Arap
yarımadasına inmiş, benim de mensubu olduğum bir din… Ahlaki öğütleri gerçekten
nazarımda iyi ahlak, güzel ahlak… Ama bu güzel ahlak, devlet yönetim
biçimlerine el atılmasaydı da uygulanamaz mıydı? Devlet yasa koymasa da sen iyi ahlaka sahip insan olamaz mıydın?
Hem “Bir
âdemi öldürmek, alemi öldürmektir.” mantığı gütmek hem de idam yanlısı bir
devlet yönetim biçimi benimsemek sizce ne derece tutarlıdır? İdama karşı biri
olarak bunu sormak isterim. Zira şerri hukukta idam, hatta bir insafsızlık
örneği recm vardır. Kişi suçuna göre
elbet müebbet hapis cezası alabilir, ancak canının alınması hükmü nü vermek
bence kesinlikle insanın haddi değildir.
Allah’ın verdiği canı yalnızca Allah almaz mıydı? Şerri hukukta recm dahi var?
Şerri
hukuku benimseyen insan, devlet yönetimin dinini karıştıran insan objektif
olabilir mi dersiniz? Bence olamaz. Üç yıl önce bir grup öğrenci doğalgazdan
zehirlendi bilmem hatırlar mısınız? Ankara’da 2009 yılbaşında 7 genç kardeşimiz
hayatını kaybetmişti. Dönemin Ankara Doğalgaz Genel Müdürü Veysel Karani Demir’in cümlesini sizi aynen hatırlatıyorum: “O gençleri öyle görmemiş olmayı çok
isterdim. Unutulacak ve anlatılacak bir sahne değildi. Hepsi yerde yatıyordu, bazılarının
da üstleri çıplaktı…” Yorum sizin… İşte böyle olur. O gençlerin veya
ailelerinin yerine kendinizi bir koyun… (Daha sonra paşa paşa özrünü de diledi,
ama ne fayda…)
Din ve
devlet alakasında bir başka sıkıntı: İnanç
özgürlüğü… Allah insana özgür irade vermiştir. Yani inanıp inanmamayı sana
bırakmıştır. İnanmazsan taş olmazsın. Günlük yaşamına devam edebilirsin. Aynı
şekilde inanırsan da uçmaya başlamazsın. Yani inanıp inanmamakta özgürsün. Ama
nerede tam özgürsün? Devletinin dini olmayan topraklarda!
Şerri
hukukun uygulandığı bir ülkede ateist yahut deist vesaire olmak ne demektir
bilir misiniz? Bilmeseniz bile tahmin edebilirsiniz. Düşüncenizden,
sorgulamanızın ve özgür iradenizle verdiğiniz kararınızdan dolayı “gaflete düşmüş”, “şaşırmış”, “yanlış kişi”,
“kafir” yaftaları yersiniz. Hakaret
mi istersiniz, saygısızlık mı, umursamamazlık mı? Hepsi olur, seç-beğen al. Ne toplumun
bir parçası olabilirsiniz ne de sosyal statü sahibi bir birey…
Kimse
bana Müslümanlar hoşgörülüdür, inanmayana da saygı duyar demesin lütfen. İslam
hoşgörülü ol demiş olabilir ama her İslam’ı benimseyen hoşgörülü müdür? Cevap
hayır… Hiçbir topluluk ve halk, iyi veya
kötü diye yaftalanamaz. İnsan bile hem iyi hem kötü olabilirken çok sayıda
insan toplulukları nasıl iyidir-kötüdür diye betimlenebilir ki? Oldukça saçma…
-Nerelisin?
-Memleketim
A şehri.
-Ooo, A’dan
adam çıkmaz!
Aynı bu mantık işte… Etiketlemek saçmalığın
daniskasıdır. Konuyu dağıtmamak gerekirse dövmeli bir insan olarak bu
konuda şunu söyleyebilirim, dövmeyle camiye gidildiğinde tip tip bakan çember
sakallı amcalarla karşılaşılabiliniyorsa, hoşgörü sandığımız kadar da değil
demektir. (Not: İslamiyet’te Kalıcı dövme abdeste de ibadete de engel
değildir.)
Devletin değil, olacaksa insanın dini
olmalıdır. Devletin dini olursa, insan inanç konusunda özgür olamaz bu oldukça
açık ve net! Sırf inanç da değil sosyal hayattaki birçok faaliyetinde de…
Özgürlük kısıtlamaya kimin ne hakkı var? Nerede demokrasi, nerede özgür insan…
Aksi taktirde din çeşitli demeçlerle siyasette de kullanılır, baskıda da ve ne
yazık ki göz boyamada da…
Devam edecek.
Uğur Mutlu
ugur-mutlu@msn.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder