Son dönemlerde TKP’nin “ulusalcılaştığı” yönünde ilginç
bir “tespit”le karşı karşıya kalıyorum. Bu “tespit”, TKP’yi tanımayan ve temel
metinlerini okumayan bir bakışın üretebileceği bir söylemdir.
Öncelikle belirtmek isterim ki zannedildiği gibi Türkiye
Komünist Partisi(TKP) üyesi ya da taraftarı değilim. Dolayısıyla bu yazının TKP
adına resmi bir hüviyeti olmadığı gibi “Bir TKP’linin gözünden analiz” ya da
“Bir TKP’linin yanıtı” gibi bir niteliği de yoktur. Bu yazıyı yazmamın sebebi
bir gazeteci olarak tespit ettiğim yanlışı mesleğimin görevi olarak kamuoyuna
anlatmak ve doğruyu dilim döndüğünce aktarmaktır.
Türk bayrağının
devrimcilerin eline geçmesi
Her şey, 27 Haziran Perşembe akşamı TKP’nin İzmir
Tepekule Kongre Merkezi’nde Haziran Direnişi’ni değerlendirmek amaçlı yaptığı
toplantı ile başladı. Bu toplantıya konuşmacı olarak katılan TKP Merkez Komite
Üyesi ve soL Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kemal Okuyan, o güne kadar Türkiye’deki
komünistlerden beklenmeyen bir şekilde sahneye elinde Türk Bayrağı ile çıktı ve
şunları söyledi: “Türkiye solunun ay-yıldızlı bayrakla derdi haklı sebeplere
dayanıyordu. 12 Eylül faşizmi işkence için kullandı, Kürt sorununda bu bayrak
ırkçı bir sopa haline getirilmek istendi. Ancak bu bayrak faşizmin elinden
alınacak demiştik. Bu bayrak artık Türkiye devrimcilerinin, Türkiye halkının
bayrağıdır.”(1)
Kemal Okuyan’ın bu konuşması, TKP’nin ulusalcılaştığını
söyleyen çevrelerce “TKP’nin Türk Bayrağı ile barış ilan ettiği” şeklinde
yorumlandı.
Gazdan Adam ve
Ergenekon
Aynı TKP, 7 Temmuz’da Kadıköy Rıhtım’da, kendi çıkardığı
soL Gazetesi’nin de düzenleyicisi olduğu
ve yüz binlerin katıldığı Gazdan Adam Festivali’ne katıldı. Yine soL Gazetesi,
3 Ağustos’ta İşçi Partisi(İP), Türkiye Gençlik Birliği(TGB), Aydınlık Gazetesi
ve Ulusal Kanal yöneticilerine düzenlenen şafak operasyonlarını 4 Ağustos
tarihli sayısının manşetine taşıdı. soL Gazetesi’nin klasik manşet uygulaması
üzerine operasyon gazetenin aynı sayısının 2. sayfasında tam sayfa işlendi.
Silivri Ceza İnfaz Kurumu’nda 5 Ağustos tarihinde
Ergenekon Davası hakkında verilen karar ise tüm basında olduğu gibi soL
Gazetesi’nin 6 Ağustos tarihli sayısının manşetinde yer almıştı. Gazete haberi,
TKP’nin 5 Ağustos’ta kararla ilgili yaptığı “Hükümsüzdür” başlıklı açıklama
doğrultusunda kurgulamış ve manşete “Ergenekon davasında beklenen karar” üst
başlığını attıktan sonra “Hükümsüzdür!” ana başlığını atmıştı.
TKP’den yapılan açıklamada ise özetle şu ifadeler
kullanılmıştı: “Ergenekon Davası'nda bugün açıklanan kararların hukukla ve
vicdanla ilgisinin olmadığı açıktır. Kimlerin neyle suçlandığından tamamen
bağımsız olarak, Ergenekon bir mahkeme değildir. Ergenekon AKP diktatörlüğünün
inşa sürecidir. 5 Ağustos cezaları diktatörlüğün Türkiye'ye meydan okuyuşudur.
Türkiye Komünist Partisi bu kararların hükümsüz olduğunu ilan
etmektedir.Hükümsüzdür ve pratikte uygulanamayacaktır.”(3)
TKP’nin
Ergenekon’a ve Türk Bayrağı’na bakışı
Peki bütün bu yayınlar ve söylemler TKP’yi “Ergenekoncu”
ya da “Ulusalcı” yapar mı? 2011 yılı Şubat ayında çıkardıkları “100 soruda
Türkiye Komünist Partisi” isimli kitap, cevabını aradığımız sorulara net bir
biçimde yanıt veriyor. Kitapta ilgili sorulan cevapları özetle şöyle(4):
Soru:
Ergenekon davasını nasıl anlamak lazım?
Cevap: TKP, bu
sürece tepki göstermiştir, çünkü yargılanan kişiler devletin emek düşmanı
politikalarından, NATO üyeliğinden, emperyalist ülkelerle kurulan açık ve
örtülü ilişkilerden, özelleştirmeden,
sermaye sınıfından yana uygulamalardan, ilerici insanların
kovuşturmalar, tutuklamalar, işkenceler, idamlar ve darbeler eliyle sindirilmek
istenmesiden yargılanmamaktadır. Ergenekon operasyonu, Türkiye Cumhuriyeti’nin emperyalizmin
yeni ihtiyaçları doğrultusunda yeniden şekillendirilmesine engel oluşturduğu
düşünülen düzen içi aktörleri ayıklamayı hedeflemektedir. Bir başka ifadeyle,
ABD’den onay alanların elini rahatlatmayı, toplumun da bu doğrultuda baskı
altına alınmasını hedeflemektedir.
Soru: TKP
neden Türk Bayrağı taşımıyor?
Cevap: Komünistlerin
içinde yaşadıkları ülkelerin bayrağı ile sorunları yoktur ve olmamalıdır.
Dolayısıyla Türkiyeli komünistlerin ve TKP’nin Türk bayrağı ile alıp veremediği
bir şey bulunmamaktadır.
Söz konusu olan, emperyalizme ve işgalci güçlere karşı
yürütülmüş bir kurtuluş savaşı sırasında şekillenen bir bayraktır. Bu açıdan
bakıldığında doğal olan şey TKP’nin eylem ve etkinliklerinde Türk bayrağı da
taşımasıdır. Antiemperyalist mücadeleyi simgeleyen bu bayrağın yurtseverlerin,
devrimcilerin ve komünistlerin elinde eğriti durmayacağı açıktır.
Ancak türkiye’de doğal olmayan şeyler yaşanmıştır ve
yaşanmaktadır. Türkiye, kendisinin parçası ve asli unsuru olan Kürt halkının
inkâr edildiği ve yok sayıldığı bir ülke haline gelmiştir. Bu inkâr
politikalarının en önemli araçlarından birisi, ne yazık ki “bayrak” olmuştur.
ABD beslemesi ırkçıların Türk-Kürt düşmanlığı yaratırken bayrağa sımsıkı
sarılmaları, onların zavallılığıysa bizim utancımızdır.
soL’un Ergenekon’a
bakışı
soL Gazetesi’nin Ergenekon sürecine bakışı ise yine Kemal
Okuyan’ın 4 Ağustos’ta gözaltı operasyonlarıyla ilgili yazısıyla anlaşılıyordu.
“Protesto ve dayanışma” başlıklı metinde Kemal Okuyan, olaylara bakış şeklini
“Ben hukukçu değilim, siyaset cephesinden bakmaya çalışırım” şeklinde açıkladıktan
sonra Ergenekon Davası’na bakışını da şöyle anlatıyordu:
“Bu mahkemenin Türkiye’de darbecileri, kontrgerillacıları
etkisizleştirme, tasfiye etme amacıyla hareket ettiğine hâlâ inanan var mı? Saflıkla
açıklamak bir yere kadar.
İsim vermeyeceğim, Ergenekon’da yargılananlar arasında
yurtseverlikle alakasız epey insan var, nezaket gösteriyorum, ömürleri boyunca
bu halkı baskılamayı, NATO’ya hizmeti meslek edinenler var. İçeride olmaları
onları yurtsever yapmıyor.
Öte yandan, Silivri’de herkesin halk düşmanı olduğunu,
aralarında yurtseverler olmadığını söylemek de hem saçma hem insafsız bir
davranış. Başından beri ‘tasnif yapmıyoruz, Ergenekon tezgahının tamamına karşı
çıkıyoruz’ dedik, isim vermedik. Bu herkesi aynı çuvala koymak anlamına
gelmiyordu, etik davranmak anlamına geliyordu.
Yol arkadaşlığı ise… Hayat dayattığı kadar. Haziran
Direnişi’nde geçici ya da kalıcı yan yana gelişler, işbirlikleri oldu.”
Kemal Okuyan’ın şu ifadeleri ise TKP’nin
ulusalcılaşamayacağı gösteriyor ve Ergenekon hükümlüleriyle yollarını kesin bir
çizgiyle ayırıyor:
“Silivri’de ise…
Milli Birlik projesi var, Milli Merkez var, NATO’cu
generaller var, MHP’ye yapılan çağrılar var.
Kalsın.
Dün İşçi Partisi’ne, Aydınlık’a, TGB’ye, Ulusal Kanal’a
dönük polis baskınını şiddetle protesto ediyor, gözaltına alınanların derhal
serbest bırakılmasını talep ediyor, bütün parti yöneticilerine, basın
emekçilerine geçmiş olsun diyor ama Silivri’ye gitmiyorum. Gitmiyoruz.”
Okuyan, yazısının sonunda ise gerek Amerikancı gerekse
Ulusalcı oldukları yönündeki eleştirilere yanıt veriyor:
“Silivri’de yokuz ama Silivri’den gelen ‘Amerikancı,
CIA’cı, şucu bucu…’ suçlamalarını daha şimdiden duyabiliyoruz.Bir önemi var mı?
Türkiye’de böyle suçlamadıkları kimse kaldı mı?
‘Vay sen Aydınlıkçılarla dayanışmak mı istedin’ diye
yaygara koparacaklara gelince… Sizin dayanıştıklarınızı, taraf olduklarınızı
illa bir bir saymamız mı gerekiyor? Bırakın bu saçmalıkları, tutarlı olun,
sarılın AKP’ye yiğitçe, mertçe, dürüstçe…”(2)
TKP’nin bu sürece ilişkin tavır ve söylemlerini ise
TKP’li oluşunu gizlemeyen soL Gazetesi Muhabiri Selin Asker’in 6 Ağustos’ta
attığı şu twitle özetleyebiliriz: “Gazete bombalayan salınırken gazeteci
merdan yanardağ'a tutuklama tuncay özkan'a müebbete karşı çıkmakla ulusalcı
olunmaz, insan olur”
Uzun lafın kısası; TKP’de değişen bir şey yok. Zamanında
şartların oluşmasını bekleyerek açık bıraktıkları kapıdan şartlar oluşunca
içeri girdiler ve marksistliğin gereği olarak haksızlığa uğrayanların
niteliğine bakmadan yalnızca haksızlığa karşı çıktılar...
(1) soL Haber Portalı, “Boyun eğmeyenler İzmir'de de
buluşuyor”, 27 Haziran 2013, http://haber.sol.org.tr/soldakiler/boyun-egmeyenler-izmirde-de-bulusuyor-haberi-75440
(2) Kemal Okuyan, “Protesto ve dayanışma”, soL Gazetesi, 4
Ağustos 2013, http://haber.sol.org.tr/yazarlar/kemal-okuyan/protesto-ve-dayanisma-77488
(3)TKP, Hükümsüzdür, 5 Ağustos 2013, http://www.tkp.org.tr/basin-aciklamalari/tkpden-ergenekon-aciklamasi-hukumsuzdur-2262
(4)TKP, 100 Soruda Türkiye Komünist Partisi, Şubat 2011,
sayfa 28 ve 56
Soner Bahadır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder