logo

6 Kasım 2011 Pazar

Türkiye’de Çocuk ve Genç Olmak


Türkiye, ilginç bir toplumsal yapıya sahip. Özellikle de çocuklar ve gençler için. Bugün sorun olarak gördüğümüz şeylerin kökeni “yarının büyükleri” dediğimiz, bu dönemlerdeki insanların muhattap oldukları sorunlar. Yarının büyükleri sağlıklı bir ortamla muhattap olamayınca doğal olarak yarının toplumu da sağlıklı olamıyor...

Bahsettiğim dönemler, kişilik gelişimi açısından oldukça önemli dönemlerdir. Birbiri ardına gelen dönemler olan çocukluk ve gençlik dönemleri, kişiliğin oluştuğu ve kişinin geleceğine yön veren dönemlerdir. Bu dönemlerdeki kişinin ileride sağlıklı bir kişiliğie sahip olabilmesi için, bu dönemlerde ölçülü ve tutarlı bir yaklaşıma tabi olmaları ve kendilerini tanımlayabilmeleri gerekmektedir.

Türkiye’de ise, deneyle sabit görüldüğü üzere bu durum pek mümkün değildir. “Okul öncesi dönem” olarak adlandırılan ve aileden elde edilen toplumsallaşma ve kültürlenme ile kişiliğin çok önemli bir bölümünün oluştuğu 6 yaşına kadar olan dönemde televizyona ve çizgi film karakterlerine terk edilen çocuğa 6 yaşında “Sen artık çocuk değilsin. Kocaman oldun, okula gideceksin” diyerek kendisi gibi bir kültürlenme ve toplumsallaşmadan geçen 30-40 kişinin içine atıp buradan hem temel akademik bilgilerini(öğretim) hem de toplumsallaşma becerisi kazanması beklenir.  

Kız çocukları için; daha bu travmayı yeni yeni atlatıp kendinize bir yol bulmaya başlamışken ve yeni yeni oyuncaklarınızı bıraktığınız 13 yaşınızda, ya sizi “almak” için görücü gelir ve arkanızdan “Ünzile” gibi şarkılar yazılmak zorunda kalınır; ya da 26 tane hayvanla, oturamayacak hale gelene kadar, “kendi rızanızla” cinsel ilişkiye girer ve 4 ameliyat olursunuz.   

Kendi rızanızla, oturamayacak hale gelene kadar 26 kişiyle cinsel ilişkiye girmenizin travması bitmeden, davaya 8 sene sonra bakan ve sizin 13 yaşında 26 kişiyle “kendi rızanızla” cinsel ilişkiye girdiğiniz kararını veren yüksek yargı hakimi, olayla ilgili kitle iletişim araçlarında çıkan haberlerin sizin “kabuk tutmuş yaranızı kaşıdığını” söyleyebilir. (1) Ama hiç kimse 13 yaşında bir kız rıza gösterse bile 26 tane hayvanın bu kızla cinsel ilişki yaşamasının normal bir davranış olup olmadığını sormaz!

Erkek çocuklar içinse 13 civarı yaşlar artık “koca adam” ve “delikanlı” olunan hatta kız kardeş varsa “namus bekçiliği” yapılan dönemlerdir. 13 yaşında namus bekçiliğine başlayan bu çocuğa devlet; 18 yaşında bireysel, 20 yaşında devlet adına silah kullanma yetkisi verir ve ona “vatan emanet eder”.  

Vatan koruma ehliyetine sahip olan bu genç, “vatani görev”ini yerine getirip, baba ocağına döner. “Adam olduğu”nu düşünür. Fakat, “peygamber ocağı”ndan vatan koruma ehliyeti(tezkere) alan genç, “baba ocağı”ndan, istediği yere gidip gelme ya da istediği işi yapma ehliyetini alamaz...

Bu liste uzar gider... Bu ülkede bu liste “bu şekilde” uzayıp gittiği için çocuklar ve gençler, özne mi yoksa komuta edilen kişiler mi olduklarını bilemezler. “Geleceğin büyükleri”nin bu kadar ikilemli ve travmatik bir hayat sürdüğü ülkenin de geleceğinin sağlıklı, oturaklı ve tutarlı olması pek mümkün olmuyor haliyle.Tüm İslam alemine sağlıklı, oturaklı ve tutarlı bayramlar diliyorum...

(1) “Yaygarayla karar değişmez”, http://yenisafak.com.tr/Gundem/?t=05.11.2011&c=1&i=349282

Soner Bahadır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder