![]() |
Freud'un "Id, Ego, Süper Ego" üçlemesininin şeması |
Günümüzde “günah keçisi” ilan edilmiş kavramlardan
biridir ego. Keşke fırsatımız olsa da sorabilsek: “Günah keçisi ilan ettiğiniz
ego ne demektir?” Gelin bu soruyu sorup cevap verelim…
Ego o kadar olumsuzlanmıştır ki, egoyu gündeme getiren Beyin
Bilimci(1) Sigmund Freud’un çağdaş davranış bilimi(2)ne temel oluşturan ve
çürütülemeyen çalışmaları, sadece ego kavramı üzerinden dayanaksız eleştirilere
maruz kalıyor.
![]() |
Sigmund Freud |
“Ego” ve “Egoizm”
Freud kişiliğinde, ego kavramı ve bu kavramdan türetilen egoizm,
yanlış temellere dayandırılarak olumsuzlanmaktadır. Öncelikle ego, Latincede “ben”
demektir. Davranış Bilimi literatüründe ise “benlik” anlamında
kullanılmaktadır. Egoizm ise sanılanın aksına “bencillik” değil, “bencilik”
demektir.
“Bencilik” ve “Bencillik”
Bu iki kavram arasındaki fark tek bir “l” harfinden çok
daha fazladır.
Haklı olarak olumsuzlanan “bencillik” kavramı, Anadolu
deyimlerimizde yerini “Rabbena hep bana” sözleriyle alan durumla özetlenebilir.
Yani bencillik, kişinin her olayın merkezinde kendisinin olmasını ve olayların
kendi istediği şekilde ve yalnızca kendi faydasına gerçekleşmesini istemesidir.
![]() |
Prof. Dr. Abraham Maslow |
“Bencilik” ise Davranış Bilimci Prof. Dr. Abraham Maslow’un
İhtiyaçlar Hiyerarşisi’nde(3) “Kendini gerçekleştirme” olarak kendini bulan
durumdur. Bencilik, kişinin içinde bulunduğu durum ve konularda etkin olma,
görevini etkin şekilde yerine getirme isteğidir.
Bu noktadan bakıldığında, “bencilik” anlamına gelen
egoizmin olumsuzlanacak bir yanı bulunmamaktadır.
Ego’nun iki yüzü
Davranış biliminin bugün üzerinde anlaştığı üzere ego,
insan davranışlarını belirleyen ana unsurdur. Yani kişilerin davranışları egoları
doğrultusunda gerçekleşir. Peki, ego nasıl bir şeydir?
Birçok şey gibi ego da tek parça değildir. Dünya’daki
bütün varlıklar gibi, ego da zıtların birlikteliği(4)ni yansıtan bir yapıdadır.
Egodaki zıtlık durumu, egonun çift yönlü kimliğinden kaynaklanıyor.
Ego, bilindiği üzere yalnızca kişinin kendisi üzerine
değildir. Kişinin yalnızca kendisi üzerine duyduğu bir ego da vardır ki bu “bencil
ego”dur. Fakat bunun yanı sıra, kişinin bir başka kişiye, gruba, topluluğa ya
da topluma yönelik egosu da vardır ki bu da “senci ego” ya da “toplumsal ego”dur.
Senci ve sosyal ego
Kamuoyunda bencillik ve bencil ego gayet iyi bilindiği
için bu kavramların davranışlara yansımasına girmiyorum.
Senci ego ise, daha önce bir yazımda yazdığım “bazen
insanlar benliklerini sevdikleri insanlarla özdeşleştirirler. Hatta böyle durumlarda,
‘senin mutluluğun benim mutluluğumdur’ ya da ‘sana yapılan bana yapılmıştır’
gibi cümleler sarf ederler”(5) cümlelerinde bahsettiğim durumdur. Bu durumdaki
insanlara yöneltilen “benliğinden ödün verme/vazgeçme” eleştirisi ise son
derece yanlıştır. Çünkü bu tür durumlarda, davranışlara yön veren benlik(ego)
olgusu yine tam kuvvet görev başındadır. Yalnızca egonun yönü kişinin kendisi
yerine karşındakine yönelmiştir.
Toplumsal ego ise, kendisini bırakıp ailesi, iş
arkadaşları ve arkadaş çevresindeki insanlar gibi yakın çevresindeki insanlar
için kendisini paralayan ya da ülke ve dünya siyasetiyle ilgilenip ülkenin ya
da dünyanın “toplu kurtuluşu”na kaya yoran ve bunun için çaba sarf eden
insanlarda karşımıza çıkar.
Kısaca toparlarsak, egonun var olmadığı bir davranış
yoktur ve ego öyle olumsuzlanıp korkulacak bir şey değildir…
(1)Nörolog
(2)Modern psikoloji
(3)İhtiyaçlar Hiyerarşisi Teorisi, http://tr.wikipedia.org/wiki/Maslow_teorisi
(4)Diyalektik
(5)Soner Bahadır, “Çok okursan ‘sıyırır’ mısın? – Sevgi, fedakârlık
ve yardımseverlik”, 25 Temmuz 2012, http://serbestats.blogspot.com/2012/07/cok-okursan-syrr-msn.html
Soner Bahadır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder