Gaziantepspor Başkanı'nın hala tutuklu olması hepsinin üst üste gelmesi bana çok olağan gelmiyor. Hani deniliyor ya “Türkiye değişiyor!”, evet değişiyor ama kimin istediği şekle doğru bunu merak ediyorum...

Uğur Mutlu: Teşekkürler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder