logo

5 Mayıs 2015 Salı

Yaşamak Denen Bu Zahmetli İş


Bu defa yazacağım yazı ne bir kitap hakkında ne de sergi üzerine, izlediğim bir oyundan bana kalanları paylaşacağım naçizane. Hanoch Levin’in yazdığı Nermin Saatçioğlu’nun çevirdiği Kerem Ayan tarafından yönetilen ‘Yaşamak Denen Bu Zahmetli İş’ adlı oyundu izlediğim.  Devlet tiyatrolarında sergilenen bu oyunu ne yazık ki son haftasında görebildim ben. Mayıs ayı programında yok ama belki önümüzdeki dönem tekrar yer verirler.
Sahneyi üç karakter paylaşıyor. Evli Leviva ve Yona, komşuları Gunkel. (Leviva Ülkü Duru, Yona Musa Uzunlar, Gunkel İşdar Gökseven) Evliliklerinde sıkılmış Leviva ve Yona’nın, artık gecelerinin bir ritüeli haline gelmiş kavgalarına dâhil oluyor bu tek perdelik oyunda seyirciler. Birbirlerini, ilişkilerini kısacası hayatlarını sorgularken gece vakti kapılarına gelen Gunkel’e karşı birdenbire aynı safha geçiyorlar. İzlerken “evlilik”, “aidiyet”, “bağlılık”  gibi kavramları düşündürüp, sorgulatırken bir yandan da güldürmeyi başarıyor. Evlendikten sonra kadın ve erkekten beklenen adanmışlık, kendi bireyselliğini hiçe saymak 30 yılı birlikte yaşadıktan sonra artık Yona’ya katlanılmaz ve boş geliyor. Başını alıp gidesi geliyor ama nereye olduğu belirsiz. Çünkü aslında bu var olmamışlık gittiği hiçbir yerde peşini bırakmayacak. Metnin havada asılı kalan yerleri olsa bile oyunculuklarla bence oyun içinde eriyip gidiyor. Kundak ve kefen, iki kumaş parçası arasında aynılıklar silsilesi içinde geçip giden ömürlerin bir sorgulanışı. Leviva ve Yona’nın kavgalarına dahil olan Gunkel ise yalnızdır. Gecelerini paylaşacağı hatta gecenin bir vakti yataktan atıp tartışacağı biri bile yoktur. O da o yüzden Leviva ve Yona’yı ziyaret eder gece vakti. Ve Yona’nın şu çıkarımı yapmasına neden olur. “Hepimiz Gunkel’iz aslında Leviva. Bazılarımız evli Gunkel, bazılarımız ise evlenmemiş.” “İstediğim şeyleri elde edemedim, elde ettiklerimi ise artık istemiyorum.” diyor Yona. Hayattan beklentilerimizi, isteklerimizi bunların sürekliliğini düşündürüyor insana.

Yaşamak zahmetli bir iştir, bunu bir ‘başkası’ ile paylaşmak daha da zahmetli ama bu zahmeti külfet haline getirmemek mesele belki de. Bu zahmetli işi paylaşıp bir nebze olsun ruha deva bulmak.

Yaşamak denen bu zahmetli işi keyifle sürdürebilmeniz dileğiyle…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder