
Geçen gece bir ses kaydı dinledim.
Ülkenin Sayın Başbakanı'nın oğluyla konuşmaları. İçler
acısı. Otuz milyon avroyu şuraya ver, doksan bin avroyla şunu al,
seksen bin lirayla bunu al, elli bin dolara çevir seksen bin TL'ye
sat.
Şimdi genel bir kanı vardır.
İktidara gelen götürür diye. Onların tabiryle hep Kemalistler
geldi, hep laikler geldi, hep islami kan değerleri düşük insanlar
geldi...
Anlayamadığım nokta şu; bizim gibi
İslami inancı düşük insanlara karşı onlar sağlam
Müslümanlar... Onlar içki içmez, kumar oynamaz, karı-kızla alem
yapmaz, club'lerde takılmaz, üflentilere takılmazlar. Beyaz şerit
yapıp çekmezler. Onlar örnek profildir tabiiki. Onlar şahdır,
şahbazdır.
Parayı kazandın. Bir milyon avro
yaptın, yetmedi iki milyon avro yaptın. O da yetmedi üç milyon
avro yaptın. Hadi anasını satayım beş milyon avro yaptın,
torununun torununun yaşamını garantiye aldın. Devamı hangi
hırsla?
Gelecek adına bir kaygın vardı da
mı bilemedik? Ben işte burada kilitleniyorum. Bu kadar parayı,
gündüz vakti arabaya sığmayacak parayı ne yapacaksın? Diyorum
ya torununun torununa yeter. Bu nasıl bir korkudur? Bu para kefene
de koyulmuyor ki? Ben bunu çözemiyorum ne olur çözen, şunun için
bu kadar para kazandı diyen benimle iletişime geçsin. Espri değil
cidden çözemiyorum.
Öte yandan Sabah'ı (Kimin olduğu ve
neye hizmet ettiği belli olan grevli kurum) anlıyorum da, TRT nasıl
bu kadar subjektif olabiliyor? Ses kayıtları montajlı diyor. Ben sesim yettiğince buradan yurttaşlara sesleniyorum: Bu
montajları ses teknisyenlerine yollayalım (ki ses fizyolojisi
uzmanları bunu yorumladı ya neyse). Onlar yorumlasın. Hırsızlık
mı değil mi karar verilsin. Devletin yayın kanalı olan TRT ilerde
ne şekilde anılacak meçhul.
Ne olur benim anlayamadığımı
anlayanlar bana bir selam etsin. Cidden bu muammayı çözemiyorum.
Uğur Mutu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder