logo

5 Mart 2012 Pazartesi

Amaçları Futbolun Değil, Kapitalizmin Kârı


Fenerbahçe, şike, teşvik, Aziz Yıldırım, Metris Cezaevi, Play-off, İbrahim Akın, Korcan Çelikay, Ümit Karan vesaire vesaire... Kafamızı aylarca dolduran, gündemi terk etmemek üzere işgal eden isimler, olaylar, gelişmeler, istifalar. Şimdi belki çoğumuzun uyuduğu, çözemediği, belki de çoğumuzun anladığı bir şeyden bahsetmek istiyorum bu yazımda.
Mehmet Ali Aydınlar “delil yok” dedi dedi, istifa etti. Koltuk boşta kaldı, şimdiyse Beşiktaş’ın eski başkanı Yıldırım Demirören, Türkiye Futbol Federasyonu’nun başına geldi. Hayırlı uğurlu olsun. Beşiktaş’ı gerçekten çok çok güzel idare etti. Kusursuzdu. Muhteşem transferler yaptı. Bunun en büyük örneği de Rodrigo Tabata’dır. Her neyse. Başarılar dilerim.
“Fenerbahçe’miz” hitabını kullanan bir Beşiktaş J.K. başkanı idi. Şimdi Federasyon’un başında. Büyük destek alarak geldi. Umarım Fenerbahçe’sini kurtarabilir. Beşiktaş’ını da.
Bahsetmek istediğim konu şudur ki; futbol gerçekten dünyada en geniş kitlelere yayılan, milyarlara hitap eden bir spor. Spor olduğu kadar da bir sektör. Kapitalist düzenin iktisadi araç gereçlerinden, uzuvlarından en geniş kitleye yayılanı. Christian Authier, “Futbol A.Ş.” adlı kitabında (kesinlikle okumanızı tavsiye ederim), futbol adlı sporun, milyar tüketicisi olan Coca-Cola’dan daha fazla kitlelere ulaştığını söylüyor. Ve köküne kadar da haklı. Futbol sporun ötesinde milyarlarca insanın ortak dili, ortak kültür diyaloğu, ortak paylaşışı.
Gel gelelim, futbol üzerinde büyük paralar dönmekte. Ve yıllar geçtikçe bizim spor olarak gördüğümüz, spor olarak izleyip eğlendiğimiz bu oyun, git gide daha da ekonomiye güdüleniyor, bu yöne meylediyor. Bilirsiniz ki bu spor Reklam ve Televizyon sektörünün resmen baş tacı. Milyarlarca insana ulaşan bir reklam sahası. Reklam ve kazanç sahası.
Toparlıyorum; play-off sistemi geldi, şiddetle eleştirdim. Zira kanımca play-off demek daha çok maç demek. Kazananı, pek de adil sayılamayacak yeni bir düzenle daha çok maç yaptırarak kazandırmak demek. Daha çok maçın paralı kanalca (yayıncı kuruluş) izletilmesi demek, daha çok kazanç demek. Yazın bu kanala üyeliklerini iptal eden maddi bağımlı üyelerin üyeliklerini iptal etmemesi, üyeliklerini dondurmaması demek. Buraya dikkat: hem pek adil olmayan bir sistem, hem de yayıncı kuruluşun kazancı amaçlı!
Kimileri için güzel(!) bir gelişme daha var. Çiçeği burnunda TFF başkanı Yıldırım Demirören, devrim niteliğindeki yeni projesini açıkladı. Ve müjde üstüne müjde ki, bu proje hususunda FIFA ve UEFA’yı da ikna ettiği söylentiler arasında. Bu devrime göre:
-          Süper Lig 22 takıma çıkacak
-          İki gruba bölünecek (Kırmızı Grup & Beyaz Grup)
-          Bu sene küme düşme olmayacak! Yani bu sene “öyle ya da böyle” küme düşmeyi hak edenler küme düşmeyecek!
-          Küme düşme olmadığı gibi, alt ligden çıkan 3 takım yine çıkacak ve Ankaraspor geri gelecek.
Anlatmak istediğimi umarım anlamışsınızdır. Ben şahsen koyu bir Beşiktaşlıyım. Hayatım Beşiktaş’ta geçti, doğma büyüme bu semtin çocuğuyum. Fenerbahçe’nin küme düşmesi gerekiyorsa düşsün, düşmesi gerekmiyorsa düşmesin. Fenerbahçe’yi sevmemem, bana, ona haksızlık yapılması gerektiğini katiyen düşündürmez. Ama düşmesi gerektiği halde düşmüyorsa, daha da kötüsü bunun sebebi maddiyatsa, yayın kârı ise yazıklar olsun ki ben böyle olduğunu düşünüyorum. Bana katılana da katılmayana da saygı duyuyorum. Keza Beşiktaş da suçlu ise düşürmeyen namerttir!
Lütfen uyumayalım. Uyutulmayalım. Yüksek bir zümrenin, bir kaymak yiyen tabakanın oyunları uğruna, paralarına para katmaları uğruna üç kuruşluk zevkimizden olmayalım. Gerçi artık olduk bile! Ligimizin sistemiyle lastik gibi oynayıversinler. Kulüp başkanları da müsaade etsin. Halk müsaade etsin. Neler görüyoruz neler. Ve kim bilir daha neler göreceğiz.
Futbol dünyanın en eğlenceli sporlarından biridir. Ve öyle kalmalı. Endüstriyelleşmemeli! Kapitalizmin şebeği olmamalı!
 Önemli Not: Fenerbahçe’nin düşme-düşmeme sorunsalı hakkındaki söylemlerim, Sayın Aziz Yıldırım hadisesi ile kesinlikle alakalı değildir. Çünkü kanımca Sayın Aziz Yıldırım’ın hapishaneye atılması hadisesi çok farklı bir hadisedir.

Uğur Mutlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder