Türkiye, ilginç bir toplumsal
yapıya sahip. Özellikle de çocuklar ve gençler için. Bugün sorun olarak
gördüğümüz şeylerin kökeni “yarının büyükleri” dediğimiz, bu dönemlerdeki
insanların muhattap oldukları sorunlar. Yarının büyükleri sağlıklı bir ortamla
muhattap olamayınca doğal olarak yarının toplumu da sağlıklı olamıyor...
Bahsettiğim dönemler, kişilik
gelişimi açısından oldukça önemli dönemlerdir. Birbiri ardına gelen dönemler
olan çocukluk ve gençlik dönemleri, kişiliğin oluştuğu ve kişinin geleceğine
yön veren dönemlerdir. Bu dönemlerdeki kişinin ileride sağlıklı bir kişiliğie
sahip olabilmesi için, bu dönemlerde ölçülü ve tutarlı bir yaklaşıma tabi
olmaları ve kendilerini tanımlayabilmeleri gerekmektedir.
Türkiye’de ise, deneyle sabit
görüldüğü üzere bu durum pek mümkün değildir. “Okul öncesi dönem” olarak
adlandırılan ve aileden elde edilen toplumsallaşma ve kültürlenme ile kişiliğin
çok önemli bir bölümünün oluştuğu 6 yaşına kadar olan dönemde televizyona ve
çizgi film karakterlerine terk edilen çocuğa 6 yaşında “Sen artık çocuk
değilsin. Kocaman oldun, okula gideceksin” diyerek kendisi gibi bir kültürlenme
ve toplumsallaşmadan geçen 30-40 kişinin içine atıp buradan hem temel akademik
bilgilerini(öğretim) hem de toplumsallaşma becerisi kazanması beklenir.
Kız çocukları için; daha bu
travmayı yeni yeni atlatıp kendinize bir yol bulmaya başlamışken ve yeni yeni
oyuncaklarınızı bıraktığınız 13 yaşınızda, ya sizi “almak” için görücü gelir ve
arkanızdan “Ünzile” gibi şarkılar yazılmak zorunda kalınır; ya da 26 tane
hayvanla, oturamayacak hale gelene kadar, “kendi rızanızla” cinsel ilişkiye
girer ve 4 ameliyat olursunuz.
Kendi rızanızla, oturamayacak
hale gelene kadar 26 kişiyle cinsel ilişkiye girmenizin travması bitmeden,
davaya 8 sene sonra bakan ve sizin 13 yaşında 26 kişiyle “kendi rızanızla”
cinsel ilişkiye girdiğiniz kararını veren yüksek yargı hakimi, olayla ilgili kitle
iletişim araçlarında çıkan haberlerin sizin “kabuk tutmuş yaranızı kaşıdığını”
söyleyebilir. (1) Ama hiç kimse 13 yaşında bir kız rıza gösterse bile 26 tane hayvanın bu kızla cinsel ilişki yaşamasının normal bir davranış olup olmadığını sormaz!
Erkek çocuklar içinse 13
civarı yaşlar artık “koca adam” ve “delikanlı” olunan hatta kız kardeş varsa “namus
bekçiliği” yapılan dönemlerdir. 13 yaşında namus bekçiliğine başlayan bu çocuğa
devlet; 18 yaşında bireysel, 20 yaşında devlet adına silah kullanma yetkisi
verir ve ona “vatan emanet eder”.
Vatan koruma ehliyetine sahip
olan bu genç, “vatani görev”ini yerine getirip, baba ocağına döner. “Adam
olduğu”nu düşünür. Fakat, “peygamber ocağı”ndan vatan koruma ehliyeti(tezkere)
alan genç, “baba ocağı”ndan, istediği yere gidip gelme ya da istediği işi yapma
ehliyetini alamaz...
Bu liste uzar gider... Bu
ülkede bu liste “bu şekilde” uzayıp gittiği için çocuklar ve gençler, özne mi
yoksa komuta edilen kişiler mi olduklarını bilemezler. “Geleceğin büyükleri”nin
bu kadar ikilemli ve travmatik bir hayat sürdüğü ülkenin de geleceğinin
sağlıklı, oturaklı ve tutarlı olması pek mümkün olmuyor haliyle.Tüm İslam alemine
sağlıklı, oturaklı ve tutarlı bayramlar diliyorum...
(1) “Yaygarayla karar değişmez”,
http://yenisafak.com.tr/Gundem/?t=05.11.2011&c=1&i=349282
Soner Bahadır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder