Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İstanbul Şubesi ve Sağlık Emekçileri Sendikası “Dünya Sosyal Hizmet Günü” ile ilgili basın açıklaması yaptı. Yapılan açıklamada, Herkese ulaşılabilir, ücretsiz, nitelikli ana dilinde kamusal sosyal hizmetin yasal güvenceye kavuşturulması gerekildiğinin vurgusu yapıldı.
Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İstanbul Şubesi ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İstanbul Şubeleri dün “20 Mart Dünya Sosyal Hizmet Günü” dolayısı ile Tepebaşı Rotary Çocuk Evi önünde ortak bir basın açıklaması yaptılar. Açıklamada sık sık “Sosyal hizmet lütuf değil haktır”, “Sadaka değil sosyal hizmet” sloganları atıldı.
“Sosyal Hizmet çalışanlarına mobing uygulanıyor”
Ortak basın açıklamasını Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Kahraman Eroğlu yaptı. Eroğlu yaptığı açıklamada, “Her yıl Mart ayının üçüncü Salı günü yoksulların, ezilenlerin, dışlananların, ötekileştirilenlerin, yaşlı, çocuk engelli gibi dezavantajlı grupların kısacası bugunkü toplumsal sistemde itilmişlerin günü olarak kabul edilir. Öncelikle yoksullara ve dezantajlı gruplara hizmet vermekle yükümlü bakanlık, ayda bir milyarlık yeni bakanlık binasının kirasını mülk sahibi zengine ödemekte bir sorun görmezken yardım yaptığı yoksul sayısındaki artışı başarı olarak gösterebiliyor. Yoksulluğun ortadan kaldırılması değil de yardımların sürdürülmesi hedefleniyor. Bakıma muhtaç hale düşmüş çocuk ve gençler, toplumdan yalıtık merkezlerde toplanarak ya hiçbir önlem alınmadan sorunlu aile ortamına veriliyor veya tarikat benzeri çevrelerin insafına bırakılıyor. Sayıları ve sorunları giderek artan sokaktaki çocuklara bir çözüm üretilemiyor. Kadınlara yönelik şiddetin kaynakalrından biri olan aile kurumu çarenin başlıca adresi olarak gösteriliyor. Kadın sığınma evleri ise adeta toplama kamplarını andırıyor. Kısacası sosyal hizmet, ihtiyaç grublarının sorunlarını asgari düzeyde de olsa çözmek yerine, bu sorunları yönetmenin ve farklı amaçlar için istismar etmenin aracına dönüştürülmüş bulunuyor. Muhafazakar toplum inşası hedifne koşulan sosyal hizmet kurumları plansız ve programsız bir biçimde değişikliklere gidiyor ve gelecekleri belirsiz kılınan sosyal hizmet çalışanlarına adeta mobing uygulanıyor” dedi.
“Diğer Kamu Kurumlarının yararlandığı haklardan yararlanamıyoruz”
Mevcut kamu kurumları içinde en dezavantajlı konumda sosyla hizmet çalışanları olduğunu belirten Kahraman Eroğlu, Yoksul ve dezavanatjlı toplum kesimlerine hizmet verdikleri için ekonomik ve sosyal hakları da müracatcıları gibi kolayca göz ardı edilebiliyor. Diğer kamu kurumlarında kısmen de olsa uygulanan tazminat, fazla mesai, yıpranma payı gibi yan ödemelerden yararlanamadıkları gibi herhangi sosyal hakları da bulunmuyor. Her sektörde olduğu gibi sosyal hizmet çalışanları da kararname ve taşeronlaştırma marifetiyle farklı statülere bölünerek yoğun bir iç rekabete sürüklenmiştir. Bununla da yetinilmemiş , çıkarılan yönetmeliklerle de çalışanların meslek sorumlulukları ve işlevleri belirsizleştirerek çalışanlar arasında yıpratıcı çatışmlar yaşanmış olduğunu söyledi.
“Emeğimizin karşılığını almak için mücadelemiz devam edecek”
Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Şişli Şubesi Genel Sekreteri Aziz Çelik ise konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “sosyal hizmet çalışanları olarak özlük ve ekonomik haklarımızdaki kayıpları, idarecilerin bizleri sürüdükledikleri iç rekabeti, sendikalarımızda örgütlenerek ve ortak çıkarlarımız etrafında mücadeleyi yükseltiğimizde ve müracatlarımızla ortak hareket yarattığımız oranda başarılı olacaktır. Sosyal hizmetteki uygulamalar bir ülkenin geleceğinin aynasıdır. Sağlık sosyal hizmet emekçileri olarak geleceğimizin karartılmaması için, emeğimizin karşılığını almak için, ulaşılabilir ücretsi kamusal ve insan onuruna yaraşır bir sosyal hizmet için mücadelemiz sürecektir” dedi.
Gökhan ÇELİK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder