Aydınlık ve Ulusal Kanal’ın Orhan Aykut röportajları,
“yetmez ama evet”çileri ayağa kaldırdı. Haberlerin odağındaki İhsan Arslan’ın
ağzı açılmazken, Roni Margulies’in sokaklara dökülmesi ise dikkat çekici.
Aydınlık Gazetesi ve Ulusal Kanal, 16 – 20 Ocak tarihleri
arasında, Taraf Gazetesi Yazarı Mehmet Baransu tarafından Balyoz ve Ergenekon
gibi askerlerin yargılandığı siyasi davalarla ilgili “bavul dolusu belgeler”
ile hazırlanan haberlere konu olan belgelerin sahte olduğu yönünde haber
dizileri yayınladı. Haberlerin ana temasında belgelerin, eski AKP Diyarbakır
Milletvekili İhsan Arslan’ın başında bulunduğu; içinde eski Emniyet Genel
Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, eski Deniz Kuvvetleri Binbaşı
Prof. Dr. İskender Pala ve Orhan Aykut’un da yer aldığı bir grup tarafından
hazırlandığı ve Baransu’ya 2003 yılında İstanbul Mövenpick Otel’de verildiği
yer alıyor.
Bu yayınlarla ilgili olarak ne yukarda adını saydığım
isimler, ne ilgili kurumlardan bir yetkili, ne bir mahkeme ne de habere imza
atan Mehmet Baransu ağzını açmış değil. Kimseden çıt çıkmıyor. Haberleri takip
eden ve Balyoz Davası hükümlülerinin yakınlarından oluşan Vardiye Bizde
Platformu üyeleri ise haberlerde adı geçen kişiler hakkında suç duyurusunda
bulundu. Henüz, suçlanan kimseden bir ses seda yok. Ne yalanlıyorlar ne de
doğruluyorlar.
“Yetmez ama evet” platformu
Yalnızca, Darbeye Karşı 70 Milyon Adım Platformu ses
çıkarıyor. Kimlerden oluşuyor bu platform? 12 Eylül 2010 tarihli Anayasa
Referandumu’nda hükümetin “askeri vesayeti kaldırıp darbelerle hesaplaşacağı”
ve “sivil ve demokratik bir anayasa hazırlayacağı” argümanlarının “sol
propaganda(!)”sını yapan ve “Yetmez ama evet” diyen Taraf Gazetesi etrafında
öbekleşen ve “AKP’nin getirdiği ileri demokrasi(!)”den nemalanarak
“sosyalizm(!)” kuracağı açmazını savunan “devrimci sosyalist(!)”lerden.
Platform, Taraf Gazetesi’nin 20 Ocak 2010 tarihinde
“Fatih Camii bombalanacaktı” manşetini atışının 3. yıl dönümünde Taraf Gazetesi
Yazarı Roni Margulies’in de katılımıyla Taksim Tünel Meydanı’ndan Galatasaray
Meydanı’na yürüdü. Güzergahları üzerinde bulunan İstanbul Barosu’nun önünden
geçerken “darbeci baro” diye bağıran kitlenin, aynı güzergah üzerinde bulunan
ve kendi ifadeleri ile “yüksek sesli darbecisever propaganda” yapan Aydınlık
Gazetesi ve Ulusal Kanal’ın binasının önünden geçerken özel bir slogan atmaması
ya da sıradan söyleminin dışına çıkmamış olması ise ayrı bir dikkat çekici
unsur.
Tutarsız düşünme sistemi
Platform tarafından yapılan basın açıklaması ve bütün
kopardıkları yaygarayı dayandırdıkları varsayımsa “düşünce” denen şeyin bu
topraklara uğramadığı izlenimini uyandırdı bende. Açıklamada, “Son dönemde
yüksek sesle yapılan yayınlara inanacak olursak; 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül,
28 Şubat ve 27 Nisan darbelerinin bu ülkede gerçekleşmediğine inanmamız
gerekiyor” denildi.
Bu sistematik ve bakış açısıyla düşünmek çok sakat bir
yaklaşımdır. O zaman bu kitlenin benim işkembe-i kübradan sallayacağım ve tabii
ki gerçeklik payı olmayan, “Uğur Mumcu’yu, Roni Margulies öldürdü. Buna karşı
çıkanlar bu ülkede daha insan öldürüldüğü gerçeğini görmememizi istiyor” varsayımını
da doğru kabul etmeleri gerekmektedir. Bu iki varsayım da aynı derece akılcı ve
gerçekçidir.
Margulies neden yürüyor?
İhsan Arslan ağzını açmıyor, AKP Genel Merkezi ağzını
açmıyor, Ramazan Akyürek ağzını açmıyor, Emniyet Genel Müdürlüğü ağzını
açmıyor, İskender Pala ağzını açmıyor, Genelkurmay Başkanlığı ağzını açmıyor,
Mehmet Baransu ağzını açmıyor, manşeti attıran Genel Yayın Yönetmeni Ahmet
Altan ağzını açmıyor, bu konuda adeta “zurnanın son deliği” denebilecek Roni
Margulies Taksim’de yürüyüşe katılıyor.
Margulies nezlinde bütün yürüyenlere soruyorum: Bu kadar
suçlanan ve yanıt vermesi beklenen kişi ve kurumlar bu iddiaları yalanlamazken
siz neden böyle bir yürüyüş düzenlersiniz?
Yukarda isimlerini saydığım kurum ve kişilere de
soruyorum: İnsanlar, sizerle ilgili suçlamalar hakkında size destek vermek için
eylem yaparken siz neden tek kelime açıklama yapmazsınız? Hakkınızdaki
iddiaların, “görevi kötüye kullanmak”, “evrakta sahtecilik” ve “adil
yargılamayı etkileme” gibi suçları barındırdığının farkında mısınız?
Soner Bahadır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder