Woody Allen’a katıldığı bir söyleşide bir
soru sorulur fakat soruyu tam duyamadığı için şu şekilde karşılık verir:
“Sorunuzu duyamadım ama cevabım seks.” Bu cümle Woody Allen’in sadece yaşamıyla
ilgili değil onun sinemasıyla ilgili de ipuçları vermektedir. Woody Allen
yaptığı bütün filmlerde “ilişki”leri anlatır. Özellikle de kadın-erkek
ilişkilerini anlatır. Bunu da standup ve tv şovlarından sinemaya taşıdığı
absürd mizahla iç içe yapar. Woody Allen’a göre ilişkilerin kendisi bile başlı
başına absürttür. Yani saçmadır. Nasıl başlayıp sürdüğü ve biteceği belli
değildir. Birden gelişir.
Woody Allen sinemasını farklı açılardan ele
almak mümkündür. İlişkiler açısından bakıldığında; Woody Allen filmlerinde
ilişkilerin tuhaflığından bahsettik. Buna birkaç örnek vermek gerekirse: Take
The Money And Run filminde, beceriksiz bir suçlu olan Virgil Starkwel, bir
kadının çantasını çalmak için onun yanına yaklaşır. Ama daha sonra kadınla ilişkileri
başlar. Deconstructing Harry filminde Harry’nin, eşinin kardeşiyle bir ilişkisi
olur, sonra psikiyatristiyle bir ilişkisi olur, evlenip boşanırlar. Sonra da
yazdıklarına hayran olan bir kızla ilişkileri başlar. Fakat o kız da daha sonra
Harry’nin bir arkadaşına aşık olur. Vicky Cristina Barcelona filminde Vicky ve
Cristina yaz tatili için İspanya'ya gelirler ve orda bir sanatçı ve onun eski
eşi ile tanışırlar. Zamanla da üçü arasında tuhaf bir birliktelik olur.
Whatever Works filminde de zengin bir adam olan Boris Yellnikof, evinden kaçan
Melody adında genç bir kızı evine alır. Zamanla Boris kızdan hoşlanmaya başlar
ama kız başkalarıyla birlikte olur. Daha sonra kızın annesi ve babası ortaya
çıkar. Melody’nin annesi de Boris’in yanında yaşamaya başlar. Başka bir adamla
ilişkisi olur. Babası da homofobik biri ama o da bir barda otururken aslında eşcinsel
olduğunu anlıyor. Bu örnekler ilişkilerin tuhaflığını veya absürtlüğünü
göstermek açısından yeterlidir.
Woody Allen sineması dendiğinde akla gelen
bir diğer özellik de filmlerinde hemen hemen hiç vazgeçmediği absürd mizahtır.
Onun sineması için absürtlükte sınır tanımaz demek hiç de abartı olmayacaktır.
Birkaç örnek vermek gerekirse Take The Money And Run filminde Virgil, bir
bankayı soymak ister. Bankadan içeri girer. Cebinden bir not çıkarıp veznedarın
önüne koyar. Notta: “Silahım var.”, “Bu bir soygundur.” yazar, ama yazım
yanlışlıklarından dolayı derdini anlatamaz. Annie Hall’de Alvy ile Annie
sevişirlerken Annie, onunla sevişirken ruhunun orda olmadığını söyler ve
Annie’nin ruhunun yataktan kalkıp onları izlediğini görürüz. Small Time
Crooks’ta Ray Winkler, eşi ve arkadaşlarıyla birlikte bir bankanın kasasına
ulaşmak için bankanın yanındaki kurabiye dükkanını tutup onu işletirler. Dükkanın
altından tünel kazarak bankanın kasasına ulaşmak isterler. Ama tuttukları
dükkan sayesinde hayal ettikleri zenginliğe ulaşırlar.
Teknik olarak da şunu söyleyebiliriz:
Woody Allen kamerayı, kayda almak için kullanmaktadır. Kamera açılarıyla,
hareketleriyle özel anlamlar yaratma gibi bir derdi yoktur. Onun yaptığı
sinematografiden yararlanarak öykü anlatmaktır. Ama bu, onun teknik açıdan
zayıf olduğu şeklinde yorumlanmamalıdır. Çünkü Woody Allen nasıl tarzda bir
film yapacaksa kamera ve ışık kullanımını da ona göre tercih eder. Love And
Death filminde Boris, Sonja ile birlikte savaşı önlemek için Napoleon’u
devirmeye çalışır. Film, görsel estetik açısından geçtiği coğrafyaya özgü olarak
varoluşçu Rus Edebiyatına göre kurulan atmosferde, Boris ve Sonja’nın felsefi
ve psikolojik çıkarımlarıyla renk kazanırken filmdeki kostümler, dekorlar,
makyajlar, ışık o dönemi yansıtır. Bu da Woody Allen’in nasıl tarzda bir film
yapacaksa o tarza ilişkin unsurları kullandığını ve görsel estetik algısının da
bu çerçevede yer aldığını göstermektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder