TGC Genel Sekreteri
Sibel Güneş, “Tutuklu gazetecileri ziyaretimiz sırasında Türkiye’ye nasıl bir
deli gömleği giydirildiğini gözlemledik” dedi.
Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti(TGC) tarafından düzenlenen "5.Babıali Günleri" kapsamında
dün TGC Burhan Felek Konferans Salonu'nda "Gazete çalışanları ne kadar
özgür" konulu bir panel düzenlendi. TGC Başkanı Orhan Erinç'in
başkanlığını yaptığı panelde Türkiye Gazeteciler Sendikası(TGS) Genel Başkanı Ercan İpekçi, TGC Genel
Sekreteri Sibel Güneş ve Gazeteci Ferai Tınç konuşmacı olarak yer
aldı.
"Basın kartı olmaması hükümetin ayıbı"
Panelin ilk
konuşmacısı Sibel Güneş, kendilerinin de dahil olduğu ve tutuklu gazetecilere
destek vermek ve basın özgürlüğü alanında çalışma yapmak amaçlı kurulan
Gazetecilere Özgürlük Platformu(GÖP)’ndan bahsederek konuşmasına başladı. Güneş
konuyla ilgili olarak, “Kürt, sosyalist ya da ulusalcı bakış açısındaki
gazetecilerin tutukluluğunun görünür olması GÖP ile sağlandı. 93 meslek örgütü
bir araya gelerek memlekette basın özgürlüğünün yok olmaya başladığı mesajını
verdi” dedi.
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan'ın tutuklu gazeteciler hakkında söylediği "basın kartları
yok" sözlerine de atıfta bulunan Güneş, "Başbakan, tutuklu
gazetecilerin basın kartının olmadığını, onların gazeteci olmadığını söyledi.
Suriye'de kaybolan bir çok gazetecinin de basın kartı yoktu. Fakat Başbakan, o
gazetecilerin geri alınması için büyük çaba sarf etti. Bu gazetecilerin basın
kartı almalarını sağlayacak şartlarda çalıştırılmaması hükümetin ayrı bir
ayıbıdır" şeklinde konuştu.
"Eskiden beri
bir şey değişmedi"
Ferai Tınç ise,
Türkiye'de yıllardır gazetecilerin tutuklu olduğunu hatırlatarak, "Geçen
günlerde kütüphanemi temizlerken Avrupa Gazeteciler Federasyonu'nun hazırladığı
bir raporu buldum. 1995 yılındaki bu raporda çok tanıdık bir ifade yer
alıyordu: Dünya'da en çok gazetecinin tutuklu olduğu ülke Türkiye. Yani eskiden
beri değişen bir şey olmadı" şeklinde konuştu. Gazetecilerin, terörist
olarak suçlanmasına da değinen Tınç, "Terörle Mücadele Kanunu ile hiçbir
şey tartışılmaz hale geldi. Tartışmak, terörizme fayda sağlamak, teröristlik
oldu. 'Atatürkçüyüm' demenin bile teröristlik olarak değerlendirileceği
aklımıza gelmezdi" dedi.
"Yasalar
gazete çalışanlarını korumuyor"
Son konuşmacı Ercan
İpekçi ise, basın özgürlüğünün var olabilmesi için yasaların gazete
çalışanlarını koruması gerektiğini fakat Türkiye'de bunun olmadığını belirterek
şöyle konuştu: "Basının özgür olabilmesi için gazetecinin patronun ticari
çıkarlarından bağımsız olması gerekir. Gazetecinin özgür olabilmesi için
patronunun ticari çıkarlarına direnebilmesi gerekmektedir. Bu direncin
olabilmesi için de gazetecilere yasalarla bu hakların tanınması gerekmektedir.
Fakat yasalarımız bu hakkı malesef ki gazete çalışanlarına sağlamıyor."
Soner Bahadır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder