logo

30 Kasım 2012 Cuma

Taksim’de sol kulağını sağ elle tutmak


Taksim Meydanı’nda başlayan kazıların ardından Taksim’de trafiğin akışı resmen “sol kulağı sağ elle tutmak” olarak tabir edilebilir hale geldi. Bu durum ise şehir hayatının koşuşturma ritmini ciddi bir biçimde sekteye uğratır hale geldi.

İstanbul ulaşımının en merkez noktalarından Taksim Meydanı’ndan kalkıp Tarlabaşı’ndan geçerek Taksim’in batısına giden otobüsler, Taksim Meydanı Yayalaştırma Projesi kapsamında başlayan kazılar sebebiyle Gümüşsuyu yönüne yönelip Atatürk Kültür Merkezi’nin önünden geçtikten sonra Taksim’den Şişli’ye giden cadde olan Cumhuriyet Caddesi’ne girerek Harbiye Askeri Müzesi’nin önündeki kavşağa varıyor ve Tekrar Taksim Meydanı’na yönelerek Tarlabaşı’ndan geçiyor ve istikametine doğru yol alıyor.

Yukarıdaki cümleyi çok uzun buldunuz, bir şey anlamadınız ya da kafanız karıştı değil mi? Bir de bu cümlede yazılanları yaşadığınızı düşünün. İşin ne kadar içinden çıkılmaz bir hal aldığını anlayacaksınız.

İstanbul’un kaçan ritmi ve “İktidar mağruriyeti”

Kocamustafapaşa Samatya’da bulunan İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi(İEAH) Dahiliye Bölümü Asistan Hekimi Dr. Melike Erdem, bugün saat 14.00’te intihar etti. Aydınlık Gazetesi İstihbarat Birimi olarak, saat 15.45’te ise konuyla ilgili saat 16.30’da Hastane’de bir basın açıklaması yapılacağı haberini edindik. “Normal şartlar altında” Taksim İstiklal Caddesi’nin Tepebaşı tarafında bulunan Aydınlık Gazetesi’nden Taksim Meydanı’na gidip Taksim-Kocamustafapaşa otobüsüne binerek İEAH’ye varmak 40-45 dakikalık iştir.

Bu bilgiye güvenerek haberi takip etmek amacıyla Taksim Meydanı’na gittim ve Kocamustafapaşa otobüsüne bindim. Otobüs, ikinci paragraftaki güzergahı takip ederek Taksim Meydanı’na vardığında saat 16.45 idi. Yani haber kaçmıştı. Yani, mevcut hükümetin taşa, toprağa hükmetme hırsı, İstanbul’un ritmini bozmuştu.

“Kendi İstanbulu”nu yaratmanın “iktidar mağruriyeti”, mevcut iktidarın bilincini öylesine kapatmıştı ki, her gün belki de yüzlerce kez yaşanan bu “mağduriyetleri” görmüyor, görmek istemiyor, “babalar gibi” kazıyordu…

Soner Bahadır 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder