logo

26 Şubat 2012 Pazar

“Kadın kotası”, kadının kadını aşağılatmasıdır!


İyice şirazesinden çıkan, “Yeni Türkiye”ye ayak uydurmak amacıyla şekilden şekile giren ve bir panayır curcunasını andıran “Yeni CHP”nin bir türlü oturmayan idari yapısını şekillendirmek amacıyla yeni bir tüzük yazılması çalışmalarıyla yeniden gündeme gelen bir konu “kadın kotası.”
                                                                           
Yeni CHP’nin yeni tüzüğü benim tartışma konum değil. Zaten “kadın kotası” denen rezalet, bugün ortaya çıkan bir konu değildir. Dünya çapında, kadın hareketlerinin etkisiyle ortaya çıkmış ve sol ve muhalif kesimlerce benimsenerek uygulamaya konan bir garabettir bu.

Kadın kotasını savunanlar; kadının toplumlarda en fazla ezilen kesim olduğu, kendini savunmasına ve ifade etmesine izin verilmediği, kadının erkekle eşit bir yurttaş olduğu ve kadının da toplumda etkin bir rol alarak söz sahibi olması gerektiği doğrularını savunan kesimlerdir. Fakat bu doğru tespitleri yerine getirmenin yolu “kota” denen garabet ve rezillik değildir. Bu garabeti ve rezaleti savunanlar farkında olmadan, kadının sahip olması gereken söz ve yetkiyi kazanabilecek yeterlilikte olmadığını söylemektedirler. Çünkü kota garabetini savunanlar, kadınların kendilerini ifade edebilmeleri için, içinde bulundukları topluluğun yönetici kadrosunun belli bir oranının “yalnızca kadın oldukları için” kadınlara ayrılması gerektiğini savunmaktadırlar. Böyle bir savunma, kadınların o söz hakkını alabilecek beceriye sahip olmadığını savunmaktır. Bahsi geçen söz hakkını alabilecek olan erkek cinsinden böyle bir kota talebi duyan var mı? Üstüne üstlük bu aşağılamayı savunanların büyük bir bölümü de kadınların kendisidir.

Kadınların sorununu çözmenin, kadınların haklarını almalarının ve kadınların kendi kendilerine yönelttikleri bu aşağılamaya son verilmesinin yolu, kadınların hak ettikleri söz hakkını alabilecek güce erişmeye çalışmalarıdır. Çünkü, kendini aşağılayana kimse acımaz. Bu konuda son söylenebilecek söz: “Hak verilmez, alınır!”

Soner Bahadır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder