logo

2 Kasım 2015 Pazartesi

"2011'e dönüş" değil, Üçüncü Milliyetçi Cephe Hükümeti!

1 Kasım seçimlerinin sonuçları için, Recep Tayyip Erdoğan'ın 3. Milliyetçi Cephe(MC) Hükümeti'ni kurduğunu söyleyebiliriz. Fakat, hiçbir MC hükümetinin de düzeni "istikrar"a kavuşturmadığını da unutmamalıyız.
Seçim sonuçları gelmeye başladığı zaman Saray'ın ağızları, oy oranlarında kıyasa giderek AKP'nin "2011'e döndüğü"nü iddia ettiler. Bahsedilen dönem, AKP'nin gücünün zirvesinde, tek başına her şeye hakim olduğu dönemdi. Oysa bugün söz konusu olan durum bu değil. Bugün söz konusu olan, 12 Eylül öncesi sermaye siyasetinin kendi krizini aşmak için ortaya attığı Milliyetçi Cephe(MC) Hükümetleri'nin bir tekrarıdır.
Türkiye siyasi tarihinin en hareketli, sol siyaset açısından da en verimli dönemlerinden olan 1975-1980 arasının bize hatıra bıraktığı bir şeydir Milliyetçi Cephe hükümetleri. Süleyman Demirel önderliğindeki Adalet Partisi(AP), Recep Tayyip Erdoğan'ın Hocası Necmettin Erbakan önderliğindeki Milli Selamet Partisi(MSP), Alparslan Türkeş önderliğindeki Milliyetçi Hareket Partisi(MHP) ve Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nun babası Turhan Feyzioğlu'nun önderliğindeki Cumhuriyetçi Güven Partisi(CGP), o yıllarda sol siyasetten CHP'nin arkasında kuvvetli esen ve parlamentoda yüzde 40'ı aşan bir oyu olan "Halkçı Ecevit" rüzgarına karşı 2 defa tüm sağı yan yana getirmesiydi MC hükümetleri.
SARAY SAVAŞI, TÜRK-İSLAM SENTEZİNİ YARATTI
Klasik soruyla devam edelim: 5 ayda ne değişti de AKP yüzde 9 oy arttırdı?
1) 7 Haziran seçimlerinin ardından tek başına iktidarın çıkmamasıyla birlikte gündeme gelen koalisyon görüşmelerinde AKP ile koalisyona can atan tek parti tabanı MHP tabanı idi. Fakat, AKP'nin zaten koalisyon yapıp iktidar gücünü paylaşmak gibi bir niyeti olmamasına rağmen Devlet Bahçeli'nin hiçkimseye selam vermeyen tavrı MHP kitlesinde Devlet Bahçeli'ye olan tepkinin artmasına neden oldu.
2)HDP'nin 7 Haziran seçimlerinde "Seni Başkan yaptırmayacağız" sloganıyla ve "Yeni Hayat" şiarıyla giriştikleri "Türkiyelileşme" süreci ve başarılı seçim kampanyası süreci, Haziran Direnişi'nde sokağa çıkan (Kürt siyaseti dışında yer alan) kitlelerin yeni bir siyaset arayışında yanıt üretmişti. Bu yanıt, "emanet oylar"la da olsa ortaya yüzde 13 gibi ciddi bir oy oranına ulaştı.
Hatta, "Bölücü teröristlerin uzantısı bir yapı" olarak adlandırılan HDP, devletlû parti MHP ile aynı sayıda milletvekili çıkarmış, Kürt siyasetinin dinamosu olan bir hareket 80 milletvekili gibi alışık olunmamış ve Türkiye'nin her yerinden beslenerek oluşturulan bir rakama ulaşmıştı.
Bu iki veriyi göz önünde bulundurarak süreci okuyabiliriz.
"Başkanlık" ismiyle vücut bulan bir tek adam heveslisi AKP, 2 partiyle "koalisyon görüşmesi" adıyla yapılan görüşmelerde bir azınlık hükümeti görüşmesi yaptı fakat bunu dışarıya "Muhalefet bizden benliğimizden vazgeçmemizi istedi" şeklinde propaganda etti ve "Türkiye'nin hükümetsiz kalması"ndan meclis muhalefetini mesul tuttu.
Bunun üzerine bir de AKP'yi iktidardan indiren Kürt halkından intikam almak için Kürt illerinde 35 günlük bebeğe kadar başlatılan savaş da, "Vatan savunması" olarak olarak propaganda edildi.
Suruç ve Ankara gibi Saray güdümlü katliamların da "Türkiye'de tek başına iktidar olmayan" dönemde olduğu fikri halkımızın üzerine boca edildi.
Son olarak unutulmaması gereken nokta da Batılı siyasetçi, aydın ve medya kuruluşlarından Recep Tayyip Erdoğan'ın doğrudan şahsına yönelik radikal eleştirilerin yükselmesinin "Dış mihraklar Türkiye'yi yıkmak istiyor" reklamına ciddi malzeme vermesi.
Bütün bunlar, "devletin gönüllü askerleri"nin Tayyip Erdoğan nezdinde "devlete sahip çıkmak" için AKP'nin arkasında dizilmesine sebep oldu. Yani Recep Tayyip Erdoğan'ın Saray Savaşı, 3. Milliyetçi Cephe Hükümeti'ni kurmuştur. Bu hükümet, Hürriyet'in dün akşam internet sitesinden iddia ettiği gibi Ahmet Davutoğlu'ndan "Yeni bir lider doğduğu"nun göstergesi değildir. Tam tersine Recep Tayyip Erdoğan'ın AKP, MHP, Saadet Partisi ve Büyük Birlik Partisi tabanlarından bir koalisyon yaratmasıdır.
SARAY YENİLECEK HALK KAZANACAK
Tarihteki MC hükümetleri, sermaye düzenini bir istikrara sokamamış ve sermaye düzeni 12 Eylül Darbesi'ne muhtaç kalmıştı. Bugünkü MC hükümeti de bir istikrar sağlayamayacak.
Ama bugünkü MC hükümetinin bir farkı olacak. Çünkü, artık Haziran Direnişi'nin biriktirdiği enerji, öfke, akıl ve tecrübe var. Bu birikim daha güçlü bir biçimde yan yana gelecek, gelmek zorunda kalacak. "Halkların nasırlı yumruğu balyoz gibi patlayacak."
"SARAY YENİLECEK, HALK KAZANACAK!"
Soner Bahadır

1 yorum:

  1. Tipe bak ruh hastası diplomasız hırsız kalpazanın

    YanıtlaSil