BOP Eş Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 30 Mart seçimlerinin "ülkenin geleceğinin oylanacağı" bir seçim olduğunu buyurmuştu. Bu yüzden her ne kadar adı "yerel seçim" olsa da aslında bir genel seçimdi. Bu yüzden oy oranlarında bu seçimlerde yapılacak karşılaştırma için doğru kriter, bir önceki seçim olan 2011 Genel Seçimleri olacak. Bu yüzden bu seçimlere ilişkin analiz yapabilmek için öncelikle bu iki seçim sonuçlarını gözümüzün önüne almamız lazım.
SEÇİM PARTİ OY ORANI
2014 AKP 43.32
CHP 25.59
MHP 17.63
2011 AKP 49.95
CHP 25.94
MHP 12.98
2011 ve 2014 seçimleri sonuçlarına baktığımız zaman en dikkat çekici unsur, AKP'deki düşüş ve buna paralel olarak MHP'deki yükseliş. Bu durum, sistem medyası tarafından "MHP'nin sessiz yükselişi" olarak yorumlandı. Bu yorum ise doğru değil. Doğru olan, AKP'ye oy veren MHP tabanının oylarını yeniden MHP'ye geri dönmesi. Yani eskilerin kullanmayı sevdiği ifade ile "suların eski kanallarına akması." Bu söylediğimi, MHP'nin 2009 yerel seçimlerinde yüzde 16.1 oy almasıyla açıklayabiliriz. Bu yorumumu kuvvetlendiren bir diğer veri ise 2009 seçimlerinde AKP'nin aldığı oyun yüzde 38.8 olması.
Haziran, F Tipi'ne yedeklenmedi
Seçim sonuçlarına ilişkin üzerinde durulması gereken konu, Haziran Direnişi gibi Dünya tarihine geçen bir halk hareketinin gölgesinde gerçekleşen seçimlerde "En büyük muhalefet oldağı" olarak kendisini pazarlayan CHP'nin oylarında kayda değer bir değişikliğin olmaması. Bu ülkede ortalama aydın, ilerici, toplumcu ve merkez sol toplamı temsil eden ve "Gezi'den ders aldığını" söyleyen CHP'nin oylarında ciddi bir değişikliğin olmaması son derece önemli. Çünkü aslında CHP, Haziran Direnişi'nden ders almak yerine Fethullah Gülen - Recep Tayyip Erdoğan ittifak blokunun çatırdaması üzerine kendini Gülen'e yedeklemeye çalışmıştır.
Bu sebepledir ki, AKP'nin Suriye politikaları yüzünden onlarca canını yitiren Hatay'da AKP'nin belediye başkanını kendinden aday göstermiş, CHP tabanının büyük çoğunluğunun sahiplendiği Deniz Gezmiş ve Yılmaz Güney'e "terörist" diyen Mansur Yavaş'ı Ankara'dan aday göstermiş, "Fethullah Gülen'e zulmedildiği"ni düşünen ve AKP'li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ı "Kadir abi" ilan etmiş Mustafa Sarıgül'ü İstanbul'dan aday göstermiştir. Hatta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisi, Fethullah Gülen Örgütü'nün uluslararası militan devşirme programı Türkçe Olimpiyatları'ndan "Türkiye'nin gururunun okşandığını" söylemiş, buna ek olarak Mustafa Sarıgül de, "Kendi dönemlerinde Türkçe Olimpiyatları'nın daha görkemli geçeceğini" söylemiştir. İstanbul, Ankara ve Hatay'da yapılan bu sağ hamleler, Haziran Direnişi'nin önemli üç merkezinde CHP'ye zafer getirmemiştir.
Bu sonuç, Haziran'ın F Tipi Örgüt'e yedeklenmediğinin göstergesi olmakla beraber, örgütsüz bir mücadelenin de sonuç getirmeyeceğini gözler önüne sermiştir. Bu sonuçlardan çıkarılması gereken bir diğer sonuç da F Tipi Örgüt'ün Türkiye'de zannedildiği kadar güçlü bir siyasal belirleyen olmadığı.
İktidarsız hükümet
AKP, 2014 Yerel Seçimleri'nden de en fazla oy alan parti olarak çıkmıştır. Peki bu durum, AKP açısından bir "Seçim zaferi" midir? Kesinlikle hayır.
17 Aralık Operasyonu'na kadarki dönemde AKP yalnızca kendisi dışında kalan toplumsal çevrelerin tamamıyla savaşan bir görüntü veriyordu. 17 Aralıkla birlikte bu görüntüye "Paralel Devlet" eklendi. Seçimlerden birkaç gün öncesinde ipuçları verilen "Paralel Devlet"e yönelik operasyon, seçimlerin sona ermesiyle birlikte başladı ve Emniyet Teşkilatı'nda yüzlerce polisin yeri değiştirildi.
F Tipi Örgüt ile mücadelesi süren AKP'ye yeni bir mücadele başlığı da Anayasa Mahkemesi(AYM) Başkanı Haşim Kılıç oldu. Daha önce Twitter ve Youtube başta olmak üzere kritik başlıklarda AKP aleyhine "kararlarıyla konuşan" ve AKP tarafından "gayrimilli" olmakla suçlanan Haşim Kılıç'ın, AYM'nin 52. Yılı töreninde yaptığı konuşma AKP'nin her ne kadar hükümet olsa da sistem içinde dahi bir iktidar kuramadığının açık göstergesi. Sayıştay'ın AKP aleyhine yayınladığı ve son dönemlerde gündeme gelen raporları da bu tespiti güçlendiren bir diğer gösterge. Yani, karşımızda iktidarsız bir hükümet var!
Bu konudaki yapılması gerekeni Fikir Kulüpleri Federasyonu Genel Başkanı Erçin Fırat tarif ediyor: "Haziran'ı yaratanlar, Haziran'ı sürdürmek zorunda." Bunun yolu da Haziran'ın birleşik öz örgütlülüğünü sağlaması, hiçbir sömürücü odağa kendisini yedeklememesinden geçiyor...
Soner Bahadır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder