Helvacı helva yapar,
Helvasına bal katar
Helvanın çok türlüsü var
İnsan ona can atar
Para insanın helvası, tatlısı. Çeşitleri çok. Avro, Dolar, Türk Lirası. Dinlerinin bir suresi de olmuş Makara. İçler acısı. Bugün sadece iki gözlemimi yazacağım. Dünyanın en güzel şehri olan İstanbul'da gözlemlediğim iki olay.
Birinci Olay: Elimde tütün, Vefa'da yürüyorum. Suriyeli bir çocuk. Yaşı on beş ya da on altı. Üşüyor. Benden para istiyor. Bir şey satsa bir saniye düşünmeden vereceğim. Kafasındaki turuncu bere dikkatimi çekiyor. İğrenç bir turuncu. Evet, malum partinin turuncusu çünkü. Çocuğun kafasını ısıtan o berede 'AKP Bilmemnere ilçe başkanlığı' yazıyor... Yazıktır... Neden mi yazıktır?
Müslümansan, bir kişiye iyilik yapıyorsan, sadaka veriyorsan, sağ elinle veriyorsan sol elin görmeyecek. Bu tümce sahih hadisle mevcut. Makara suresi değil yani. Sen o çocuğa bere vermek, kafasını ısıtmak istiyorsan, o çocuğa reklamsız bir bere ver. Mazlum dediğin Suriyeli çocuğu reklam panosu olarak kullanıyorsun. Hem de gezici reklam panosu. Güzel reklam. O çocuk onu çöpten bulamaz. Onu ona biri vermiş. Kimse kimseyi kandırmasın. O çocuğu ayaklı reklam panosu olarak kullanın siz. Belki bir kaç vatandaş 'Helal olsun Turunculu partiye helal olsun!' diyebilir. Ama vicdanını çalıştıranlara bu davranış sökmez...
İkinci Olay: Muhafazakar bir semtteyim. İsim vermeye gerek yok. İnanan inanır inanmayan inanmaz. O semtte minibüse bindim bu sabah. Metrobüse hızlıca ulaşmak için. Orada bir zat-ı muhterem diyelim küfür etmeyelim, saygısız bir şekilde kendince bir protesto yapıyordu. Otuz yaşına yetişmemiş olan bu zat, 'Çalıyorlarsa çalsınlar, en azından yapıp da çalıyorlar. Helal olsun ulan! Biz yağ kuyruklarına, tüp kuyruklarına çok girdik. Vallahi helal olsun' dedi. Kimin hakkını kimin yerine kimine helal ediyor orası ayrı da, ben o muhafazakar semt insanından destek bulacak sandım. Ama öyle olmadı ve sevindim. 2014 yılında yaşı otuza gelmemiş olan kişi 70'li yıllardaki kuyruklarlara nasıl giriyordu? Bunu ülkemin zeki insanları anladı.
Dediler ki 'Senin beynini yıkamışlar yazık!'
Dediler ki 'Bilmeden konuşmak marifet değil!'
Dediler ki 'Sana yazıklar olsun!'
Dediler ki 'Yazık!'
Çok bilmiş eleman alakasız bir güzergahta indi. Belki de inmek zorunda kaldı. Minibüse ergen kız tribi attı. Tanrı iflah etsin diyelim. Ama inanın bana bu olay, beni hiç olmadığım kadar umutlandırdı.
Var ya; bu halk yılları acılarla geçmiş bir halk. Evine ateş düşmüş halk. Aç kalmış halk. Önceki yazılarımdan bilirsiniz ama umutsuzdum.
Ama artık umutluyum. Kul hakkı en büyük günahtır.
Bunları unutmayalım, Bakara - Makara diyenlere, Otuz bin Avroyu erit diyenlere tavrımızı koyalım.
Uğur Mutlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder