Adını Fatih Sultan Mehmet’ten alan Fatih ilçesinin her bir metrekaresi
bir tarih mirası. “Kentsel dönüşüm” adlı proje ise bu tarih mirasını adeta bir
rant kapısına dönüştürmekte. Balat’tan yükselen çığlık ise yürekleri acıtır
cinsten: “Yurdumuzdan atılmak istemiyoruz!”
Tarihte Bizans, Roma ve Osmanlı gibi tarihe yön vermiş medeniyetleri topraklarında barındırmış yurdumuzun
bütün tarihi ve kültürel birikimini hedef alan, insanları yıllardır yaşadıkları
evlerinden ve çevrelerinden edecek, kentleri yalnızca alışveriş yapılan beton
yığınları haline getirecek ve bütün kent güzelliklerini sermaye gruplarına rant
kapısı haline getirerek peşkeş çekecek bir “dönüşüm“ süreci işliyor. Dünya’nın
gözbebeği İstanbul’un merkezi konumundaki Fatih ilçesi ise bu süreçten en çok
etkilenen bölgelerin başında geliyor.
Koruma kararlı tarihi eserler hedefte
Fatih Belediyesi tarafından yürütülen Fener, Balat, Ayvansaray
Sahil Kesimi Yenileme Projesi hakkında konuştuğumuz Fener, Balat, Ayvansaray
Mülk Sahiplerinin ve Kiracılarının Haklarını Koruma ve Sosyal Yardımlaşma
Derneği(FEBAYDER) Başkanı İbrahim Güntekin, bölgelerinde yaşanan durumun
diğerlerinden farklı olduğuna dikkat çekiyor: “Burada, tapusu olan ve
tapularında UNESCO tarafından tarihi eser olduğu için koruma kararı olan şahsi mülk
sahiplerinin mülkleri ellerinden alınmak isteniyor.”
‘Bu bir tiyatro’
İbrahim Güntekin projeyi, “bir yerlerde hazırlanmış bir tiyatro”
olarak niteliyor ve kendilerinin de bu tiyatro senaryosuna uymaya
zorlandıklarını öne sürerek ilginç bir noktaya vurgu yapıyor: “Projeyle ilgili,
yüklenici firmayla 30.04.2007 tarihinde sözleşme imzalandı. Proje ihalenin
yapılış tarihi ise 18.07.2007. Yani ihaleden 3 ay önce sözleşme imzalandı.”
Projenin gelişim süreci
Dernek Başkanı Güntekin, projenin gelişim sürecini şöyle
açıklıyor: “21.07.2009 tarihinde Fatih Belediyesi tarafından bilgilendirme
amaçlı bir toplantıya çağırıldık. Burada, bir projenin olacağını, eskiyen ve
günümüz ihtiyaçlarına cevap vermeyen binaların yenileneceği söylendi. İhale
yapıldığından bahsedilmedi. Ben de 27.07.2009 tarihinde Fatih Belediyesi’ne
binam ve projenin tamamı hakkında bilgi isteyen bir dilekçe yazdım fakat cevap
verilmedi. Bu yüzden 10. ayda bir dilekçe daha yazdım. Fatih Belediyesi Etüd ve
Projeler Müdürlüğü, 03.11.2009 tarihli yazısında parselimizle ilgili projenin İstanbul
Yenileme Alanları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu
Müdürlüğü’nde ön onay aşamasında olduğu, yani onaylanmış bir proje olmadığını
belirten bir yanıt verdi. Aralık ayında ise Belediye Başkan Yardımcısı
tarafından, alanımızla ilgili avan(onaylanmamış, uygulama projesi niteliği
taşımayan) projenin 05.06.2009 tarihinde Yenileme Kurulu tarafından
onaylandığını, Fatih Belediye Meclisi’nden geçmesi ve İstanbul Büyükşehir
Belediyesi(İBB) tarafından onaylanması durumunda yürürlüğe gireceği yönünde bir
cevap geldi. Oysa 02.11.2009 tarihinde proje Fatih Belediyesi’nden geçerek
İBB’ye gönderilmişti. Bu sebeple projenin iptali için dava açtık.”
‘Proje kanuna aykırı’
Güntekin, bu projenin kanuna aykırı olduğunu olduğunu söylüyor: “5366
sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması
ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkındaki Kanun’un 3.maddesi’nde yer alan ‘Yenileme alanı içinde yapı parsellerindeki uygulamalarda
kendi parseli ve yapısı aynen korunarak yenilenecek yapılar, projenin
bütünlüğünü bozmamak şartıyla belediyece kabul edilen projeye bağlı kalmak ve
il özel idaresi ve belediyenin belirleyeceği amaçta kullanılmak kaydıyla parsel
sahibince yapılabilir’ hükmü, bize kendi
parselimizle ilgili restorasyonu yapma hakkı veriyor. Bu hak doğrultusunda
Fatih Belediyesi’ne restorasyon yapma izni istediğimi belirten bir dilekçe
verdim. Fakat bana, bu bölgeye basit onarım izni dahi verilmediği
şeklinde bir cevap geldi.”
Derneğin önceki başkanı Hasan Acar da projenin hukuksuzluğunu
vurguluyor: “Hiçbir kamu kuruluşu, özel mülkiyetteki bir mülkü kat karşılığı
ihale edemez. İhale için önce arsayla ilgili proje çizilmesi ve mülklerin
kamulaştırılması gerekmektedir. Fakat bu projede evlerimiz bizden habersiz kat
karşılığı ihaleye açılıyor. Burası, Sultanahmet’ten sonra en çok turist çeken
bölge. Bunun adı kısaca ranttır.”
‘Sıra vatandaşın evine geldi’
Evi kamulaştırılmak istenen emekli Mustafa Balcı da projeye
tepkili: “TEKEL’e varıncaya kadar devletin nesi varsa sattılar. Sıra vatandaşın
evine geldi.” Balcı, hükümete tepkisini şu ifadelerle sürdürdü: “Ben 65
yaşındayım. Emekli maaşımla zor geçiniyorum. Bu yaştan sonra nerede çalışayım
da borca gireyim? Benim oyumla seçiliyorsun. Kendine gelince bir gecede maaşını
arttırıyorsun. Bize gelince evimizi elimizden almak istiyorsun. 27 sene
çalışarak bir ev aldım. Şimdi evimi kaybetme korkusu yaşıyorum. Belediyenin
görevi hizmet getirmektir, vatandaşın elindekini almak değil.”
Soner Bahadır
Soner Bahadır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder