Evet bu yazım sizlere gelsin. Evet ben
iktisatçı değilim. Repo, kur, endeks vesaire vesaire pek anlamam.
Peki siz çok mu iyi anlıyorsunuz? Çok iyi anlayıp da mı
“Dünya'nın en büyük 17.Ekonomisiyiz!” diye övünüyorsunuz?
Hepiniz Adam Smith kesiliyorsunuz değil mi? Sayın Tayyip Erdoğan'ı
överken kendinizden geçiyorsunuz.
Evet yandaş değilim. Ve evet sizin
göremediklerinizi ben görüyorum. X Partisi'nin yandaşı da
değilim he bunu da biliniz! Malum AKP karşıtı olan herkesi CHP
sanan bir zihniyet var. Yok ama mesele o da değil. Sizi ekonomi
bilginleri sizi!
Sempatizanlarınızla ettiğim
sohbetlerde en çok duyduğum söylemlerden biri de şu siz
bilginlerden!: “Türkiye aç değil, Türkiye'de açlıktan ölen
var mı?” Şimdi bu söyleminize geliyorum değerli bilginler...
Bir süre yazı yazacak vakit bulamam
zannediyordum. Ama bugün yaşadığım bir olay yüzünden adeta
şuan vakit yarattım. Ne vicdanım rahat etti ne beyinim. Olayı çok
detaylı anlatmayacağım çünkü bazı bilginler duygu sömürüsü
diyebilir. Ben önlemimi alayım da detaya girmeyeyim. Malum sizlerle
o kadar çok sohbet ettim ki artık neyi yaftalayıp neye sövdüğünüzü
iyi biliyorum. Beni de bilgin ettiniz.
Türkiye'de açlık tabi olmaz.
İnsanlar ucu ucuna doyuyor çünkü. Günde bir-iki öğün
yiyorlar. Bugün kendi gözlerimle gördüm. 50-55 yaşlarında yük
taşıyan bir amca, “Omuzlarım ağrıdı ya...” diyordu. O ses
tonunu duymak istemezdiniz eminim. Bütün dünyam başıma yıkıldı.
Onun canı yanarken aklıma lüks yatında viski bardağına buz rica
edenler geldi aklıma. Bir yanda keyfine düşkün insanlar, bir
yanda yükler altında yaşayan amcalar. E tabi Türkiye'de açlık
olmaz. Bu cümleyi söyleyip de vicdanınız rahat ediyorsa ne mutlu
size! Ki bu olay İstanbul'da yaşanıyor düşünün. Bu memlekette
İstanbul'dan daha az gelişmiş 80 il daha var. (İstanbul'u
metropol baz alıyorum Ankara ve İzmir daha gelişmiş diyenler için
78-79 il daha var diyorum, farketmez.) O illerin durumunu da düşünün.
İstanbul böyleyse onlar nasıl sizce? Ama yok yok. Türkiye'de
açlık yok, açlıktan ölen yok tabi.
Memurlara 3+3'lük bir zam yapıldı
en son. Yapılan zam 1 aylık simit artı çay parası etmiyor. Bu
memlekette yaşıyorsunuz. İşçilerimize hiç değinmiyorum
memurdan beter durumdalar... Bunlar zaten başlı başına bir yazı
konusu. Başlı başına hayattan nefret etme sebepleri.
Bazı şeylerin farkında olma zamanı
geldi de geçiyor yurttaşlar. Geldi de geçti! “Dünyanın en
büyük 17. Ekonomisi'yiz!” diye övünenlere karşı, “Türkiye'de
aç yok, açlıktan ölen duydun mu?” diye bazı yaptırımları
fanatikçe savunanlara karşı artık bilinçlenme zamanı! O
muhterem bilginlere karşı bilinçlenelim! Gözlem yapmanız
yeterli. Gözlem bile insana çoğu şey katar.
Dini eleştirdim, almadığım olumsuz
eleştiri kalmadı. Ama bir düşünün be kardeşler, o adam belki
de “Olsun, omuzlarım kopsun ama bu çileye karşı cennette
girerim belki” diye kendini avuturken öbür tarafta insanlar
ağzındaki havyar lekesini parayla siliyor. Din için bu yüzden
toplumu frenliyor diyorum. Frenlemesin! Frenlememeli! Kim kimden
üstün?
İnsanların eşit olduğunu bilip
eşitlik için mücadele edelim! Ölüp gittikten sonra hakkımızı
alacağımız avuntusuyla ezilişlerimizi içimize atmayalım. İnan
mücadele etmek, en azından düşünüp anlatmak, içimize atmaktan
daha faydalı olacaktır. İnanın toplu bir mücadele, toplu bir
eşitlik istemi, nice amcalara rahat nefes aldıracaktır.
Mantıklı olalım: Milyon dolarlar
nerelere gidiyor, ne saçma ödeneklerle heba oluyor. Ülkenin kendi
halka mı gidemez yani? Kendimizi küçük görmeyelim. Biz insanlar,
her şeyden önemliyiz. Her şeyden!
Uğur Mutlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder