logo

16 Eylül 2011 Cuma

MİT-PKK-Kordinatör ülke mekanizması


Günlerdir ülke gündeminde çok sık konuşulan sözde PKK-MİT müzakeresi iddidası. İddia diyorum çünkü henüz gerçek mi ? değil mi? tam olarak resmi makamlarca doğrulanmadı. Ki var ise şayet bu  görüşmeler ister istemez akıllara çeşitli soru işaretlerini getirir oldu. İşde o soruların cevapları ve  MİT-PKK-Koordinatör  ülke (!)  mekanizmasın iç yüzü...

Türkiye Cumhuriyeti devleti (temsilen MİT ) ile PKK ile iddia edilen ses kaydı, geçtiğimiz salı günü başta internet mecrası olmak üzere yaygın ve ana akım medyanın gündemine bomba gibi düştü. Öncelikle bir video paylaşım sitesine düşen kayıt çok kısa denilecek bir zaman zarfında internet ve sosyal medya sitelerine dağıldı. Bunlardan;  Dicle Haber Ajansı ( DİHA ),  Fırat Haber Ajansı (ANF) ve Etkin Haber Ajansı bu kaynağı henüz belli olmayan videoya itibar ederek haberleştirdiler.  Ancak bu sansasyonel haberin giriş saatinden yalnızca bir kaç saat sonra DİHA'dan emsaline pek az rastlanır bir açıklama yaptı. Ajans yönetimince yapılan yazılı açıklamaya göre bu haber sanal bir saldırı sonucu kimlikleri belirlenemeyen kişi veya kişilerce haber ajansı idaresi dışında yayımlandığı kamoyu ile paylaşıldı. Bunu üzerine Fırat Haber Ajansı ve Etkin Haber Ajansları okuyucu ve abonelerinden özür dileyerek bu asılsız haberi web sitelerinden kaldırdılar.

SES KAYDININ (!) İÇERİĞİ

Aslı astarı belirsizi bir şekilde web sitelerine sızdırılan ses kaydının içeriğinde ne varda özelikle  görsel medyada her fırsatta dillendiriliyor...bu konuya açıklık getirmeden önce hatırlatmam da yarar olacak bir ayrıntıyı tekrar altını çizmek istiyorum. Bahsi geçen bu kayıt henüz resmi makamlarca doğrulanmadığından tüm bunları bir iddia üzerine  yazıyorum bilginize arz ederim. Görüşme Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) müşteşarı Hakan Fİdan, MİT Müşteşar Yardımcısı Afet Güneş, KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu, PKK'lı Sabri Ok, KCK Yürütme Konseyi üyesi Zübeyr Aydar ve Kordinatör ülke temsilcileri arasında geçiyor. Görüşmeler 2010 yılında Norveç'in Başkenti Olso'da yapıldığı rivayetleri dolanıyor ortalıkta. Görüşmede ingilizce konuşan koordinatör ülke temsilcisinin kimliği bilinmiyor.  Yapılan görüşmede genel olarak Habur'dan yurda giriş yapan Barış Grubu (!) üyelerinin tututlanması konuşuluyor. Topluluk arasında kısa bir takdim ve tanışma fastından sonra MİT Müşteşarı Fİdan, İmralı'da PKK örgütünün ele başısı Abdullah Öcalan ile ikili görüşmlerini dillendiriyor. Artık Başbakan Erdoğan'dan sonra moda oldu mu bilmem ama müşteşar, konu ile ilgili bilgi verirken Öcalan'a, Sayın Öcalan İfadesini kullanması dikkat çekiyor. Ayrıca yine Müşteşarın konuya başlamadan önce hazırda bulunan topluluğa" Ben Sayın Başbakanımızın özel temsilcisiyim." demesi akıllara gayri ihtiyar bir çok soru işaretleri getiriyor.  Fidan'ın konuşmasının ardından sözü KCK temsilcileri alıyor.  KCK temsilcileri görüşmede özelikle bölgede görev yapan komutanların çoğunun barış istediğinin altını çiziyor. Sonrasında koordinatör ülke temsilcisinin "Dağa gitmemiz lazım" deyimi ile bu yedili görüşme sona eriyor.

KAYIT MECLİS GÜNDEMİNDE

Milli İstihbarat Teşkilatı Müşteşarı Hakan Fidan ve Beraberindeki MİT Müşteşar Yardımcısı Afet Güneş'in PKK yetkililerince yapılan görüşmelerin sanal ortama sızması Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündemine da taşındı. Meclisdeki An muhalefet partisi grup başkan vekili Muharrem İnce, TBMM başkanlığına konuya ilişkin önerge verdiği kamoyu ile paylaşıldı.

KISSADAN HİSSE

Bilindiği üzre dünya üzerinde gerek cephe savaşları sonrasında gerekse terör mücadeleri esnasında, ülkelerin deyim yerinde ise perde arkasında görüşülen yüzlerce diplomatik görüşmeler vardır. işde şimdi bu görüşmleri dünyada sadece ne ülke olarak Türkiye, nede bir siyasi parti olarak Adalet ve Kalkınma Partisi yapıyor. Daha öncesini hatırlayalım bir Örneğin en bilindik emsallerden biridir İngiltere. Yıllarca IRA ile mücadele eden bu ülke en nihayetinde Başbakan Tony Billaer'ın mücadeleden vazgeçip, müzakereye başvurması ile sona erdi diyebiliriz. Hatta dış politika ile bir iç içe olanlar iyi bilir. O günlerde İktidarda olan Billaer, "Tek bir vatandaşımın hayatını kaybetmemesi için şeytan ile dahi görüşürüm" demiş idi. yine o günlerde çok tepki toplayan başbakan müzakere neticesinde olayı niaheyetine erdirmişdi ? Peki ama sizce de olması gereken bu değil midir ? (Elbette olması gereken bu derken üslubun ve tavrın yerinde ve kararlı olması gerekir. Aksi halde müzakere istismara dönüşür ve  çarklar tersine dönebilir.) Yine benzer bir örnek olarak İspanya'yı verebiliriz.  Bu yönetimde İspanya'daki terör örgütü olan ETA ile masaya oturmuş ve olayı nihayetine erdirmiş idi.  Son olarak iki çift lafım da  4. kuvvet olarak bilinen medya kuruluşlarına olacak...Gazetecilikte Racondur haberi girmeden önce olayı çeşitli kaynaklarca doğrulatmak ve sonrasında yayımlamak...Sadece ticari kaygılar sebebiyle bu tarz sansasyonel haberleri aslı astarı belli olmadan kaynağı doğrulanmadan kamoyu ile paylaşılmamalı, aksine daha bir özen gösterilmeli gerekli kaynaklarca teyit edilmelidir. İlerisi düşünmeli kısaca. Neden mi ? Çünkü bu tür kurgulanmış metinler toplum içinde kolayca terör ve anarşi ortamı yaratabilir. ki yurdumuzda işleri sadece terör ve kaos ortamı yaratmak için kurulmuş çeşitli STK ve benzeri kuruluşlar varken...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder