1
Kasım
seçimlerinin sonuçları
için, Recep Tayyip Erdoğan'ın
3. Milliyetçi Cephe(MC) Hükümeti'ni kurduğunu
söyleyebiliriz. Fakat, hiçbir MC hükümetinin de düzeni
"istikrar"a kavuşturmadığını
da unutmamalıyız.
Seçim
sonuçları
gelmeye başladığı
zaman Saray'ın ağızları,
oy oranlarında
kıyasa
giderek AKP'nin "2011'e döndüğü"nü
iddia ettiler. Bahsedilen dönem, AKP'nin gücünün zirvesinde, tek
başına
her şeye
hakim olduğu
dönemdi. Oysa bugün söz konusu olan durum bu değil.
Bugün söz konusu olan, 12 Eylül öncesi sermaye siyasetinin kendi
krizini aşmak
için ortaya attığı
Milliyetçi Cephe(MC) Hükümetleri'nin bir tekrarıdır.
Türkiye
siyasi tarihinin en hareketli, sol siyaset açısından
da en verimli dönemlerinden olan 1975-1980 arasının
bize hatıra
bıraktığı
bir şeydir
Milliyetçi Cephe hükümetleri. Süleyman Demirel önderliğindeki
Adalet Partisi(AP), Recep Tayyip Erdoğan'ın
Hocası
Necmettin Erbakan önderliğindeki
Milli Selamet Partisi(MSP), Alparslan Türkeş
önderliğindeki
Milliyetçi Hareket Partisi(MHP) ve Türkiye Barolar Birliği
Başkanı
Metin Feyzioğlu'nun
babası
Turhan Feyzioğlu'nun
önderliğindeki
Cumhuriyetçi Güven Partisi(CGP), o yıllarda
sol siyasetten CHP'nin arkasında
kuvvetli esen ve parlamentoda yüzde 40'ı
aşan
bir oyu olan "Halkçı
Ecevit" rüzgarına
karşı
2 defa tüm sağı
yan yana getirmesiydi MC hükümetleri.
SARAY
SAVAŞI,
TÜRK-İSLAM
SENTEZİNİ
YARATTI
Klasik
soruyla devam edelim: 5 ayda ne değişti
de AKP yüzde 9 oy arttırdı?
1)
7 Haziran seçimlerinin ardından
tek başına
iktidarın
çıkmamasıyla
birlikte gündeme gelen koalisyon görüşmelerinde
AKP ile koalisyona can atan tek parti tabanı
MHP tabanı
idi. Fakat, AKP'nin zaten koalisyon yapıp
iktidar gücünü paylaşmak
gibi bir niyeti olmamasına
rağmen
Devlet Bahçeli'nin hiçkimseye selam vermeyen tavrı
MHP kitlesinde Devlet Bahçeli'ye olan tepkinin artmasına
neden oldu.
2)HDP'nin
7 Haziran seçimlerinde "Seni Başkan
yaptırmayacağız"
sloganıyla
ve "Yeni Hayat" şiarıyla
giriştikleri
"Türkiyelileşme"
süreci ve başarılı
seçim kampanyası
süreci, Haziran Direnişi'nde
sokağa
çıkan
(Kürt siyaseti dışında
yer alan) kitlelerin yeni bir siyaset arayışında
yanıt
üretmişti.
Bu yanıt,
"emanet oylar"la da olsa ortaya yüzde 13 gibi ciddi bir oy
oranına
ulaştı.
Hatta,
"Bölücü teröristlerin uzantısı
bir yapı"
olarak adlandırılan
HDP, devletlû parti MHP ile aynı
sayıda
milletvekili çıkarmış,
Kürt siyasetinin dinamosu olan bir hareket 80 milletvekili gibi
alışık
olunmamış
ve Türkiye'nin her yerinden beslenerek oluşturulan
bir rakama ulaşmıştı.
Bu
iki veriyi göz önünde bulundurarak süreci okuyabiliriz.
"Başkanlık"
ismiyle vücut bulan bir tek adam heveslisi AKP, 2 partiyle
"koalisyon görüşmesi"
adıyla
yapılan
görüşmelerde
bir azınlık
hükümeti görüşmesi
yaptı
fakat bunu dışarıya
"Muhalefet bizden benliğimizden
vazgeçmemizi istedi" şeklinde
propaganda etti ve "Türkiye'nin hükümetsiz kalması"ndan
meclis muhalefetini mesul tuttu.
Bunun
üzerine bir de AKP'yi iktidardan indiren Kürt halkından
intikam almak için Kürt illerinde 35 günlük bebeğe
kadar başlatılan
savaş
da, "Vatan savunması"
olarak olarak propaganda edildi.
Suruç
ve Ankara gibi Saray güdümlü katliamların
da "Türkiye'de tek başına
iktidar olmayan" dönemde olduğu
fikri halkımızın
üzerine boca edildi.
Son
olarak unutulmaması
gereken nokta da Batılı
siyasetçi, aydın
ve medya kuruluşlarından
Recep Tayyip Erdoğan'ın
doğrudan
şahsına
yönelik radikal eleştirilerin
yükselmesinin "Dış
mihraklar Türkiye'yi yıkmak
istiyor" reklamına
ciddi malzeme vermesi.
Bütün
bunlar, "devletin gönüllü askerleri"nin Tayyip Erdoğan
nezdinde "devlete sahip çıkmak"
için AKP'nin arkasında
dizilmesine sebep oldu. Yani Recep Tayyip Erdoğan'ın
Saray Savaşı,
3. Milliyetçi Cephe Hükümeti'ni kurmuştur.
Bu hükümet, Hürriyet'in dün akşam
internet sitesinden iddia ettiği
gibi Ahmet Davutoğlu'ndan
"Yeni bir lider doğduğu"nun
göstergesi değildir.
Tam tersine Recep Tayyip Erdoğan'ın
AKP, MHP, Saadet Partisi ve Büyük Birlik Partisi tabanlarından
bir koalisyon yaratmasıdır.
SARAY
YENİLECEK
HALK KAZANACAK
Tarihteki
MC hükümetleri, sermaye düzenini bir istikrara sokamamış
ve sermaye düzeni 12 Eylül Darbesi'ne muhtaç kalmıştı.
Bugünkü MC hükümeti de bir istikrar sağlayamayacak.
Ama
bugünkü MC hükümetinin bir farkı
olacak. Çünkü, artık
Haziran Direnişi'nin
biriktirdiği
enerji, öfke, akıl
ve tecrübe var. Bu birikim daha güçlü bir biçimde yan yana
gelecek, gelmek zorunda kalacak. "Halkların
nasırlı
yumruğu
balyoz gibi patlayacak."
"SARAY
YENİLECEK,
HALK KAZANACAK!"
Soner Bahadır
Tipe bak ruh hastası diplomasız hırsız kalpazanın
YanıtlaSil