logo

14 Ekim 2014 Salı

Tezkere ve Kobanê’de konumlanış

IŞİD bahanesiyle TBMM’den geçirilen tezkereye yönelik tavır almak için, bu tezkereye kimin ne yanıt verdiğine bakmak yeterli.

Türkiye’de IŞİD’e yönelik protestoların 39 kişinin hayatını kaybettiği bir kaos ortamına sürüklenmesi, TBMM’den geçen tezkere ve Kobanê’de yaşanan katliama ilişkin Türkiye halkının bir bölümünün ciddi bir şekilde kafasının bulanmasına sebep oldu. Bu bulanıklığı gidermek için, tezkerenin içeriğine ve tezkereye yönelik hangi devletin ne tavır aldığına bakmak yeterli olacaktır.

Tezkere

AKP hükümeti tezkere konusunda asıl derdinin Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın devrilmesi olduğunu açıkça ortaya serdi. Çankaya Köşkü Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başvekil Ahmet Davutoğlu da birçok beyanında bunu açıkça dile getirdi. Resmi Gazete’de yayınlanan tezkerede ise, Beşar Esad rejimi hakkında “Rejim sivillere yönelik saldırılarını ayrım gözetmeksizin ve her türlü ağır silaha başvurmakta beis görmeksizin sürdürmektedir. Ayrıca meşruiyetten yoksun iktidarını idame ettirebilmek amacıyla terör gruplarına destek vermekte, etnik ve mezhepsel aidiyetleri istismar etmek suretiyle toplumsal farklılıkları fiili çatışmaya dönüştürmeyi hedefleyen bir siyaset izlemektedir” denilerek Esad yönetiminin IŞİD’i var eden ortamı hazırladığı suçlaması yapılmıştır. 

Hatta AKP hükümeti, IŞİD ile fiili çatışmaları yürüten PKK’nin Suriye Kolu PYD’nin Eş Başkanı Salih Müslimle yaptığı görüşmede Salih Müslim’e Esad’a karşı savaşmaları şartını koştu. 

Ülkelerin tezkere tepkileri

Tezkerenin TBMM’de görüşüldüğü 2 Ekim akşamı, İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nu telefonla arayarak, terörizmle mücadele konusunda alınan yöntemi eleştirerek mevcut durumu daha da karmaşık hale getirecek her türlü eylemden kaygı duyduklarını ifade etti. 

Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı Faysal Mikdad ise 3 Ekim’de yaptığı açıklamada Suriye topraklarına Türkiye tarafından yapılan askeri bir harekatı saldırı kabul edeceklerini söyledi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni de acil toplantı yaparak Türkiye'yi kınamaya çağıran Bakan Yardımcısı, Türkiye ve Suudi Arabistan'ın ülkelerine militan göndermeye devam ettiğini söyledi.

İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Türkiye'yi Suriye'ye askeri müdahalede bulunmaması konusunda uyardıklarını belirtti. 'İran'ın Kobani'ye silah yardımı yapıp yapmayacağı' sorusuna karşılık ise Abdullahiyan, "İran, teröristlerle mücadele için Suriye yönetimine verdiği destek çerçevesinde Kobani'deki Kürtlere yardım konusunda ne gerekiyorsa yapacaktır" yanıtını verdi.

Bütün bu gelişmelere karşın ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki ise, “Türk askeri girişimine yetki veren parlamento oylamasını memnuniyetle karşılıyoruz” açıklamasını yaptı

Eldeki veriler şunu gösteriyor: Suriye ve İran tezkereye karşı, ABD ise tezkereden memnun. Unutulmaması gereken bir nokta da Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Mesut Barzani de ABD’den yardım istiyor.

Eldeki veriler nettir. Bu tezkere ABD’nin çıkarları ve istekleri için kabul edilmiştir. ABD’nin çıkarları ve istekleri ise sadece bölgemiz değil tüm dünya halklarının düşmanıdır!

Ölen insanlar, yakılan Türk bayrağı ve Mustafa Kemal büstleri

Peki ölen insanlar, yakılan Türk bayrağı ve Mustafa Kemal büstleri ne olacak? Baştan söylemek gerekir ki, haklı taleplere ilişkin eylemlerde masum insanlara yönelik saldırılar tabii ki kabul edilemez. Çünkü bu tür eylemler, farklı mağduriyetler yaratır ve haklı talebe gölge düşürür. Hele de bu tavırlar, bir ülkenin bayrağı ve bir halkın sömürge karşıtı ilerici değerlerine yönelik saldırılarsa, kabul edilmesi asla mümkün değildir.

Fakat bu söylediğim ilkesel duruma, içinde bulunduğumuz süreçle ilgili bir not düşmek gerekir. IŞİD’in, Irak ve Suriye’de yaptığı katliama karşı çıkmak son derece haklı ve desteklenebilir bir söylemdir. Fakat, AKP hükümetinin esas sorununun Esad olması ve IŞİD’e karşı savaşan tek gücün PYD olması AKP hükümetinin işine gelmemiştir. Bu yüzden toplumda bulunan PKK antipatisini de kullanarak Hizbullahçıları ve Ülkücüleri silahlarla, kendi sivil milislerini palalarla ve polis güçlerini de TOMA ve Akreplerle bu haklı talebi dile getiren kitlelerin üzerine sürmek koşuluyla tepkileri terörize etmiştir. 

Başta Kürt Siyaseti olmak üzere, Kobanê’de yaşanan vahşete karşı duyarlı olan bütün kesimlerin bu konuda azami özeni göstermesi, bunu yaparken de bu vahşete karşı tepkilerini dillendirmeye devam etmeleri gerekmektedir. KCK ve HDP yetkililerinin de dile getirdiği üzere, Kürt halkına ve değerlerine destek istenirken, Türk halkının da değerlerine aynı saygı gösterilmek zorundadır.  



















Türk bayrağıyla “PKK kuyrukçuluğu”!

Bu süreçle ilgili, Halkın Türkiye Komünist Partisi(HTKP)’ne ve Fikir Kulüpleri Federasyonu(FKF)'na toplumun bir kesiminden yapılan eleştiri  PYD’nin Kobanê’yi savunmasına destek vermemiz ve tezkereye karşı çıkmamız gerekçesiyle “PKK kuyrukçuluğu” yaptığımızdı. 

Partimizin, Kobanê konusundaki bakışı, Merkez Komite Üyemiz Doğan Ergün’ün, “Ay yıldızlı bayrağını al, Kobane'yi savun!” başlıklı yazısındaki gibidir. Yazıda özetle şu ifadeler yer alıyor:  

“Cumhuriyetçi kardeşim sana sesleniyorum

Elinde ay yıldızlı bayrağınla sahip çıkarsan Kobane'ye, bir daha hiçbir provokatör yakmaya yeltenemeyecek o bayrağı...

Mustafa Kemal'in büstlerini yakanların elinden alacaksın o çakmağı...

Sen varsan ve sen varsın diye, kimse Amerika'dan medet ummayacak.

Bunu yapamazsan, bunu yapamazsak, işte o zaman kork.”

FKF Genel Başkanı Erçin Fırat ise konu hakkında, "Haziran direnişçisine mektup" başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yazıda, bayrak yakılması ile ilgili, "“Ama şimdi bayrak yakıyorlar” deme. Penguen medyasını iyi bilirsin, o sadece kendi istediklerini gösterir sana. Kulak asma, al bayrağını çık sokağa Haziran’daki gibi. Bu bayrak Haziran’da gericiliğin, AKP karanlığının karşısına dikildi yine dikilecek de!" ifadeleri yer aldı.
   
İki yazıda da açıkça Türk halkına yapılan çağrı, kendi sömürge karşıtı değerlerine sahip çıkıp onları öne çıkararak Suriye’deki Kürt kentlerinde yaşanan vahşete tepki göstermesidir. Bu da gayet insani bir çağrıdır. 

PKK, Türk bayrağı ile eylem çağrısı yapmadığı sürece HTKP’nin ve FKF'nin “PKK kuyrukçuluğu” yaptığını söylemek, Türkiye siyasi gerçekliğiyle bağdaşmayan bir söylemdir. Hem mevcut partimizin hem de devamı olduğumuz Gelenek Hareketi’nin PKK’ye yönelik eleştirileri ortadadır ve görmek isteyen herkes bunlara kolayca ulaşabilir.

Soner Bahadır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder