Dünya’nın her yerinde her ülkenin, her devletin geleceği çok
önemlidir. Her devlet geleceğinin nerde olduğu bulmaya çalışır ve buluşunca da
kıymetle değerlendirir. Herkesin bildiği gibi bizim ülkemizin kurulduğu günden
beri ; tek geleceği, tek umudu gençleridir. Fakat nedense; dünyada olmayan bir
şekilde kıymet verilmesi bir yana hep sesleri kıstırılmış ve potansiyel bir tehlike
olarak görülmüşlerdir.
Yaşanan son Hopa olayı ile
durumun daha da vahimleştiği görmekteyiz. Gösteri ve yürüyüş yaptığı için,
basın açıklaması yaptığı için, ironik eylemler yaptığı için tutuklanan yaklaşık
500 üniversite öğrenci var ; fakat bu rakamı Adalet bakanlığı 116 olarak bildirmektedir.Aslında
bu olaylarla şaşırmamak lazım. Bizim ülkemizin ideolojisi budur; hangi görüşte
olursa olsun; genç zihinlerin yolunu keselim. ‘Allah muhafaza parlak fikirler
üretirler de geleceğimizin kurtarılırlar‘diye düşünüyorlar fikrimce. Cumhuriyet
ilanı ile beraber bu fikir de hiçbir sapma olmamıştır. Sadece arada sırada
ideolojiler yer değiştirmiştir. Bizim çok kıymetli bir devlet ideolojimiz
vardır; bir T.C. vatandaşı, öncellikle Türk ırkını en iyi ırk diye tanıyacak
fakat ırkçılık güya yapmayacak, sonra din değerleri bilecek fakat devletin izin
verdiği sürece bunları uygulayacak yani; devlet dinden daha kutsal olacak, her
şeyden önce Atatürk ‘ü çok sevecek eğer sevmezse, vatan düşmanı konumuna
gelecektir . Bizim resmi devlet ideolojimizin müthiş yapıcı, bağlayıcı
unsurları bunlardır. Fakat 1945’ler ile beraber dünya’ya entegre olma ümidi
taşıyan Türkiye kapalı ocağından çıkarak artık bir şeyler okumaya ve öğrenmeye
çalışmaktadır ve bu süreçte etkisini iyice baskın hissettiren devlet ideoloji,
farklı ideolojiler benimseyen gençlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Fakat bu ideolojiler ne olursa
olsun; iktidar hangi görüşte ise, buna karşı olan herkes bu iktidarlar
tarafında ezilmiştir. Demokrat parti, Adalet parti dönemlerinde özellikle 12
Mart ile sol diye nitelenen kesime büyük bir darbe vurulmuştur. 1970- 80
döneminde sağ ve sol diye ayrıştırılan gençlerimiz birbirlerine acımasızca
kıymışlardır. Böyle bir ortam tabiî ki bizim muzaffer ordumuzun yönetime el
koyması ile beraber artık devleti temel aygıtı olan ordu gençlerimizi , yani
geleceğimizi acımadan bir kasap görevi üstlenerek geleceklerimizi ya astılar yada işkenceden
geçirerek öldürdüler.Bu dönemde sonra ise; 1980-90’lı yıllar arasında Kürt
gençleri etnik kimlikleri yüzünden işkencelerden geçirilmişlerdir. 28 Şubat
süreci ise; dini eğilimli gençler üniversite içerisine girmesinler diye çeşitli
zorbalıklardan ve baskılardan geçirilmişlerdir. İnançlarından dolayı eğitim
hakları ellerinden alınmıştır. Maalesef bizim ülkemizde adalet sistemi iktidar
partisinin ideolojisine göre değişmektedir. Dünde olduğu gibi bugün de, yarın
da bu ülkenin adaletine inanmıyorum. Bu hangi parti olursa olsun, hangi sistem
olursa olsun.
Tek temennim; gençlerinin geleceği
olduğu inanan bir ülke ve bir de farklı zihinlere, görüşlere, ideolojilere
inanan gençlerin bir arada iyi işler yapabileceğine inanan insanların olduğu
bir ülke temennisidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder