logo

19 Eylül 2011 Pazartesi

Adaletin 200.kara günü

Sömürü ve anti-demokratik uygulamaların yeryüzü üzerindeki ender temsilcilerinden olan ülkemiz, bu öncülüğünü fikir ve ifade özgürlüğünde de başı çeker durumda...Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütünün 2011 yılındaki araştırmasına göre dünyada basın özgürlüğü alanında Türkiye 178 ülke arasında 138. sırada yer alıyor...

Adaletin 200. kara günü

Ülkemizde 2006 yılında başlayan Ergenekon davası kapsamındaki Odatv soruşturmasında tutuklanan Soner Yalçın, Ahmet Şık, Nedim Şener, Barış Pehlivan, Doğan Yurdakul ve diğerleri dün itibari ile Silivri Cezaevindeki 200. günlerini doldurdular. Ki bu saydıklarım yukarıda belirttiğim gazeteciler...Yine Bahsettiğim Ergenekon davası kapsamında 2007 yılından bu yana tutuklu bulunan ve içeride gün yüzüne hasret bir şekilde yaşamlarını idame ettirmeye gayret eden gazetecilerde var ...Tabi adına yaşamak denilirse şayet!

Ahmet ve Nedim'in arkadaşları "Yansak da Dokunacağız"

Başta basılmayan kitaptan ötürü 200 gündür esaret altında olan Ahmet Şık ve Milliyet Gazetesi Muhabiri Nedim Şener olmak üzere, içeride yazdıklarından ve düşündüklerinden ötürü mahkumiyet hayatı sürdüren fikir emekçileri adına dün Beyoğlu İstiklal Caddesinde sevenleri ve okurları bir araya geldi.
Sayıları yüzleri bulan duyarlı kesim, tüm basın emekçilerine destek için  seslerini yükseltiler belki birileri duyarda bu zulme son verir diye. Ancak ne var ki orada hali hazırda devlet erkanını temsilen bir kaç siyasi partisi temsilcilerinin yanı sıra sayıları yüzleri bulan elinde gaz tüpleri ile teyakkuzda bekleyen çevik kuvvet  ekipleri ve sivil polisler var idi. 

Bu anlamlı destek yürüyüşüne halkın yanı sıra sanat camiasının ve bazı basın gruplarında çalışan muhabirler, editörler ve spikerler tanınan simaları da  oradaydı. Alanda destek amaçlı bulunan 7'den 70'e her birey tek bir ağızdan," İmamın kalemi olmayacağız, yansak da dokunacağız..." sloganları ile tepkilerini dile getirdiler. Ahmet ve Nedim'in Gazeteci Arkadaşları (ANGA) son olarak  yükselen tepkilerini dile getirme amacıyla basın açıklaması yaptılar...

Son olarak başta Nedim ve Ahmet'in arkadaşları olmak üzere, orada hali hazırda bulunan tüm siyasi parti ( ki sayıları bir elin parmaklarını geçemeyecek kadar )  ve sivil toplum kuruluşlarının adına okunan ortak metin de taleplerini açık ve net bir şekilde beyan ettiler. En nihayetinde bende ortak bir kamoyu bilinci yaratma adına yazıma bu hazırlanan ortak metin ile son vereceğim...Biz siyasi bir kavganın tarafı değiliz, olmadık. Ama gazetecilikten gezetecilerden arkadaşlarımızdan tarafız. Silahdan, bambadan, cinayetten söz edilmeyen, mesleği gazetecilik olan kişilerin bazılarının aralarındaki gazetecilik ilişkilerinin, Ahmet ve Nedim gibi bazı terör suçu gibi gösterilmeye çalışıldığı bu dava, hiç açılmamalıydı. Arkadaşlarımız hiç tutuklanmamalıydı. Geçerli bir kanıt içermeyen iddianame mahkeme tarafından hiç kabul edilmemeli idi. Tutuklu gazetecilerin derhal serbest bıraklılmasını talep ediyoruz. Dün olduğu gibi bu günde bizde burada gazetecilikm mesleğini, halkımızın hebr alma hakkını savunuyoruz...Dün olduğu gibi bu günde çetelerle savaşılmasını, derin devletin temizlenmesini, Türkiye'de hala gücünü koruyan 12 Eylül ideolojisiyle hesaplamaşmayı savunıyoruz. Dün olduğu gibi bu günde eşit, özgür, demokratik, müreffeh bir toplumun ancak pırangalardan kurtulmuş bir basın ile mümkün olduğunu savunuyoruz...Ve yine dün olduğu gibi bu günde gerçeklerin karartılması değil bilakis aydınlatılmasını ve evrensel  hukuk ilkelerinin uygulanmasını diliyoruz...Yani dün olduğu gibi bugünde adalet istiyoruz. Yeter artık vicdanlar daha fazla kanamasın...

Yansak da Dokunacağız...

                                                           Saygılarımla Gökhan ÇELİK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder