logo

2 Ekim 2012 Salı

İleri demokratik ambargo!


AKP  4. Olağan Kongresi’nde 8 gazeteye akreditasyon ambargosu uygulaması, iktidarın “ileri demokrasi”sinin ne kadar ileri gidebileceğini gösterdi. Bu uygulama, Başbakan’ın “usta gazeteci” olarak nitelediği Nazlı Ilıcak’ı bile isyan ettirdi.

Kongreye, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla Aydınlık, BirGün, Cumhuriyet, Evrensel, Özgür Gündem, Yeniçağ, soL ve Sözcü gazeteleri ile Ulusal Kanal televizyonuna akreditasyon ambargosu uygulandı ve bu kurumların kongreyi takip etmelerine izin verilmedi. Erdoğan konuyla ilgili olarak "Bize sürekli olarak hakaret eden, her türlü saygısızlığı sürekli olarak gösterenleri, ben de kendi özel böyle bir günümüze davet etmek zorunda değilim. O medya bize her gün küfür yağdırdığında ona haddini bildirmek de bizim cevabımızdır. O gün salonda olan medyadan bize saldıran yok muydu? Vardı. Biz üç beşine böyle bir tavır uyguladık" açıklamasında bulundu.

İktidarın kayıtsız şartsız destekçisi Sabah Gazetesi Yazarı Nazlı Ilıcak bile bu uygulamayı "6 gazete (Cumhuriyet, Birgün, Yeni Çağ, Evrensel, Sözcü, Aydınlık) Kongre'ye akredite edilmemişti. Hem "% 1'in dahi hakkını koruyacağım" diyeceksiniz; hem her türlü ayrımcılığa karşı çıktığınızı defalarca vurgulayacaksınız; hem de ‘Ulu Çınar’ın gölgesinde bu gazetelere yer vermeyeceksiniz" yazarak eleştirdi. Her ne kadar, dün yayın hayatına başlayan soL gazetesi ve Özgür Gündem atlansa da bu eleştiriye katılmamak elde değil.

Bu listede, CHP Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın sahibi olduğu Yurt yer almıyordu. Fakat, Yurt gazetesi, internet sitesinden yaptığı açıklama ile onurlu bir davranış sergiledi. Gazete, “Gazetemiz YURT, akredite olduğu halde bu tutumu protesto için kongreyi izlememe kararı aldı” açıklaması yaptı.

Bu ambargoda dikkat çeken bir unsur da ülkücü camianın iki yaygın yayın organından biri olan Yeniçağ ambargo mağduru olurken, ülkücülerin diğer yayın organı olan Ortadoğu’ya herhangi bir ambargo uygulanmaması. Bu durumdan Ortadoğu gazetesi çevresinin “yandaş ülkücü” olduğu sonucunu mu çıkarmalıyız?

Bütün bunların ötesinde bu durumdaki en büyük garabet, Başbakan Erdoğan’ın kongrelerini “kendi özel günü” olarak tanımlaması. Demokratik rejimlerde bir siyasi partinin, hele de tek başına hükümet olan bir partinin kongresi asla kimsenin özel günü değildir. Bütün kamuoyuna açıktır, isteyen herkes girebilir, özellikle isteyen bütün basın mensupları girebilir. Bu uygulama, ileri demokrasi için bir kimlik tespiti niteliğindedir. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in yaptığı “Kürsü konuşmaları nasılsa televizyondan yayınlanacak” açıklaması ise tam bir “özrü kabahatinden büyük” vak’ası!

Soner Bahadır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder