logo

16 Haziran 2012 Cumartesi

"Devlet içinde devlet olmaz"

Gazeteci- yazar Müyyeser Yıldız'ın 14 Haziran 2012 günü Silivri Ceza İnfaz Kurumu'ndan "Tutuklu gazetecilere tanıklık günleri" için yazdığı mektubu sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu metin 15 Haziran 2012 günü İstanbul Çağlayan Adliyesinin önünde oğlu İlim Yıldız tarafından okundu. Lütfen sizlerde okuyun ve paylaşın... Şimdiden gösterdiğiniz hassasiyet için ben kendi adıma teşekkür ediyorum. Saygılarımla...

Merhaba değerli ve cesur dostlar,
İlk duruşmamızda, "Ben bu hukuku tanımıyorum." demiş şunu da eklmişdim. "Devlet içinde devlet olmaz böyle bir develet kimseye yar olamaz, yıkılır."

Geldiğimiz noktada Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Başbakanı, "yargıya güvenmediğini; çizmenin aşıldığını" açıklayıp "devlet içinde devlet olunmasından" yakınıyor.

Haklı çıktığım için sevinmiyor, ailesine ülkem ve milletim için üzülüyor, acı çekiyrum.

Biliyorsunuz, yaptığımız haberlerle " devam eden davaları, bu davalara bakan savcı ve hakimleri itibarsızlaştırdığımız" öne sürüldü. "Kara propaganda ve halk yalnış bilgilendirme" gibi, hiçbir konuda yer almayan "suçlar" icat edilerek, 16 ayımız çalındı.

Ve bugün Babakan, yaptığı o açıklamalarda tam da bu "suçlar" işeldi. T.C Başbakanına düşen görev, yakınmak değil, "çizmeyi aşanları, devlet içinde devlet" haline gelenleri ortaya çıkarıp hesap sorulmasına sağlamktır. Değilse kendisi de "Kara propaganda yapmak ve halkı yalnış bilgilendirmekten" Silivri 8 no'lu cezaevinin C-5 Koğuşuna bekliyorum. Yer var !

Değerli Dostlar,
Artık büyük resmi görüp okumanın zamanıdır. Olayların hiçbiri ve ülkenin açık hava hapishanesine dönüştürülmesi tesadüf değil. 100 yılın hesabı görülüyor. Sadece bu resmi görüp, gerçekleri anlatmaya çalışanlar değil, böyle bir teşebbüste bulunma ihtimali olan herkes peşinen tutuklanıp, göz-kulak hapsine alınıyor. Gencler, hatta çocuklar korkutulmak isteniyor. Kısacası herkese teslimiyet veya esaret dayatılıyor.

Bu şartlar altında hangi adalet, hangi savunmadan söz edeceğiz ?

Hayır; Başbakanın yargıya güvenmediği bir ülkede kimse benim güvenmesini beklemesin, savunma yapmama istemesin. Gerçek suçlular dışardayken, develete sızmışken, beton mezarlara konmuş masumlar kendilerini değil, ancak ve ancak ülkesini, milletini, hukukunu savunur.

Hayır; bizler sanık sandalyesinde değil, iddia makamındayız artık. Ahlak, evrensel hukuk ve vicdan da bunu gerektiriyor.

Basını özgür olmayan bir ülkede hiç kimse özgür değildir. Başta TGS, bir avuç cesur kadın ve adamın verdiği bu mücadelenin, kendilerini " özgür ve dokunulmaz" zannedenlere örnek olmasını diliyorum. Herkesi korkutamayacağını, herkesi satın alamayacağını ve herkesin onurunu çiğnenemeyeceğini ispatlıyoruz. Şükranlarımı ve saygılarımı sunuyorum.
               Silivri'den kucak dolusu sevgiler.        
                                                        Müyesser YILDIZ - 14 Haziran 2012

NOT : 18 Haziran 2012 Günü İstanbul Çağlayan'daki adalet sarayında Odatv duruşması görülecektir. İlgilere ve duruşmayı izlemek isteyenlere önemle duyurulur...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder