100 tane tanınmış yetmez ama evetçi, “Yetti artık!
Yolsuzlukları da Ergenekoncuları da AK’lama!” isimli bir bildiri yayınlamışlar.
Bildiri, “yetmez ama evet” düşüncesinin çaresizliğinin hezeyanı
niteliğinde.
F Tipi Örgüt’ün yayın organı Zaman, 24 Ocak 2013 Cuma tarihli
sayısında, bildirinin haberini sürmanşetten yayınladı. Zaman, sürmanşette “100
aydın, hükümete demokrasi çağrısı yaptı” başlığı kullandı. Gazetenin iç
sayfasında ise “100 aydından tarihî uyarı” başlığı vardı.
Örgüt’ün çok hoşuna gittiği anlaşılan bildiri, “100
aydının çağrısı”ndan çok; kendini mevcut iktidarla tanımlayıp var eden eden 100
kalemşörün mevcut iktidarın rota sapması sonucu içine düştükleri çaresizliğin
hezeyanı.
Bildiriye imza
atanlar
Bildiriye imza atanlar arasında ünlü “Türk Dış Politikası”
isimli kitabını ders kitabı olarak da okuduğum Ankara Üniversitesi Siyasal
Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Baskın Oran, Modern Marxçı ekollerin
başında gelen Frankfurt Okulu’nu benimsemiş diye bilinen Yazar Besim
Dellaloğlu, mevcut iktidar ilk Kürt açılımından bahsettiğinde ve siyasi tasfiye
davaları başladığında iktidara büyük destek veren Avukat Ergin Cinmen, Taraf
Gazetesi’nin iktidarın sol değnek yazarı Prof. Dr. Ferhat Kentel, her ne kadar
son zamanlarda pek sesi çıkmasa da Taksim Dayanışması bileşenlerinden ve Taksim
mücadelesini görünür kılan yapılanmalardan Taksim Platformu’nun kurucularından
Mimar Korhan Gümüş, mevcut iktidara darbe yapılacağına mevcut iktidardan daha
fazla inanan Yazar Roni Margulies ve 68 Kuşağı gençlik önderlerinden Mahir Çayan’ı
“çeteci” olarak kabul eden, “yeni sol”cu, Eski BDP Milletvekili Ufuk Uras gibi
isimler var.
Bildirinin içeriği
Destekçileri tarafından “Demokrasiye Çağrı Metni” olarak
da adlandırılan bildirinin yaptığı tespit şöyle: “Derin bir yolsuzluk
soruşturması, inanılmaz bir hızla Balyoz ve Ergenekon davasından ceza yiyen
darbecilerin yeniden yargılanması tartışmasına bağlandı. Bu eğilim, hem
yolsuzluk yapanları hem de Ergenekoncu ve Balyozcuları aklamayı hedefliyor.”
Metni imzalayanlara göre; “HSYK’nın yapısını 2010
öncesine döndürerek tümüyle hükümete bağlamaktan yolsuzluk soruşturmasını yapan
yargı mensuplarının ve kolluk kuvvetlerinin tasfiye edilmesine kadar bir dizi
hukuksuzluk gündemde. Yolsuzluk yapanların yeri Ergenekoncuların yanı.”
Bildirinin iktidara önerisi ise şu yönde: “Yargının
hükümete bağımlı hale getirilmemesi gerektiğini, yargının yürütmeden
bağımsızlığının demokratik rejimin konularından birisi olduğuna dikkat çekerek,
2010’da değişen HSYK yapısının yeniden değiştirilerek, hükümete bağımlı hale
getirilmemesini, iktidarın yargıyı baskı almak için oluşturduğu her fiilin suç oluşturduğuna
dikkat çekerek, yolsuzlukların örtülmemesi gerektiğini savunuyoruz. ”
Bildirinin yaptığı çağrı ise: “Çözüm, barış ve
demokratikleşme yönünde yepyeni adımların hızla atılmasının gerekli olduğu her
geçen gün açığa çıkıyor. Demokrasi, yeni ve demokratik bir anayasa yönünde
verilecek mücadelenin ürünü olacaktır.”
Bildirinin anlamı
17 Aralık Operasyonu’nun Tayyiban kadrolarının yönetememe
krizine girmesi ve F Tipi Örgüt ile Tayyiban kadroları arasında güç paylaşımı
mücadelesinin ortaya çıkması sonucu başladığı aşikardır. Daha doğrusu, ayyuka
olan bu gerçeklik bu durumlardan ötürü ortaya çıkarılmıştır. Konu edindiğimiz
bildiriye imza atan isimlerin çok büyük bir çoğunluğu, F Tipi Örgüt ve Tayyiban
kadrolarından oluşan iktidar koalisyonu işlemekteyken bu koalisyonu ölümüne destekledi.
Ama, öküz ölüp ortaklık bitince bir tarafta saf tutmak lazımdı. Çok iyi
biliyorlardı ki: “bitaraf olarak bertaraf olur”du! Bu bildiriye imza atan grup
da F Tipi Örgüt’ün sesi olmayı tercih etti. Çünkü; en büyük ortağını kaybeden ve
yönetememe krizine giren Tayyiban kadroları, koalisyonlarıyla birlikte yargı
aracıyla ülkeye giydirmeye çalıştıkları deli gömleğini gevşetmek, hatta tamir
etmek zorundaydı. Bunun için “Venezuela Başbakanı’na gidemeyen” Türkiye Barolar
Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu hazırdı. “Samimi ve yapıcı görüşme”lerle
sorun “hukuki” yollardan çözülebilir ve “hukukun üstünlüğü tesis edilebilir”di.
Herkes görev
başına!
F Tipi Örgüt için esas olan güce sahip olmaktır. Bu
yüzden, yönetememe krizine girmiş ve Eski ABD Türkiye Büyükelçileri Morton
Wolfowitz ve Eric Edelman’ın ABD’nin etkin gazetelerinden Washington Post’ta
açıkça, “ABD müdahale etmeli” dediği Tayyiban kadrolarıyla beraber yürüyemezdi bu
yollarda. Büyük Ortadoğu Projesi Eş Başkanı’nın Fetret Devri’ne girdiğini kabul
ettiği konuşması, Tayyiban kadrolarının son hamlesiydi. Bu konuşmayla, bu
yazıda ele aldığımız bildiriyi yan yana koyunca; Tayyiban kadroları bu kavgayı mahalle
kahvehanesi kavgası şeklinde, F Tipi Örgüt ise süslü ve entelektüel bir
düzlemde götüreceğe benziyor.
Bütün bu yazılanların bir tek önemi var: Karşımızda bölgesel
sömürgeci güçlerin kurduğu bir taşeron koalisyon var. Bu koalisyon ortaklarının
ne yaptığının bizim için önemi, onları anlamak ve hepsine birden bütünlüklü
mücadele edebilmek için doğru konum almamızı sağlayacak verileri sağlamasıdır.
Veriler ortada. Sömürgeci koalisyon çatladı. Birbirlerini
yiyecekler. Bu koalisyonun karşısında ise Haziran’da tüm ülkede sokağa çıkan
milyonlar var. Bu milyonların görevi, sokakta istediklerinin siyasette
gerçekleşmesi için gerekli örgütlenmeyi sağlamak ve siyasi aygıtı kurmaktır. Kendine
devrimci, ilerici, aydın ve çapulcu diyen herkes görev başına!
Soner Bahadır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder