TKP’nin Suriye sınırına gideceğini öğrendiğimde heyecanlandım. Bir muhabir adayı için bu bulunmaz bir fırsattı. Hele de bunun bir barış seferi olması… Ailemi ikna ettim. Daha düzenli bir işim olmadığı için bu biraz zor oldu tabii. Bu arada ben TKP üyesi değilim. Ancak haklı bulduğum eylemlerde ortak tavır sergilemek bana göre doğru bir çaba. Cumartesi akşam 8 gibi çıktık yola. Fotoğraf makinam, not defterim yani tüm teçhizatım hazırdı. Yola çıktığımızda her türlü zorlukla kadarşılaşacağımızı biliyorduk. Ki haberler gelmeye başladı. İçişleri bakanı bu eylemin kamu düzenini bozacağını söylemiş. Savaş bozmuyor, barış seferi tehlikeli oluyor. Buradaki çelişki hükümetin genel tavrı dolayısıyla bizi şaşırtmıyor.
Aksaray’a ulaştığımızda ilk çevirmemizle karşılaştık bir buçuk saat süren. Ancak bu seferin katılımcılarının karşılaştığı ilk zorluk bu değildi. Eskişehir, Ankara, Adana ve Muğla’dan gelecek katılımcıların seyahat hakları engellenerek şehir dışına çıkmalarına dahi izin verilmedi. Adana Ceyhan’da 6, Gaziantep’te 1 kişinin gözaltına alındığı haberi de aramızda kısa sürede yayıldı. Katiller, tecavüzcüler, Sivas davası sanıkları(arandıkları halde) rahat rahat ülkeyi ve dünyayı dolaşırken demokratik haklarını kullananlar polis tarafından engelleniyordu ve hatta gözaltına alınıyordu. Biz bu engellemeyle Adana’da karşılaştık. Kararlıydık. Ama sırf kararımız için demokratik olmayan hiçbir yola başvurmadık. Zira bir onlardan farklıydık. Bizim amacımız barış istemekti. Bu yüzden özgürlük şarkılarıyla geçti yolculuğumuz ve halaylar çektik abluka altında otobüslerin arasın
Amacımız sırf ABD’nin bölgeırdeki çıkarları için Suriye’ye savaş açmaya çalışanlara farklı bir ses duyurmak ve halkı ABD’nin uşağı olan hükümete karşı uyarmaktı.
Suriye’de ABD’yi düşünenler orada hakları engellenen Türkmenleri ve Kürtleri ne kadar
düşünüyor acaba? Oradaki Alevilere muhaliflerin ne gözle baktığı biliniyor mu? Ülkemizde hükümetin bu konuda ne düşündüğü gayet açık
aslında. O yüzden muhaliflere yapılan silah desteğinin ortaya çıkmasından korkulmuyor.
Kimse Beşar Esad’ı savunmuyor. Ancak Mısır’a, Libya’ya, Irak’a, Afganistan’a petrol için getirilen demokrasiyi gördük. Amerika’nın ve yardakçılarının verdiği silahla örgütlenen muhaliflerinin bugün durumunu gördük. Bugün hala kamu güvenliğinin nasıl sağlanamadığını, halkın sokaklara nasıl korkuyla çıktığını biliyoruz.
Biz Türkiye’nin Amerika’nın askeri olmasına karşıyız. Türk halkının çocuklarının sırf Amerika istiyor, Ortadoğu haritası değişecek diye Amerika’nın karıştırdığı bir ülkeyi daha da karıştırmasına karşıyız.
Bu yüzden seyahat hakkımız engellendi. Bu yüzden polisler tarafından Aksaray’da çevrildik, Adana’da tomalarla ablukaya alındık. Ama bizden istedikleri gibi ne karışıklık çıkardık ne kimseye saldırdık ne de çatıştık. Biz barış seferine uygun bir şekilde ilerledik ve istedikleri olmasın diye geri döndük. Geri dönmek onların istediklerinin olmasından, barış seferinin amacından sapmasından daha iyiydi çünkü.
Savaş istemeyen, Suriye’de akrabaları olan, savaştan en çok etkilenecek olan Hatay halkının destek vermesinden korktular. Seferin sınıra ilerleyerek büyümesinden, barış çığlıklarının Ankara’da, ,Şam’da, Washington’da ve dünyada duyulmasından korktular. Bu yüzden anayasaya ve uluslararası sözleşmelere zıt bir şekilde seyahat hakkımızı dahi engellediler. Her Türk vatandaşı bireyin hakkı olan fikir ve vicdan hürriyetini yokettiler. Türkiye’yi o gün sıkıyönetimle yönettiler. Çünkü korktular. Keyfi bir genelgeyle yolumuzu kestirdiler. Barış seferine tomalarla, çevik kuvvetle, tehditlerle karşılık verdiler.
Çünkü onlar bu ülkenin değil onları iktidara getiren ve iktidarda tutan ABD’nin çıkarlarını koruyorlar. Onlara göre bu sefer kamu düzenini bozacak ama savaş Türkiye’yi geriye götürmeyecek, sınır şehirlerimize hiçbir şey olmayacak. Zira arkalarında battıkları Ortadoğu batağından kurtulmak için Türkiye’yi kullanan bir Amerika Birleşik Devletleri var.
Ama korkulacak hiçbir şey yok sevgili dostlar. Her inişin bir çıkışı nasıl varsa her çıkışın bir inişi var. Ve sonunda herkes yaptığının karşılığını alır. Tek korkumuz onların yaptıklarını bu ülkenin halkının çekmesi. Nasıl geldilerse öyle de gidecekler hatta böyle devam ederlerse işi bitince “BigBrother”ları onları deliğe süpürecek. Ama bu iş böyle devam etmemeli. Artık iktidarları getiren “bigbrother”lar değil, bu ülkenin özgür çocukları olmalı. Biz her şeye rağmen özgürlük mücadelemize devam ettikçe bizlerden korkmaya devam edecekler.
gerçekten güzel bir resim ödevimden 100 aldım teşekkürler
YanıtlaSil