logo

23 Eylül 2011 Cuma

ERDOĞAN'IN BM'E ÇIKIŞI VE TÜRKİYE'DEKİ KARNESİ


Daha önce hatırlayacağınız üzere Recep Tayyip Erdoğan, bundan 2 yıl öncesinde Davos zirvesine katılmış, orada kendine az söz verilmesi gerekçesiyle İsrail Cumhurbaşkanı'na çıkışıp ve "one munite" demiş idi .Bu söylemi ile Erdoğan Ortadoğu ve çevre ülkelerde büyük bir çıkış yapmış bölgede aranan ve saygı duyulan bir lider olmuşdu. Şimdi bugün  aradan 2 yıl sonra dün Birleşmiş Milletlerin New York'taki Genel Kurul Toplantısına katılan Başbakan Erdoğan, etkileyici üsubu ile yaptığı konuşmada Davos Zirvesindekine benzer bir profil çizdi. Bu platformadaki  konuşması ile Erdoğan adeta BM'lere  üye ülkelere dolaylı bir şekilde "İşinizi adam gibi yapmıyorusunuz. Dünyanın hali ortada" dedi.  Peki BM'lere bu denli çıkışan  bir Başbakan'ın Kendi ülkesindeki karnesi nasıl ? İşde dün akşam BM Genel Kurul Toplantısındaki konuşması ve  Başbakan Erdoğan'ın Türkiyedeki icraatları...

BM Genel Kurul Toplantısındaki ara başlıklar..

Birleşmiş Milletlerin New York'taki Genel Kurul Toplantısna katılan Erdoğan, Konuşmasına öncelikle Somali'de yaşanan İnsanlık dramına dikkat çekti. Erdoğan, Somali halkı adım adım ölüme gidiyor. Bu vahim olayı gariptir diğer ülkelerde flim izler gibi izliyor. Uluslararası toplum diğer devletlerle olan ilişkisinin neden buradan esirgiyor anlaöış değilim...Örneğin Filistine bir kasa domates yardımı edeceksiniz. Ancak ne var ki bu yardımı Filistin topraklarına sokmak için önce İsrail devletinden izin almanız gerek...İşde bu hiç de adil bir uygulama değil...dedi. Bu deyimler önce insan olarak elbette benim olduğu kadar yeryüzünde yaşayan tüm insanlar içinde barış ve samimi dolu sözler...

Sorunumuz İsrail Halkı ile değil, Hükumeti iledir...

İsrail Hükumeti konusunda da problemleri dillendiren Başbakan Erdoğan, Mavi Marmamara saldırısını hatırlatarak bu konuda gerekenlerin yapılmasını öngördü. Aksi halde bu mağduriyetin giderilmediği sürece ilişkiler normalleşmeyecek açıklamasında bulundu....Erdoğan'ın bu konudaki talepleri arasında öncelikle Mavi Marmara saldırısından ötürü Türkiye Cumhuriyeti develetinden resmi makamlar nezninde özür dilenmesi, yine saldırı esnasında hayatlarını yitiren vatandaşların ailelerine tazminat ödenmesi ve son olarak gazze ablukasını kaldırması var idi. Ayrıca dünyanın İsrail ülkesinin BM yaptırımlarına baş kaldırmasının neden sorgulanmadığına değindi. Bu ülkenin dünyada kullanımı yasak olmasına rağmen fosfor bombasını kullandığını ve atom bombası bulundurduğunu ifade eden Erdoğan bunun gözardı edilememesi gerektiğini söyledi... Başbakan son olarak bu başlık dahilinde kendisinin ve ülkenin İsrail halkıyla bir problemi olmadığının altını çizdi. Burada asolan problem kaynağını Mevcut hükumet olduğunu vurguladı...

Kıbrıs'da sadece Rum kesminin varlığı kabul edilemez...

Kıbrıs Adasında öteden beri süregelen Avrupalıların, Rum yönetimin  orada tek söz sahibi olarak algılanmasına dikkaet çeken Erdoğan konuya ilişkin genel kurulda, Rum yönetiminin adada tek ülke olarak algılanması ve bu yönde hareket edilmesi bizim garantör ülke olarak canımızı sıkıyor...Bu kabul edilemez bir durum, en nihayetinde tahammül sınırımız aşıyor...Gerek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gerekse garantör ülke olarak bizlerin sunduğu  tüm çözüm odaklı girişimler Rum yönetimince kabul görülmüyor...Güney Kıbrıs Rum Yönetimin'in bölegedeki çatışmaları biran evvel sonlandırması gerek, aksi halde bizlerde üzerimize düşen görevi yapacağız ! dedi. Ayrıca Erdoğan konuşmasında Yeni kurulacak olan Filistin Devletine yönelik desteğimiz koşulsuzdur açıklamasını yaptı.

Barışın yerine ikamer edilecek hiçbir şey yoktur...

Balkanlardaki ara ara nüks eden çatışmaların çözümü olarak Başbakan Erdoğan, Bölgedeki Bağımsız Kosova Devleti'nin tanınması ile son bulacağını belirtti. Yine aynı şekilde Dağlık Karabağ ve Keşmir'de baş gösteren huzursuzlukların ancak ve ancak barışcıl çözümlerle giderilebileceğini söyledi.

Erdoğan: " BM'lere İşinizi Yapmıyorsunuz ..."

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, dün akşamki BM Genel Kurul Toplantısındaki konuşmasında adeta Birleşmiş Milletlere üye olan ülkelere sizler işlerinizi yapmıyorsunuz....İşde dünyanın ahvali ortada dedi. Bu söylemini doğrudan uluslararası arenada dillendirmekten çekinen  Erdoğan, arzu halini ancak dolaylı yollardan " kıssadan hisse Arif olan anlar" prensibi ile dünya kamoyusu ile paylaşdı. Peki dolaylı da olsa  BM'lere  işinizi adam akıllı yapmıyorsunuz diyen bir başbakan kendi ülkesindeki sorumlu olduğu işleri ne derece yapıyor  ?

Erdoğan Kendi Ülkesinde işini yapıyor mu ?

Türkiye'de 2002 yılındaki seçimlerle İktidara gelen Mevcut muhafazakar-liberal hükumetin yurt içinde karnesi ne yazık ki yurt dışında gösterdiği başarı (sözüm ona başarı) kadar parlak değil... Bunun temelde bir çok nedeni var...Başta Terör  olmak üzere, fikir ve ifade özgürlüğü, sosyal ve özlük haklar, eğitim-öğretim alanlarındaki kötü referanslarını maddeler olarak sıralayabiliriz. Kısaca bu başlıklara değinmek gerekirsek ;

Terör Saldırıları...

Adalet ve Kalkınma Partisi  terör karnesini daha önce kaleme aldığım " Bıçak Kemiğe Dayandı Gayrı" başlıklı yazımda belirtmiş idim. Kısaca belirtmen gerekirse, 2001 yılında % 3'ü bulan terör saldırıları mevcut iktidar zamanında bu oran nerederyse 3 katına ulaşdı. İktidarda olduğu 9 yıllık zaman zarfında  toplamda 1075 asker, köy korucusu, polis ve vatan evladı teröre kurban gitti. 2011 yılında eylül ayının sadece son 4 günü içersinde gerçekleştirilen terör saldırılarında 7 sivil, 2 asker, 2 köy korucusu ve 1 polis hayatını kaybetti....Bu son saldırıların gerekcesi olarakda PKK'nin şehir yapılanması olan KCK'ya yönelik operasyonları ve zaman zaman yapılan ( ki kanımcada hiç bir işe yaramayan) Hava taaruzları olarak gösteriliyor...

Fikir ve Basın Özgürlüğü...

Dünya çapında 178 ülke içersinde basın ve ifade özgürlüğü araştırması yapan Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün verilerine göre Ülkemiz 2011 yılı itibari ile 138. sırada...Hali hazırda Memleketimizde Türkiye Gazeteciler Sendikasının yaptığı  araştırmaya göre ; sadece gazetecilik faaliyetlerinden ötürü 63 fikir emekçisi Silivri, Hasdal ve benzeri Cezaevlerinde yaşamlarını idame ettirmeye çalışıyorlar...

Sosyal Ve Özlük Haklar...

Günümüz Türkiyesinde son 9 yıl içersinde taşeronlaşma sonucu işci ve emekcilerin sendikalısızlaştırılması başta olmak üzere, ucuza ve sigortasız elaman çalıştırma, kaçak işci ve vergi kaçırma gibi usulsüzlükler hat safaya ermiş bir vaziyette...

Eğitim-öğretim...

Ülkemizde uygulanan ve dünyada bir eşi benzeri olamayan YÖK'ün keyfe keder ve usülsüz uygulamaları, Üniversite Öğrencilerini çileden çıkarırken Üniveristelerin içlerini boşaltarak sayıları 156 yı bulan niteliksiz bir Yüksek Öğrenim kurumları oluşturdular...Parasız ve eşit bir eğitim öğrenim isteyen kesimler, çeşitli naylon suçlamalarla bertaraf edilmiş, üniversite ile ilişikleri kesilmişdir. Son olarak MEB'e bağlı olan okulların 49 yıllığın başka bir kuruma kiralanması sonucu  eğitim hizmetini kamusal, parasız ve nitelikli olarak, bizlerin ve çocuklarımızın değil de şirketlerin sermayelerin ellerine teslim edilecektir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder