logo

7 Mart 2012 Çarşamba

MİT’çilere var da askere yok mu?

MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın KCK soruşturması kapsamında ifadeye çağrılması, MİT Kanunu ve Ceza Muhakemeleri Kanunu(CMK) arasındaki ihtilaftan dolayı krize dönmüş, CMK’nin 250.maddesinde yapılan düzenlemeyle MİT Müsteşarlarının sorgulanması Başbakan’ın iznine bağlanarak sorun çözülmeye çalışılmıştır. Bu korumayı gören Genelkurmay Başkanlığı da aynı korumaya tâbi olmayı talep etti.

Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, CMK’nin 250. maddesine(CMK 250) göre, özel yetkili savcıların, ünvanlarına bakmaksızın herkesi sorgulama yetkisine sahip olmasına dayanarak MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı KCK soruşturması kapsamında ifade vermeye çağırmış, Fidan da MİT Kanunu’nda yer alan MİT müsteşarlarının yalnızca Başbakan’a karşı sorumlu oldukları ve Başbakan’ın izniyle soruşturulabilir olmaları durumunu dayanarak ifade vermeye gitmemiş ve bu durum kamuoyua “ifade krizi” olarak geçmişti.

Bu kriz, MİT mensuplarının sorgulanmasının Başbakan’ın iznine tâbi kılınarak çözüldü deniyor. Bu yöntemin çözüm olarak öne sürüldüğünü gören Genelkurmay Başkanlığı, terörle mücadele eden askerlerin de aynı yöntem kapsamına alınmasını istedi. Genelkurmay tarafından Başbakanlık’a bir yasa tarısını gönderildi. Tasarıda, Askeri Mahkemeler Kanunu’na ya da CMK’ye şu ifadelerin eklenilmesi öneriliyor:  “Terörle mücadelede görev veren veya bu görevi ifa eden asker kişilerin bu görevleriyle ilgili işledikleri iddia olunan suçların soruşturulması, Milli Savunma Bakanı / Başbakanın iznine tabidir.”

Peki TSK’nin tâbi olmayı istediği ve MİT mensupları için geçerli olan bu kanun, hakikaten “sorunu çözen bir koruma” mı? Bence değil. Aksine, bu düzenleme usul hukuku(1)na aykırı bir düzenleme.

Hemen açıklıyorum: MİT Müsteşarlığı ve mensupluğu, sıradan bir kamu hizmeti değildir. Devlete yönelik iç ve dış tehditler başta olmak üzere bir çok hayati konuda bilgi sahibi olmak ve ilgili mecraları bilgilendirmekle yükümlüdürler. Dolayısıyla bu insanlar, belirli hayati konularda bilgi alınabilecek belki de tek kişilerdir. Yani bu kişilerin bazı konularda ifade vermesi kaçınılmazdır. Bu sebeple, bu tür olayarda, Başbakan’ın kendisine verilen, MİT mensuplarının soruşturjulmasına izin vermemesi durumu, “adil yargınınn işleyişini engellemek” suçu kapsamına girmektedir.

Aynı şekilde, “Terörle mücadelede görev veren veya bu görevi ifa eden asker kişilerin bu görevleriyle ilgili işledikleri iddia olunan suçların soruşturulması, Milli Savunma Bakanı / Başbakanın iznine tabi” olursa ve bu durumda onayı alınması gereken kişi bu konuda soruşturma izni vermezse, aynı suçu işlemiş olur.

(1)Hukuk kurallarının nasıl uygulanacağını belirleyen hukuk dalı.

Soner Bahadır




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder