logo

25 Ekim 2012 Perşembe

2013 Bütçesi ve kapalı büyüme


Geçtiğimiz günlerde açıklanan 2013 Yılı Bütçesi’nde büyüme hızında yavaşlama öngörülürken, bütçe açığının azaltılması için vergi miktarının arttırılacağı söylendi. Ekonomi alanındaki bir diğer gelişme de Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “Kapalı bir ekonomi olsaydık Çin’in iki katı büyüme hızına ulaşmıştık” açıklamasıydı.

2013 Bütçesi

2013 Yılı Merkezi Bütçesi konusuna girmek için öncelikle bu konudaki teknik konuları açıklayayım. “Büyüme” denen şey, bir ülkede üretilen ürün ve hizmetler sonucu elde edilen toplam para(Gayri Safi Yurtiçi Hasıla)nın artması demektir. “Bütçe açığı” ise, bir ülkenin elde ettiği gelirden daha fazla harcama yapmasıdır. Bütçe açığı denen şeyin ortaya çıkmasının temel sebeplerinden biri de o ülkenin kendi dışındaki ülkelere ürün ve hizmet satışının(ihracat), başka ülkelerden ürün ve hizmet alışı(ithalat)ndan az olmasıdır.    

Türkiye’de yaşanan durum gerçekten tam da budur. Yani Türkiye, kazandığından fazlasını harcıyor. Türkiye’nin kazandığının yalnızca artışında yavaşlama var. Yani Türkiye kazanmaya devam ediyor. (1) Ama kazancının artışından daha fazla harcadığı artıyor. Sorunun temelinde ise aslında Türkiye’nin üretip kazanmaması yatıyor.

Türkiye, sanayileşmesini tamamlamamış ve sanayisi zayıf bir ülke. Yani yarı sanayi/yari tarım toplumu. Küresel ekonomik sistemin kullanmayı çok sevdiği kavram ile söylersek “gelişmekte olan” bir ülke. Türkiye’nin bütçe açığını kapatması için vergileri değil, yerli üretimi arttırması gerekmektedir. Çünkü üretimi, dolayısıyla geliri artmayan bir toplumun daha fazla vergi vermesi demek, yaşam refahının azalması demektir. Bu durum bir süre sonra bahsi geçen vergilerin de ödenememesine sebebiyet verecek. Yani, bugünkü iktidar tarafından tutturulan bu yol, sürdürülebilir bir yol değildir.    

Ne yapmalı?

Türkiye’yi “sanayisini tamamlamamış, yarı sanayi/yarı tarım toplumu” olarak tanımlamıştım. Bundan sonra izlenecek ekonomik yol haritasının bu tanımlamayı gözardı etmemesi gerekmektedir. Türkiye’nin bugünkü gibi tarımı kısıtlayan ve engelleyen bir ekonomi politikasıyla yoluna devam etmesi mümkün değildir. Gerek Türkiye’nin mevcut ekonomi yapısı, gerekse Türkiye’nin sahip olduğu toprakların coğrafi özellikleri buna izin vermemektedir. Türkiye, sahip olduğu tarım kapasitesini en yüksek düzeyde kullanmalı, bunun yanında gerek bu tarım kapasitesini destekleyecek gerekse diğer alanlarda ilerlemesini sağlayacak sanayisini de geliştirmeye çalışmalıdır.

Şimşek’in Türkiye’ye kastı mı var?

Yazının girişinde bahsettiğim sözlerden sayın Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Dünya’nın en hızlı büyüyen ekonomisi ve dünya gücü olan Çin’in iki katı büyüme hızına erişme yolunu bildiği anlaşılıyor. Prof. Dr. Esfender Korkmaz’ın 21 Ekim günü Aydınlık’ta yayınlanan “Ekonomik büyüme iktisadi kalkınma getirmediği sürece bir anlam ifade etmez” değerlendirmesini de ayrı bir paranteze yerleştirerek soruyorum: Sayın Şimşek, madem Türkiye’nin nasıl büyüyeceğini biliyorsunuz, neden bu formülü uygulamıyorsunuz? Türkiye’ye kastınız mı var?

(1)Bu cümleden kasıt, Türkiye’de burjuvazinin gelirinin artmasıdır. Sürüsüne bereket zamlarla emekçilerin gelirinin kuşa döndüğü herkesçe malumdur.

Dipnot: Bütün İslam aleminin Kurban Bayramı'nı kutlar, bütün insanlık için hayırlara vesile olmasını dilerim

Soner Bahadır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder