OdaTV Davası’nda Savcı Adnan Çimen, TÜBİTAK’ın raporunu
çelişkili ve davanın esasına ilişkin olduğu için yargılama sürecini doğrudan
etkileyeceğini öne sürerek yeni bir rapor yazmasını istedi. Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu tahliye edildi.
5’i tutuklu 11 sanığın yargılandığı OdaTV Davası’nın 13.
Duruşması bugün İstanbul Adalet Sarayı’nda görüldü. Duruşmada tutuklu sanıklar
Prof. Dr. Yalçın Küçük ve gazeteciler Barış Terkoğlu ile Barış Pehlivanoğlu savunmalarını
yaptı.
“TÜBİTAK bir yobaz yuvasıdır”
Tutuklu sanıklardan Prof. Dr. Yalçın Küçük, savunmasında TÜBİTAK’ı
eski ABD Başkanı John Kennedy’nin kurdurduğu bir “yobaz yuvası” olarak nitelendirdi ve TÜBİTAK’ın raporunun,
İsmail Ağa Cemaati’nin vereceği rapordan farksız olacağını savundu. Küçük,
konuyla ilgili olarak, “1959-1960 yıllarında SSCB’nin ‘Sputnik’ füzesini uzaya
fırlatması, teknolojik yarışta Sosyalizm’i Kapitalizm’in önüne geçirmişti. Bu
durum ABD’de büyük endişe yarattı. ABD müttefiği olarak bizim de teknolojik
araştırmalar yapmamız gerekiyordu. Bu konuda maruzatım şudur: Bu CD’leri,
DVD’leri gönderdiğiniz yerin bilimle bir alakası yoktur. Bir yobaz yatağıdır.
TÜBİTAK’ın vereceği raporun, İsmail Ağa Cemaati’nin vereceği rapordan farkı yoktur.”
“OdaTV’yi televizyon sanıyorlar”
Küçük, savunmasının devamında, iddianameyi
hazırlayanların OdaTV’yi bir televizyon kanalı zannettiklerini savunarak şöyle konuştu:
“Bu iddianameyi hazırlayanlar OdaTV’yi televizyon zannediyorlar. Ben talimat
vermişim ‘Şehit haberlerini öne alın’ diye. İnternetin önü, arkası mı olur?
OdaTV, Soner Yalçın’ın uydurduğu bir internet sitesi.”
3 mail de aynı kaynaktan
Barış Pehlivan ise savunmasını, TÜBİTAK raporunun
içeriğine dayandırdı. Raporun, kendilerinin masumiyetini ortaya koyduğunu
savunan Pehlivan; raporda, OdaTV Haber Merkezi’ne, Müyesser Yıldız’a ve
kendisine ait 3 bilgisayara aynı e-posta adresinden, “uzaktan yönetilmiş ve
bilgisayara dosya atan zararlı bir yazılım” gönderildiğini yazdığını vurguladı.
Mahkemenin, TÜBİTAK’ın raporunun ardından verdiği
“kuvvetli suç şüphesi nedeniyle tutukluluk halinin devamına” kararına atıfta
bulunan Terkoğlu, raporun tam tersine “kuvvetli suçsuzluk şüphesi”
oluşturduğunu savunarak şunları söyledi: “TÜBİTAK, aynı kaynaktan atılan aynı
dosyaların atıldığı 3 bilgisayardan birine, yani Müyesser Yıldız’ın
bilgisayarına virüs yoluyla dosyaların atıldığını söylüyor, diğer 2 bilgisayar
için ‘kesin yargıya varamam’ diyor. Elinizi vicdanınıza koyun.”
“TÜBİTAK raporu akla karayı ortaya koydu”
Davayı Serbest Atış’a değerlendiren müdafi avukatlardan
Hüseyin Ersöz, TÜBİTAK raporunun “akla karayı ortaya koyduğunu” savundu. Ersöz,
şöyle konuştu: “Kamuoyunda, TÜBİTAK raporunun davanın akıbeti hakkında
müdafilerin lehine olduğu düşüncesi var. Fakat Mahkeme, şaşılacak şekilde halen
tutukluluğun devamı kararı veriyor. Bu karar, bütün evrensel hukuk kurallarına,
bilimsel tespitlere aykırı ve kamuoyunu yaralayan bir karardır. Bu davalara
farklı bakan Nazlı Ilıcak bile bu raporun müdafilerin lehine yorumlanması
gerektiğini söyledi. Bu noktadan sonra verilecek tutukluluk halinin devamı
kararı, tarihe gazeteciliği ve ifade özgürlüğünü yargılayan bir karar olarak
geçecek.”
“Gecikmiş tahliye kararını bekliyoruz”
Davanın tutuksuz sanıklarından Gazeteci Nedim Şener ise
“TÜBİTAK raporuna göre tahliye çıkması gerekir. Gecikmiş kararlar var. Tahliye
talepleri dinlenip tahliye kararlarının alınması gerekir. Umudumuz tahliyelerin
olması” şeklinde konuştu.
“Bu dökümanları bu aydınlar yazamaz!”
OdaTV Yazarı Sait Çakır ise davayla ilgili olarak “TÜBİTAK
raporu bizim iddialarımızı doğruluyor. Ceza yargılamaları, hakimlerin
inisiyatifinde olan yargılamalardır. Bu yargılamayı yapan hakim iddiaları ve
suçlanan kişileri mukayese eder. ‘Bu insanlar bu suçu işleyebilir mi?’ diye
sorar, sonra da karar verir. Burda ülkenin önemli aydınları yargılanıyor. Suç
delili olarak yargılanan dokümanlara baktığınız zaman bu aydınların yazması
mümkün değil. Bu dokümanları ancak basit insanlar yazabilir” şeklinde konuştu.
Not: Saat 21.50'de güncellenmiştir.
Soner Bahadır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder