logo

7 Şubat 2012 Salı

Tarih mirası tehlike altında


Adını Fatih Sultan Mehmet’ten alan Fatih ilçesinin her bir metrekaresi bir tarih mirası. “Kentsel dönüşüm” adlı proje ise bu tarih mirasını adeta bir rant kapısına dönüştürmekte. Balat’tan yükselen çığlık ise yürekleri acıtır cinsten: “Yurdumuzdan atılmak istemiyoruz!”

Tarihte Bizans, Roma ve Osmanlı gibi tarihe yön vermiş medeniyetleri topraklarında barındırmış yurdumuzun bütün tarihi ve kültürel birikimini hedef alan, insanları yıllardır yaşadıkları evlerinden ve çevrelerinden edecek, kentleri yalnızca alışveriş yapılan beton yığınları haline getirecek ve bütün kent güzelliklerini sermaye gruplarına rant kapısı haline getirerek peşkeş çekecek bir “dönüşüm“ süreci işliyor. Dünya’nın gözbebeği İstanbul’un merkezi konumundaki Fatih ilçesi ise bu süreçten en çok etkilenen bölgelerin başında geliyor.

Koruma kararlı tarihi eserler hedefte

Fatih Belediyesi tarafından yürütülen Fener, Balat, Ayvansaray Sahil Kesimi Yenileme Projesi hakkında konuştuğumuz Fener, Balat, Ayvansaray Mülk Sahiplerinin ve Kiracılarının Haklarını Koruma ve Sosyal Yardımlaşma Derneği(FEBAYDER) Başkanı İbrahim Güntekin, bölgelerinde yaşanan durumun diğerlerinden farklı olduğuna dikkat çekiyor: “Burada, tapusu olan ve tapularında UNESCO tarafından tarihi eser olduğu için koruma kararı olan şahsi mülk sahiplerinin mülkleri ellerinden alınmak isteniyor.”

‘Bu bir tiyatro’

İbrahim Güntekin projeyi, “bir yerlerde hazırlanmış bir tiyatro” olarak niteliyor ve kendilerinin de bu tiyatro senaryosuna uymaya zorlandıklarını öne sürerek ilginç bir noktaya vurgu yapıyor: “Projeyle ilgili, yüklenici firmayla 30.04.2007 tarihinde sözleşme imzalandı. Proje ihalenin yapılış tarihi ise 18.07.2007. Yani ihaleden 3 ay önce sözleşme imzalandı.”

Projenin gelişim süreci

Dernek Başkanı Güntekin, projenin gelişim sürecini şöyle açıklıyor: “21.07.2009 tarihinde Fatih Belediyesi tarafından bilgilendirme amaçlı bir toplantıya çağırıldık. Burada, bir projenin olacağını, eskiyen ve günümüz ihtiyaçlarına cevap vermeyen binaların yenileneceği söylendi. İhale yapıldığından bahsedilmedi. Ben de 27.07.2009 tarihinde Fatih Belediyesi’ne binam ve projenin tamamı hakkında bilgi isteyen bir dilekçe yazdım fakat cevap verilmedi. Bu yüzden 10. ayda bir dilekçe daha yazdım. Fatih Belediyesi Etüd ve Projeler Müdürlüğü, 03.11.2009 tarihli yazısında parselimizle ilgili projenin İstanbul Yenileme Alanları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nde ön onay aşamasında olduğu, yani onaylanmış bir proje olmadığını belirten bir yanıt verdi. Aralık ayında ise Belediye Başkan Yardımcısı tarafından, alanımızla ilgili avan(onaylanmamış, uygulama projesi niteliği taşımayan) projenin 05.06.2009 tarihinde Yenileme Kurulu tarafından onaylandığını, Fatih Belediye Meclisi’nden geçmesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi(İBB) tarafından onaylanması durumunda yürürlüğe gireceği yönünde bir cevap geldi. Oysa 02.11.2009 tarihinde proje Fatih Belediyesi’nden geçerek İBB’ye gönderilmişti. Bu sebeple projenin iptali için dava açtık.”

‘Proje kanuna aykırı’    

Güntekin, bu projenin kanuna aykırı olduğunu olduğunu söylüyor: “5366 sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkındaki Kanun’un 3.maddesi’nde yer alan ‘Yenileme alanı içinde yapı parsellerindeki uygulamalarda kendi parseli ve yapısı aynen korunarak yenilenecek yapılar, projenin bütünlüğünü bozmamak şartıyla belediyece kabul edilen projeye bağlı kalmak ve il özel idaresi ve belediyenin belirleyeceği amaçta kullanılmak kaydıyla parsel sahibince yapılabilir’ hükmü, bize kendi parselimizle ilgili restorasyonu yapma hakkı veriyor. Bu hak doğrultusunda Fatih Belediyesi’ne restorasyon yapma izni istediğimi belirten bir dilekçe verdim. Fakat bana, bu bölgeye basit onarım izni dahi verilmediği şeklinde bir cevap geldi.”

Derneğin önceki başkanı Hasan Acar da projenin hukuksuzluğunu vurguluyor: “Hiçbir kamu kuruluşu, özel mülkiyetteki bir mülkü kat karşılığı ihale edemez. İhale için önce arsayla ilgili proje çizilmesi ve mülklerin kamulaştırılması gerekmektedir. Fakat bu projede evlerimiz bizden habersiz kat karşılığı ihaleye açılıyor. Burası, Sultanahmet’ten sonra en çok turist çeken bölge. Bunun adı kısaca ranttır.”  

‘Sıra vatandaşın evine geldi’

Evi kamulaştırılmak istenen emekli Mustafa Balcı da projeye tepkili: “TEKEL’e varıncaya kadar devletin nesi varsa sattılar. Sıra vatandaşın evine geldi.” Balcı, hükümete tepkisini şu ifadelerle sürdürdü: “Ben 65 yaşındayım. Emekli maaşımla zor geçiniyorum. Bu yaştan sonra nerede çalışayım da borca gireyim? Benim oyumla seçiliyorsun. Kendine gelince bir gecede maaşını arttırıyorsun. Bize gelince evimizi elimizden almak istiyorsun. 27 sene çalışarak bir ev aldım. Şimdi evimi kaybetme korkusu yaşıyorum. Belediyenin görevi hizmet getirmektir, vatandaşın elindekini almak değil.” 

Soner Bahadır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder