logo

17 Mart 2012 Cumartesi

Tuvalette 1 Saat 47 Dakika


Geçenlerde bizim evin küçük tuvaletinde kilitli kaldım. Nasıl oldu anlamadım. Uyanıp bir çay koymuştum. Kahvaltı yapmaya hazırlanıyordum. Birden tuvalete gitme ihtiyacı hissettim. Mutfağa yakın diye küçük tuvalete gireyim dedim. Tuvalete girdim. Kapıyı kapattım. Hadi kapıyı kapatıyorsun da niye kilitliyorsun ki. Değil mi? Evde sadece ben varım. Neyse ihtiyacımı giderdim. Elimi yıkadım. Kapı kilidini çevirdim. Sonra da kapı kolunu tuttum. Kapı kolunu oynatırken birden elimde kaldı. Zaten sorunluydu kapı kolu. İnsanın aklına gelmiyor ki. Elimdeki kapı kolunu yerine takmaya çalıştım. Kapının her iki tarafındaki kolu birbirine bağlayan demir çubuk, biraz ileri kaydı. Yani kapı kolunu çevirmek hiçbir fayda vermiyordu. O ana kadar normal bir seviyede olan panik halim, tavan yapmaya başladı. Neyse kurtulmak için kapıyı tekmelemeye başladım ilk iş. Kapı ortadan kalkarsa sorunum çözülürdü. Değil mi? Bir süre sonra kapının tekmelemeyle açılmayacağı gerçeğini deneme yanılma yoluyla anlamış oldum. Klozete oturup beklemeye başladım. Yere mi otursaydım? En mantıklısı tabi ki de klozette oturmaktı ama insanın tuvaleti yokken klozette oturması çok garip bir durumdur. Belki babam gelir beni kurtarır diye düşünmeye başladım. Babam yakınlarda bir yerdeydi tabi ben o an bilemiyordum nerde olduğunu. Evin anahtarı da sadece ondaydı. Acaba babam, ben nasılsa evdeyim diye anahtarı yanına almamış olabilir miydi? Bundan daha önemlisi, babam yakınlarda bir yerde olmayabilirdi. Ardından aklıma çayın ocakta olduğu geldi.  Ev bu yüzden yanabilirdi. Yangınların çıkma nedenlerine bakıldığında hep önemsiz gibi görünen şeylerin çok etkili, hatta bizzat yangının nedeni olduğu görülüyor. Çaydanlık uzun süre ocakta kalırsa yanabilir. Bu da evin içinde bir yangını başlatabilirdi. Tüm bunları düşünmek tavanda olan panik durumumun tavanı delip geçmesine neden oldu. Bunu kapıya karşı kullanmış olsam kapıyı yıkıp bu durumdan kurtulabilirdim belki de. Babamın yakında olmasına kendimi inandırarak biraz rahatlamaya çalıştım. Bir de şöyle bir durum da var. Bir süre geçtikten sonra insan kendiliğinden rahatlamaya başlıyor. Yani babam, annem, abim veya kız kardeşim eve gelirdi. Ben de onlara sesimi duyururdum.  Çünkü eninde sonunda eve geleceklerdi. Ben sesimi onlara duyuracaktım. Onlar da bir şekilde beni kurtaracaklardı bu durumdan. Çok geçmeden beni tuvaletten çıkaracak adımı atmış oldum. Önce havalandırmayı açtım. Havaya ihtiyacım olduğunu o an anladım. Sonra düşündüm ki buradan bağırarak sesimi birine iletebilirim. “Beni duyan var mı?” diye bağırmaya başladım. Birkaç kez tekrarlayınca sonunda biri beni duydu. Ona durumu anlattım. Sonra babamın telefon numarasını verdim. Aklıma onun telefon numarası gelmişti. Bir süre sonra babam benim telefonumu aramaya başladı. Bir kaç defa çaldırdı telefonumu. Telefonu açmayınca benim tuvalette kaldığıma, telefonumu da yanıma almadığıma inanmış oldu. Başta emin değildi. Düşünsenize tanımadığınız biri arıyor. Oğlunuzun tuvalette kilitli kaldığını söylüyor. Şaşırırsınız, anlam veremezsiniz tabi. Çok geçmeden babam geldi. Kapıyı açtı. O şekilde kurtulmuş oldum. Yani buraya kadar tüm anlatmak istediğim korku ve panik anında insanın düşünce biçiminin ilkel bir hal aldığıdır. Çünkü işin içine yaşama dürtüsü girer ve kurtulmak için akla ilk gelmesi gereken şey, akla son gelen şey olur. İnsan eğer o panik olma durumunu üzerinden atabilirse sağlıklı düşünmeye başlar ve kendini içinde bulunduğu durumdan kurtaracak adımı atmış olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder