Bu ilçe sınırlarındaki Ruslara ait olan bir arsada kendi biriktirdikleri paralarıyla futbol oynayan ve yağan yağmurdan kaçmak için zeytin ağacı altına sığınan ve burada futbol takımı kurma fikriyle toplantı yapan Kadızâde Zühtü Işıl, Kadızâde Raşit, Süreyya İplikçi, Refik Civelek, Osman Nuri ve Örnekköylü Hüseyin ile İzmir'in ilk spor kulübü olarak 1 Kasım 1912 tarihinde kuruldu. Hüsnü Tonak, Tahir Bor, Fevzi Fikri Altay, Sezai Çullu'nun da destekleri ile kurulan klubün ilk ismi İzmir Muaresei Bedeniye Kulübü idi.
Karşıyaka'nın armasındaki rengi yeşil-kırmızı olmakla birlikte,(armasındaki yeşil renk Osmanlı bayrağı,kırmızı renk ise Türk bayrağı'nı temsil eder.) bu tarihlerde İzmir'deki Rum,Ermeni azınlıklara karşı başarılı maçlar çıkardığından ve şu anda Yunanistan süper liginde bulunan köklü takımlardan Panionios ve Kıbrıs Rum Kesimi Ligi’nde mücadele eden Apollon takımlarına karşı galibiyetler elde ettiğinden dolayı Mustafa Kemal Atatürk tarafından tebrik edilip, armasının içinde ay-yıldız taşıma hakkı verilen üç takımdan biri olarak ödüllendirildi.(Diğer kulüpler Kasımpaşaspor ve Beşiktaş)
Diğer yandan 1. Dünya ve Kurtuluş Savaşı'ndan dönen Karşıyaka'lı oyuncular yeniden kurdukları takım ile kalesinde gol yemeden şampiyon takım olarak tarihe geçti. İşte bu şanlı 100 yılda, 35 Buçuk anlamıyla, armasıyla, taraftarıyla, Godo Necmi, Rıdvan Dilmen, Yusuf Tepekule, Ergun Öztuna (diğer adı Puşkaş Ergun) gibi önemli sporcuları yetiştirdi. Türk sporunun önemli yıldızları ile iyi bir geçmişi bulunan Klüp; futbol, basketbol ve voleybol, tenis, yelken, karate, judo, masa tenisi, kürek, golf, atlı spor, rugby, hokey gibi spor alanlarında halen faaliyetlerini devam ettiriyor.
Böylesine köklü spor tarihine sahip Karşıyaka Spor Kulübü, 1 Kasım 2012 günü saat 20.12'de 100.yaşını Karşıyaka İskele'den Bostanlı İskele'ye kadar sahil boyunca yan yana dizilen binlerce yeşil-kırmızılı taraftarı ile doyasıya kutladı. Taraftarlar, denizdeki teknelerden verilen işaretle beraber 7 bin adet meşalenin ateşlenmesiyle şov yaparken, yüzlerce işaret fişeği ve havai fişeğin patlatılması da kutlamalara renk kattı. Yalı Caddesi'ndeki binalarda ve Karşıyaka sırtlarında ikamet eden vatandaşlarda aynı anda meşaleyle kutlamalara destek verdi. Taraftarlar, bu büyük coşkularına gece geç saatlere kadar ilçede oluşturdukları uzun araç konvoyu, şarkılar ve marşlar eşliğinde devam ettiler.
Burada başka önem içeren noktaya vurgu yapacak olursak; Karşıyakalı'yı diğer taraftarlardan ayıran en önemli olgunun diğer spor alanlarında da takımına en iyi şekilde destek veriyor olması belirtilebilir. Bir Karşıyakalı için Karşıyaka; 35 Buçuk yani öteki olabilmek, İzmir’de kurulan takımlar içinde Bizans rengini almamak, ilk yola çıkmak; spor salonlarını, konser alanı görmekten çok takımı için bütünleşecek yer olarak görmek, yüzünü batıya çevirmek yani; Her zaman her yerde Kurtuluş Savaşı, Atatürk ve Cumhuriyete sahip çıkmak, takımlarının başarılarından çok başarısızlığını sevmek, insanlar televizyonda Avrupa maçlarını izlerken, sokakta köşe de marşlar söyleyip konfeti hazırlamak, Rıdvan Dilmen gibi vefa örneği göstermek, yurdun çeşitli yerlerinden şehirlerine gelen vatandaşlarla toplumsal barış sözleşmesi yaparak, herkesi bir pota da eritip kaynaştırmak, usta şair Atilla İlhan'ın da dediği gibi "bir kırmızı, bir yeşile sahip çıkmak” anlamlarını içeriyor.
Uğur Eryiğit
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder