logo

21 Ağustos 2011 Pazar

Tahammül mü Hoşgörü mü?

Muhafazakâr Demokrat çizgide yayın yapan Yeni Şafak gazetesinin İslam Hukuku Profesörü yazarı Hayrettin Karaman’ın 7 Ağustos 2011 tarihinde yazdığı “Tahammül mü hoş görmek mi?” başlıklı yazısı(1) ülkemiz kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Bu yazı üzerine büyük tartışmalar döndü, gazetelerimizde sürüsüne bereket köşe yazıları yazıldı. Hatta Karaman, kendi yazısıyla ilgili bir açıklama yazısı(2), aynı gazetenin yazarı Hilal Kaplan da Karaman’ın yazısıyla ilgili bir açıklama yazısı(3) kaleme aldı.

Eskiden yaptığım gibi bu yazıları cümle cümle ya da paragraf paragraf incelemeyeceğim. Konu çok eski bir konu. Batı dünyası bu konuyu çok uzun süre önce tartıştı ve bugün tarih kitaplarına “reform” ve “rönesans” olarak geçen süreçler yaşandı. (Hoş; gerek 2. Emperyalist Bölüşüm Savaşı öncesi faşist rejimlerin Avrupa’yı kasup kavurması ve hayatı insanlara zindan etmesi, gerekse bugün Norveç’te yaşanan katliam bu sorunun aşılamadığını gösteriyor.)

Türkiye’ye baktığımızda ise böyle bir sorun, “bugün dile getirildiği ölçüde” yoktu. Klasik, “6 yüzyıl boyunca o kadar milletten ve dinden insan kardeşçe yaşadık” palavrasını savunmayacağım. Bu kadar da “kardeşçe” bir yaşantımız yoktu. “Bizden” olmayana karşı çok sıcak değildik ama “tahammül mü hoşgörü mü?” gibi bir noktaya da gelmemiştik. Karaman’ın ifadesiyle bizden olmayanlara “ıslah etmek amacıyla” müdahale etmemiştik. Bu sorun, Karaman’ın önerdiği biçimde “onların aykırı filleri için özel mekanlar ihdas etmek” biçiminde değil ama sonuç olarak aynı şeyi doğuran bir biçimde çözülmüştür. Aynı yaşam şeklini benimseyen insanlar kendi yerleşim bölgelerini kurmuş ve doğru bildikleri toplumsal hayatı yaşamışlardır.

Akşam gazetesi yazarı Nagehan Alçı, 11 Ağustos 2011 tarihli yazısında bu durumu şu satırlarla çok iyi izah ediyor: “Kendimizi kandırmayalım: Zaten önemli oranda gettolaşmış şehirlerde yaşıyoruz. İstanbul'u ele alalım: Etiler'de, Bebek'te, Ataşehir'de laikler, Fatih'te, Ümraniye'de, Başakşehir'de muhafazakarlar yaşar. Vs vs... Elbette bir laik için Başakşehir'de oturmanın önünde yasal bir engel yok ama pratikte büyük oranda kimin nerede yaşadığı belli.”(4)

Peki bugünkü bu tartışmanın çözüm noktası ne? Tahammül mü hoşgörü mü? Size cevabı Pazartesi günü Sümela Manastırı’nda yapılan ayinin liderliğini yapan Fener Rum Patriği Bartholomoeus, ayindeki şu konuşmasıyla versin: “Karadeniz’den, Türkiye’den burada toplanmış olan tüm Hristiyan ve Müslümanlar için tüm dünyaya kendimiz, gelecek nesillerimiz, insanlık ve geleceğimiz için bir çağrıda bulunalım. Bu çağrı tek bir kelime olabilir; barış, barış, barış. Karşılıklı sevgi ve saygı tek duamız, tek düşüncemiz olmalı. Bunlar tek amacımız ve müşterek gayret ile çabamız olmalı”...

(1)Prof. Dr. Hayrettin Karaman, “Tahammül mü hoşgörmek mi?”, http://www.yenisafak.com.tr/Yazarlar/?i=28484&y=HayrettinKaraman , 7 Ağustos 2011

(2)”Hem cahil hem cesur oluyorlar”, http://www.yenisafak.com.tr/Yazarlar/?i=28525&y=HayrettinKaraman, 11 Ağustos 2011

(3)Hilal Kaplan, “Öteki’ne Tahammül”, http://www.yenisafak.com.tr/Yazarlar/?i=28580&y=HilalKaplan, 15 Ağustos 2011

(4)Nagehan Alçı, “Gettolaşma neden kötü olsun?”, http://www.aksam.com.tr/gettolasma-neden-kotu-olsun-3368y.html, 11 Ağustos 2011

Soner Bahadır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder