Türkiye siyasi tarihinde kara bir leke olarak kayda geçen bir tarih 19 Aralık 2000... Bilanço yine çok ağır oldu. "Hayata dönüş operasyonu" kapsamında 28 mahkum katledildi, 237 mahkum yaralandı, 2 askerde jandarmaya ait tabancalardan çıkan kurşunlarla hayatını kaybetti. Peki neden?
Olayın nedeni kısaca, cezaevlerindeki bazı tutuklu ve hükümlülerinin, siyasal suçluların F tipi hücre sistemine geçişi engellemek olduğunu söyleyebiliriz. Tarihler 20 Ekim'i gösterdiğinde bu taleplerini duyurmak ve bu yarayan kanaya dikkat çekmek için açlık grevleri başladı. Ardından 20 Ekim'de başlayan açlık grevi yerini 19 Kasım tarihinde ölüm orucuna bıraktı. Ardı ardına yaşanan bu açlık grevleri ve ölüm oruçları o dönemin gerici iktidar sahiplerinin gün ve gün canını sıkıyor, farklı çözüm arayışlarına sevk ediyordu. Derken takvim yaprakları 19 Aralık 2000 tarihini gösterdiğinde sözüm ona "hayata dönüş operasyonu" bizlerin gördüğü ise "hayattan koparılış operasyonu" faşizame yaptırımlar ve katliamlarla gerçekleştirildi. O gün 10bin güvenlik görevlisi tarafından toplamda 20 cezaevine birden yapılan, 2'si asker 30'u tutuklu 32 kişinin öldü ve yüzlerce kişinin yaralandı.
Olayın nedeni kısaca, cezaevlerindeki bazı tutuklu ve hükümlülerinin, siyasal suçluların F tipi hücre sistemine geçişi engellemek olduğunu söyleyebiliriz. Tarihler 20 Ekim'i gösterdiğinde bu taleplerini duyurmak ve bu yarayan kanaya dikkat çekmek için açlık grevleri başladı. Ardından 20 Ekim'de başlayan açlık grevi yerini 19 Kasım tarihinde ölüm orucuna bıraktı. Ardı ardına yaşanan bu açlık grevleri ve ölüm oruçları o dönemin gerici iktidar sahiplerinin gün ve gün canını sıkıyor, farklı çözüm arayışlarına sevk ediyordu. Derken takvim yaprakları 19 Aralık 2000 tarihini gösterdiğinde sözüm ona "hayata dönüş operasyonu" bizlerin gördüğü ise "hayattan koparılış operasyonu" faşizame yaptırımlar ve katliamlarla gerçekleştirildi. O gün 10bin güvenlik görevlisi tarafından toplamda 20 cezaevine birden yapılan, 2'si asker 30'u tutuklu 32 kişinin öldü ve yüzlerce kişinin yaralandı.
Bu katliamın ardından resmi makamların operasyonla ilgili dile getirdikleri açıklamaların ve basında çıkan birçok haberin de yalan ve sahte olduğu ortaya çıktı. O Dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün "ayrıca askerin öldürdüğü tutukluların askerle çatışmaya girdiğini" demeci ve bazı ölümlerin tutuklular arasındaki çatışmadan çıktığını iddiası ortaya atmıştı. Bu iddia tansiyonu iyice yükseltmiş, yurt genelinde bu söyle kınayan, protesto gösterileri yapıldı. Ardından oluşan bu kamoyundan sonra Adli Tıp uzmanları bu konu ile ilgili raporlar hazırladı. Bu raporlara göre, Bayrampaşa Cezaevi'ne yapılan operasyon hakkında söylediği "Kalaşnikofla ateş ettiler" diyen bakan Türk'ün demeçlerinin asılsız olduğunu ortaya çıktı. Rapor'a göre, Koğuşlardan ateş edilmemiş, öldürücü dozun üzerinde gaz bombası kullanılmıştı. Bayrampaşa Kapalı Cezaevi'ndeki C-1 koğuşundaki kadın tutukluların güvenlik görevlilerinin kullandığı göz yaşartıcı, gaz ve sinir bombalarının çıkardığı yangında öldükleri belirlendi.
Adli tıp uzmanlarının raporunda, yanarak ölen kadınların giysi parçaları ve ciltlerinde yanıcı olan solvent maddelerinin bulunduğunun tespit edildiği vurgulandı. Yine Adli tıp raporuna göre silahlı bir direniş olmamıştı. Kömüre dönmüş koğuşlarda yapılan aramalarda silaha da rastlanmamıştı. Bilirkişi raporunda ayrıca mahkûmların bulunduğu taraftan güvenlik görevlilerinin bulunduğu yöne doğru ateş açılmadığı, atışların dışarıdan içeriye doğru yapıldığı kaydedildi Raporda, 12 kişinin hayatını kaybettiği C-1 koğuşunda 6 kadın tutukludan 5'inin yanarak 1'inin ise gazdan zehirlenerek öldüğü yazıldı. C-1 koğuşunda hayatını kaybeden Yazgülü Güler Öztürk, Seyhan Doğan, Özlem Ercan, Şefinur Tezgel ve Gülser Tuzcu'nun cesetlerine yapılan otepsilerde elbise parçaları ile saç, doku ve cilt örneklerinde, tinerde bulunan organit solventlerden toluen, xylene ve metanol saptandığı kaydedildi. Nilüfer Alcan adlı tutuklunun ise gaz zehirlenmesi sonucu öldüğü tespit edildi. Raporda, operasyonda kullanılan bombaların etkin maddesinin 20 gramının 38 dakikada insanı öldürdüğü vurgulanarak, "C-1 koğuşunda 35 gram bomba maddesi bulundu" denildi. Yine aynı koğuşunda patlayan onlarca gaz bombasının yanında patlamamış 45 adet bomba bulunmuştu. C-14 ve C-15 koğuşlarına da ateş açıldığı ve içeri, üzerinde "Kapalı yerlerde kullanmayın" ve "Bombayı insan ve yanan madde olmayan sahaya fırlat" yazılarının bulunduğu çok sayıda göz yaşartıcı bomba ile gaz bombasının atıldığı kaydedildi. Tutukluların silahla birbirlerini öldürdüğü iddiası da, tutukluların uzun mesafeden açılan ateş sonrası öldüğünü belirleyen adli tıp raporuyla çürütülüyordu. Rapor ayrıca, kimi delillerin karartıldığını ve jandarma tutanağınındaki verilerindeki bazı çelişkileri de ortaya çıkartmıştı.
"Hayattan koparılış operasyonu"nun bilançosu
Operasyon Düzenlenen Cezaevi Sayısı: 2
Operasyon Düzenlenen Cezaevi Sayısı: 2
Öldürülen Tutuklu Ve Hükümlü Sayısı: 30
Hastaneye kaldırılan yaralı Tutuklu-Hükümlü: 237
Hastaneye kaldırılan yaralı Tutuklu-Hükümlü: 237
Yaşamını Yitiren Asker: 2
Yaralanan Asker sayısı: 6
Edirne F Tipi Cezaevine Sevk Edilenler: 348
Kocaeli F Tipi Cezaevine Sevk Edilenler: 340
Sincan F Tipi Cezaevine Sevk Edilenler: 341
Kartal F Tipi Cezaevine Sevk Edilenler: 67
Bakırköy Kadın Ve Çocuk Tutukevine Sevkler: 45
Açlık grevi süren cezaevi: 41
Operasyon öncesi ölüm orucunda olanlar: 259
Operasyondan sonra ölüm orucunu sürdürenler: 357
Açlık Grevini Sürdürenler: 1656
Operasyonu Protesto sırasında Gözaltına Alınanlar: 2145
Operasyonu Protesto Edenlerden Tutuklananlar: 58
Copla tecavüz iddiası: 8
Operasyon sonra basılan kültür merkezi, dernek, parti binası: 18
Mühürlenen dernek sayısı:
Son olarak yazımı 18/12/2012'de Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde yaşanan anti demokratik yaptırımlara dikkat çekerek sonlandırmak istiyorum... Dün "hayata dönüş operasyonu" nu gerçekleştiren zihniyetler bugün "İleri Demokrasi" yaptırımları ile egemenlik kurmaya çalışıyorlar. Bildiğiniz üzere 18 Aralık tarhinde Göktürk-2 gözetleme uydusunun Çin'dekş fırlatma üssünden uzaya gönderilmesini izlemek için ODTÜ'ye gelen Erdoğan'ı ODTÜ'lü üniversite öğrencileri protesto etti. Bu protesto gösterisine "İmamın ordusu" yine herzaman ki gibi joplar ve biber gazları ile müdahele etti. Yaşanan bu antidemokratik müdahele sırasında Barış Barışık kafasına biber gazı bombası isabet etmiş ve arkadaşımız beyin kanaması geçirmiştir. sayıları 3 bini bulan Çevik Kuvvet Polisinin müdahelesi sonucunda 26 öğrenci de gözaltına alınmıştır. Ben bu blog yazısı kanalıyla bu müdaheleyi gerçekleştiren tüm yetkilileri sizlerin nezninde kınıyor ve her zaman ki gibi tekrarlıyorum....
" Yök kalkacak, polis gidecek, üniversiteler bizlerle özgürleşecek"
Gökhan ÇELİK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder