logo

11 Temmuz 2017 Salı

Kapitalizmin gözüyle kapitalizm eleştirisi yapmak

Küresel kapitalizmin rakamsal olarak en büyük 20 ekonomisine sahip ülkelerin bir araya geleceği zirve öncesi kapitalizmi eleştirmek güzel bir şey. Ama bu eleştirinin son sözünün aynı zamanda sosyalizm eleştirisi olması bu eleştirinin kimler adına yapıldığını göstermektedir.

Bağımsız Türkiye Partisi(BTP) Genel Başkanı Haydar Baş, G20 Zirvesi vesilesiyle bir kapitalizm eleştirisi yapmaya çalışmış(1) "Ne G20 ne kapitalizm işsizliği çözebilir" başlığı ve kapitalizmin; işsizliği, emek ücretini düşürmek için bir koz olarak kullandığı tespitinin -Her ne kadar bu ifadeler 200 yıla yakın bir süredir Marksist literatür tarafından dile getirilse de- bu yazıda yer alması bir sosyalist olarak beni heyecanlandırdı.

Fakat Haydar Baş, heyecanımı kırma ve hevesimi kursağımda bırakma konusunda pek bir aceleciydi. Bir gazeteci hastalığıdır, sonda söylenecek söz başta söylenir: Kapitalizm eleştirisi diye yola çıkıp son cümlede yumruğu sosyalizme vurmak, kapitalizme abdest aldırarak günahlarından arındırma çabasıdır. Bu konuda da peşinen söyleyeyim: İstediğiniz kadar abdest aldırın, huylu huyundan vazgeçmez!

IMF ve DÜNYA BANKASI ELİYLE KAPİTALİZMDEN KURTULMAK!

Haydar Baş'ın bu kapitalizm eleştirisi çabasının başarısız olmasının temel sebebi "en iyimser yorumla" hem küresel hem de yerel bazda kapitalizmin işleyiş kurallarını doğru tahlil edememiş olmasıdır.

Haydar Baş'ın kapitalizme "karşı" önerdiği "Milli Ekonomi Modeli", bize IMF ve Dünya Bankası "talimatıyla" ülkemiz Merkez Bankası'nın "bağımsızlaştırılması"nı ve bu şekilde "bağımsızlaşan" Merkez Bankası'nın da para basarak senyoraj geliri(2) sağlaması ve ekonominin bu şekilde "büyümesini" öneriyor.

Haydar Baş'ın önerdiği bu modeli incelemeye başlamadan önce mevcut yazının kendi modelini sunmak açısından eksik bir yazı olduğunu belirtmek gerekiyor. Haydar Baş, "işsizliğin kesin çözümü" olarak sunduğu "Milli Ekonomi Modeli"nin işsizliği nasıl çözeceğini ve senyoraj gelirinin nereye kullanılacağını açıklamamış.

Haydar Baş'ın çizdiği perspektiften en "antikapitalist" yorumla bu eksiklikleri kapatacağım ve daha sonra da bu modeli inceleyeceğim.

Haydar Baş'ın modelindeki senyoraj geliri boşluğunu gidermenin en antikapitalist yolu, senyoraj gelirini devlet yatırımına harcayarak yeni memur istihdamı yaratmaktır.

KİŞİSEL MÜLKİYET VE KAR KALDIRILMADIKÇA KAPİTALİZMLE MÜCADELE EDİLMEZ

Gazetecilik hastalığımı tekrar ettirerek baştan söyleyeyim ki Haydar Baş'ın "en antikapitalist" yorumla tamamladığım modeli bize en fazla, 1929 Büyük Krizi ve 2. Sömürge Paylaşım Savaşı sonrası kendisini yenilemeye çalışan küresel kapitalizmin kurtuluş reçetesi olarak ortaya attığı Keynesçiliği önermektedir.(3) Keynesçilik ise, Reel Sosyalizm baskısı ortadan kalktığı anda küresel kapitalizm tarafından terk edilmiş ve neoliberal küreselleşme yoluna gidilmiştir.

Haydar Baş'ın önerdiği model, en başta, Merkez Bankası'nı bağımsızlaştırmasını beklediği IMF ve Dünya Bankası gibi küresel finans sermayesinin tefecilik aygıtlarından işsizliğin ve yoksulluğun yok edilerek "milli" kalkınma beklemesiyle malûl bir modeldir.

Haydar Baş'ın modeli, para basarak yurt içi hasılayı "şişirmeyi" ve bu "şiş" ile işsizliği ve yoksulluğu ortadan kaldırmayı hedefliyor. Bu yöntemle belki işsizlik ortadan kaldırılabilir fakat yoksulluk kesinlikle yok edilemez. Çünkü yoksulluğun esas sebebi, sermaye kesiminin kârı maksimumda tutma isteğidir. Sermaye bu isteğini de üretim araçları üzerindeki kişisel mülkiyeti ve ürettiği ürünlere kendi zenginliğini sağlayacak şekilde fiyat koyma hakkı ile sağlar.

Haydar Baş'ın önerdiği model işte bu en temel noktada sakattır. Üretim araçları üzerindeki kişisel mülkiyeti kaldırmadan sermayenin artı değeri kendisinde toplayarak kendisini zenginleştirmesini, emekçileri de yoksullaştırılmasını engelleyemezsiniz.

Haydar Baş'ın önerdiği modelde bu noktaya yönelik hamle alanı, devlet eliyle basılan paradan elde edilen sanyoraj gelirini, yoksul kesime aktararak yoksulluğu ortadan kaldırmaktır denebilir. Fakat bu tezin de gözden kaçırdığı nokta, sermaye sınıfının kâr maksimizasyonu hedefidir ki, sermaye şişen ekonomide fazladan piyasaya sürülen paradan kendi payını almak için ürün fiyatlarına zam yapacak ve bu fazla parayı da kendisinde toplayacak ve emekçi kesimin yoksullaşması devam edecek.

Bu noktada ürünlere tavan fiyat konularak, emekçilerin yoksullaşmasının engellenebileceği önerisi gelebilir. Bu öneriye karşı da yoksullaşmayı engelleyecek bir asgari ücret uygulaması önerilebilir. Fakat bu öneri, sermaye kesiminin kârından vazgeçmesi demektir ki kârı maksimumda tutma hedefi olan sermaye kesimi bunu kabul edemez.

Çok laf ettik, sadete gelelim: Serbest piyasa ve üretim araçları üzerindeki özel mülkiyet ortadan kaldırılıp, üretim araçları ve ekonomik üretim süreçleri kolektifleştirilmeden tüm toplum için işsizlik ve yoksulluk sorunu çözülemez.

(1)Haydar Baş, "Ne G20, ne kapitalizm işsizliği çözebilir!", Yeni Mesaj, 5 Temmuz 2017, http://www.yenimesaj.com.tr/ne-g20-ne-kapitalizm-issizligi-cozebilir-makale,12020183.html

(2)Haydar Baş, bu kavramı ve kavramdan beklentisini kendi ifadeleriyle şöyle açıklıyor: Senyoraj, genel anlamda "paranın üretim maliyeti ile üzerinde yazılı değer arasındaki farktır." Bu farkın devletin kasasına gelir olarak girmesiyle devlet, vergi gelirlerinin dışında ciddi bir gelir daha elde eder. (http://www.milliekonomimodeli.com/makale.php?id=67)

(3)Keynesçilik, serbest piyasanın yarattığı gelir adaletsizliğini, sürdürülebilir ölçeğe çekmek için devletin, özel mülkiyete ve kapitalist üretim tarzına dokunmadan piyasa içerisinde bir aktör olarak işçiler lehine kırıntılar dağıtarak rötuşlar yapmasını öngören ekonomik modeldir. Keynesçilik; işsizliği, "atıl kapasite" olarak değerlendirir ve toplumların zenginleşmesinin önünde engel olarak görür ve asgari işsizliği hedefler.

1 yorum:

  1. Egitim ve sınavlarda gelinen nokta çok acı

    tus forumlarında “...Bundan 7-8 kadar yıl önceydi. 5-6 defa girdiğim ÜDS lerden 50-60 arası alıp duruyordum. Meşhur bir TUS dersanesinin Meşhur bir sahibi -ki iyi İngilizce bilmesi ile de tanınır- yerime ÜDS ye girebileceğini söyledi. "Sen de sarışın gözlüklüsün ben de, kimse anlamaz bile, ben böyle çok kişiye ÜDS-KPDS kazandırttım" dedi. Tabi teklifini "bütün akademik hayatımı b.k çukurunun üzerine bina edemem" diyerek reddettim. 1-2 sınav daha sürünüp kendim 71'imi aldım. Eğer yakalanırsa "sevgili JOKER abimin" aleyhine tanıklık ederim. Allah islah etsin, bir adamın her işi mi YAMUK olur ya?”

    http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=4964&page=62
    http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=10037
    http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=4309
    http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=9306
    Ateş olmayan yerden duman çıkar mı
     bundan çıkan anlatılan ve ya kanaatimize göre anlatılmayandan hissedilen anlam tusdata hazırlık dersanesinin paralel yapi feto Fethullah Gülen cemaatine genç klinisyenler yapılanması içinde herkesten farklı özel ve çok fazla kontenjan ayırdığı ve iyilik yapmak icin ücretsiz aldığı kişisel verileri yasadışı kaydettiği yani fişleme yaptığı.. tusdata ve veya uz.dr sami selçukbiricik in sponsoru olduğu drtus.com tus forumunda övünme ve güç gösterisi olarak anlatılan ösym den bilgi sızdırmalarını, ilişkilerini, bağlantılarını, görüşmelerini  maddi güç ve fethullah gülen fetö paralel yapı veya başka bir cemaat örgüt dava yapı bağlantısı olmadan nasıl yapılabileceği şayanı hayret bir konu olarak şüpheleri celbetmekte haklıdır tusdata ve veya sahibi uz.dr. sami selçukbiricik iddia edildigi gibi feto paralel fethullah gülen mensubu mudur iskenderpaşa hakyol mensubu mudur bilinmez ve böyle olsa da olmasa da özkaya özel hayatı kendi tercihidir bu kısmına  saygı duyulmalı ancak ilişkiler ağı Ağacın Kurdu kitabındaki gibi rahatsız edici giriftlikte.. Bu arada ösym nin sınava başkasının yerine girdiği tespit edilen tus Dersanesi sahibi ifadesiyle bu kişinin kamu oyunun anladığı kişinin büyük ihtimalle uz Dr Sami selçukbiricik olduğu kanaati oluşuyor. Ösym nin ve uzman doktor sami selçuk biricik in de açıklama ve videolarında net bir aksi beyanı yok ..soruşturmaların akamete uğraması bu ortamda bu bağlantılarla ve tusdata dusdata maddi sponsorluğunda yayın yapan Drtus.com tus/dus/eus forum sitesinde ösym ve yök te tanıdıkları olduğu ve maddi gücü fazla olduğu icin ösym de yök te sağlık bakanlığında muhatap kabul ediliyor itibar görüyor beyanları zaten malumun ilanı beklenen bir durum .
    ÖSYM kampanyaları ile bir yandan tusdata bir yandan STV ve zaman gazetesi bir yandan taraf gazetesi ile ÖSYM'nin şifre ve hatalı soru ve sınavlarla gündeme gelirken kpss, ve polis hakim avukat savcı sınavları yolsuzluğunun unutturulduğu gündemin ösym ciddiyetsizliğiyle yaptığı hatalı sorular üzerinden hak arıyor tarzı kampanyalarla her sınav döneminde ösym yolsuzluğu gündeminin değiştirilip kpss sınavı ve diğer sınav soru çalmalarının ve zaman aşımı türü örtbaslarin siyasette milletvekili Prof.Dr. ÖSYM ve YÖK ' teki kirli bağlantıları, iletişim  ve irtibatlı kişileri ali veli halil bilal isa musa sema esma ayşe fatma fatih burhan nurhan orhan muharrem mükerrem naim saim rabia safiye nazife hafize binnur zinnur rahmi rahim adları her kimse kimdir bunlar bulunmalı ve hala ayıklanmadığı gerçeğinin örtüldüğü sürece . .
     seffaf olmasi gereken kurumların  kanser gibi hasta hastalıklı enfekte bir ilişki zinciri değil mi
    Her sınavda sorular alındı mı çalındı mi sızdı mi sızdırıldı mi kaygısı yersiz Mi?

    YanıtlaSil