logo

11 Kasım 2012 Pazar

Ego

Freud'un "Id, Ego, Süper Ego"
üçlemesininin şeması

Günümüzde “günah keçisi” ilan edilmiş kavramlardan biridir ego. Keşke fırsatımız olsa da sorabilsek: “Günah keçisi ilan ettiğiniz ego ne demektir?” Gelin bu soruyu sorup cevap verelim…

Ego o kadar olumsuzlanmıştır ki, egoyu gündeme getiren Beyin Bilimci(1) Sigmund Freud’un çağdaş davranış bilimi(2)ne temel oluşturan ve çürütülemeyen çalışmaları, sadece ego kavramı üzerinden dayanaksız eleştirilere maruz kalıyor.

Sigmund Freud
“Ego” ve “Egoizm”

Freud kişiliğinde, ego kavramı ve bu kavramdan türetilen egoizm, yanlış temellere dayandırılarak olumsuzlanmaktadır. Öncelikle ego, Latincede “ben” demektir. Davranış Bilimi literatüründe ise “benlik” anlamında kullanılmaktadır. Egoizm ise sanılanın aksına “bencillik” değil, “bencilik” demektir.

“Bencilik” ve “Bencillik”

Bu iki kavram arasındaki fark tek bir “l” harfinden çok daha fazladır.

Haklı olarak olumsuzlanan “bencillik” kavramı, Anadolu deyimlerimizde yerini “Rabbena hep bana” sözleriyle alan durumla özetlenebilir. Yani bencillik, kişinin her olayın merkezinde kendisinin olmasını ve olayların kendi istediği şekilde ve yalnızca kendi faydasına gerçekleşmesini istemesidir.

Prof. Dr. Abraham Maslow
“Bencilik” ise Davranış Bilimci Prof. Dr. Abraham Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi’nde(3) “Kendini gerçekleştirme” olarak kendini bulan durumdur. Bencilik, kişinin içinde bulunduğu durum ve konularda etkin olma, görevini etkin şekilde yerine getirme isteğidir.

Bu noktadan bakıldığında, “bencilik” anlamına gelen egoizmin olumsuzlanacak bir yanı bulunmamaktadır.

Ego’nun iki yüzü

Davranış biliminin bugün üzerinde anlaştığı üzere ego, insan davranışlarını belirleyen ana unsurdur. Yani kişilerin davranışları egoları doğrultusunda gerçekleşir. Peki, ego nasıl bir şeydir?

Birçok şey gibi ego da tek parça değildir. Dünya’daki bütün varlıklar gibi, ego da zıtların birlikteliği(4)ni yansıtan bir yapıdadır. Egodaki zıtlık durumu, egonun çift yönlü kimliğinden kaynaklanıyor.

Ego, bilindiği üzere yalnızca kişinin kendisi üzerine değildir. Kişinin yalnızca kendisi üzerine duyduğu bir ego da vardır ki bu “bencil ego”dur. Fakat bunun yanı sıra, kişinin bir başka kişiye, gruba, topluluğa ya da topluma yönelik egosu da vardır ki bu da “senci ego” ya da “toplumsal ego”dur.

Senci ve sosyal ego

Kamuoyunda bencillik ve bencil ego gayet iyi bilindiği için bu kavramların davranışlara yansımasına girmiyorum.

Senci ego ise, daha önce bir yazımda yazdığım “bazen insanlar benliklerini sevdikleri insanlarla özdeşleştirirler. Hatta böyle durumlarda, ‘senin mutluluğun benim mutluluğumdur’ ya da ‘sana yapılan bana yapılmıştır’ gibi cümleler sarf ederler”(5) cümlelerinde bahsettiğim durumdur. Bu durumdaki insanlara yöneltilen “benliğinden ödün verme/vazgeçme” eleştirisi ise son derece yanlıştır. Çünkü bu tür durumlarda, davranışlara yön veren benlik(ego) olgusu yine tam kuvvet görev başındadır. Yalnızca egonun yönü kişinin kendisi yerine karşındakine yönelmiştir.

Toplumsal ego ise, kendisini bırakıp ailesi, iş arkadaşları ve arkadaş çevresindeki insanlar gibi yakın çevresindeki insanlar için kendisini paralayan ya da ülke ve dünya siyasetiyle ilgilenip ülkenin ya da dünyanın “toplu kurtuluşu”na kaya yoran ve bunun için çaba sarf eden insanlarda karşımıza çıkar.

Kısaca toparlarsak, egonun var olmadığı bir davranış yoktur ve ego öyle olumsuzlanıp korkulacak bir şey değildir…

(1)Nörolog
(2)Modern psikoloji
(3)İhtiyaçlar Hiyerarşisi Teorisi, http://tr.wikipedia.org/wiki/Maslow_teorisi
(4)Diyalektik
(5)Soner Bahadır, “Çok okursan ‘sıyırır’ mısın? – Sevgi, fedakârlık ve yardımseverlik”, 25 Temmuz 2012, http://serbestats.blogspot.com/2012/07/cok-okursan-syrr-msn.html

Soner Bahadır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder