Türkiye’nin çağdaşlaşmayı çarpık pencereden Avrupalılaşma ya da batılılaşma olarak değerlendirmeye başladığı günden beri erovizyon şarkı yarışmaları aynı güzellik yarışmaları gibi aşağılık duygusunun tüm çıplaklığıyla kör gözlere sokarcasına yansıdığı alanlardan biri oldu ve olmaya da devam ediyor
Bunu da 12 Eylül sonrasının küreselleşmiş dünyaya eklemlenmeye çalışan her iktidarı döneminde görürüz. Liberalizmi yan cebe gireceklerin ekonomi anlayışı olarak gören ancak toplumsal, hukuksal konularda tutuculuğun, otokratlığın alasını sergilemekten çekinmeyen kendilerinin “çağdaş”lığını göstergesi olarak güzellik yarışmalarını ve erovizyon şarkı yarışmasını gördüler. Önce AET sonrasında AB ile yaşanamayan balayı bu şarkı yarışmasında yaşanmaya çalışıldı. Velhasıl tüm bu uğraşların hepsi sonuçsuz kalırken pek de katılmasına gönülden razı olunmayan Sertap Erener’in birileri için beklenmedik bir şekilde 2003 yılındaki yarışmada gelen birinciliği kendilerini her alanda başarılı görenlerce bir türlü sindirilemedi. Bu hazımsızlıklarını da o tarihten sonraki erovizyon şarkı yarışmalarına katılacak adayların belirlenmesi sürecinde istikrarlı bir şekilde gösterdiler. Bu 2012 de temsil edilecek adayın seçiminde de istisnasız olarak devam etti. Söz ettiğim sindirim sorunu sadece sürecin işleyişine ve adayların seçimine değil keza adayların seslendirdiği şarkılara da sonuna kadar sirayet etti ve tabii olay kendi yolundan çıktı.
Bu akşam başta TRT olmak üzere bir çok kanalda verilen erovizyon şarkısı da yukarıdaki sözü edilenleri sonuna kadar yansıtan bir özelliğe sahip. İngilizce ismi, egzantirik melodisi, her telden ayrı çalmasıyla potporilere rahmet okutacak müziğiyle oryantalizmi damarlarıma kadar hissettirdi. Bu oryantalizm şimdiye kadar gördüğümüz oryantalizmden daha farklı boyutta bir oryantalizm. Estetik yoksunu, sanata düşman, müziği günah olarak görenlerin oryantalizmi.
Muhtemelen her durumda, vakada, ortamda gösterilen riyakarlık bunda da gösterilecek. Kişiliklerini ilkesizliklerle kazanmışlar aa ne güzel derken, kuvvetle ihtimal olası başarısızlık sonrası her zaman ki omurgasızlıklarını sergileyecekler.
Tabii en büyük hayal kırıklığına uğrayacaksa iyiniyetinden şüphe edilmeyecek olan şarkının sahibi. Şarkının adı love me back değil de play me back olsaydı daha anlamlı olabilir ve atmosfere uyardı.
İÜ İletişim Fakültesi Öğretim elamanı Adem AYTEN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder