logo

10 Aralık 2011 Cumartesi

GELECEĞİMİZ PARMAKLIKLAR ARDINDA


Dünya’nın her yerinde her ülkenin, her devletin geleceği çok önemlidir. Her devlet geleceğinin nerde olduğu bulmaya çalışır ve buluşunca da kıymetle değerlendirir. Herkesin bildiği gibi bizim ülkemizin kurulduğu günden beri ; tek geleceği, tek umudu gençleridir. Fakat nedense; dünyada olmayan bir şekilde kıymet verilmesi bir yana hep sesleri kıstırılmış ve potansiyel bir tehlike olarak görülmüşlerdir.
Yaşanan son Hopa olayı ile durumun daha da vahimleştiği görmekteyiz. Gösteri ve yürüyüş yaptığı için, basın açıklaması yaptığı için, ironik eylemler yaptığı için tutuklanan yaklaşık 500 üniversite öğrenci var ; fakat bu rakamı Adalet bakanlığı 116 olarak bildirmektedir.Aslında bu olaylarla şaşırmamak lazım. Bizim ülkemizin ideolojisi budur; hangi görüşte olursa olsun; genç zihinlerin yolunu keselim. ‘Allah muhafaza parlak fikirler üretirler de geleceğimizin kurtarılırlar‘diye düşünüyorlar fikrimce. Cumhuriyet ilanı ile beraber bu fikir de hiçbir sapma olmamıştır. Sadece arada sırada ideolojiler yer değiştirmiştir. Bizim çok kıymetli bir devlet ideolojimiz vardır; bir T.C. vatandaşı, öncellikle Türk ırkını en iyi ırk diye tanıyacak fakat ırkçılık güya yapmayacak, sonra din değerleri bilecek fakat devletin izin verdiği sürece bunları uygulayacak yani; devlet dinden daha kutsal olacak, her şeyden önce Atatürk ‘ü çok sevecek eğer sevmezse, vatan düşmanı konumuna gelecektir . Bizim resmi devlet ideolojimizin müthiş yapıcı, bağlayıcı unsurları bunlardır. Fakat 1945’ler ile beraber dünya’ya entegre olma ümidi taşıyan Türkiye kapalı ocağından çıkarak artık bir şeyler okumaya ve öğrenmeye çalışmaktadır ve bu süreçte etkisini iyice baskın hissettiren devlet ideoloji, farklı ideolojiler benimseyen gençlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Fakat bu ideolojiler ne olursa olsun; iktidar hangi görüşte ise, buna karşı olan herkes bu iktidarlar tarafında ezilmiştir. Demokrat parti, Adalet parti dönemlerinde özellikle 12 Mart ile sol diye nitelenen kesime büyük bir darbe vurulmuştur. 1970- 80 döneminde sağ ve sol diye ayrıştırılan gençlerimiz birbirlerine acımasızca kıymışlardır. Böyle bir ortam tabiî ki bizim muzaffer ordumuzun yönetime el koyması ile beraber artık devleti temel aygıtı olan ordu gençlerimizi , yani geleceğimizi acımadan bir kasap görevi üstlenerek  geleceklerimizi ya astılar yada işkenceden geçirerek öldürdüler.Bu dönemde sonra ise; 1980-90’lı yıllar arasında Kürt gençleri etnik kimlikleri yüzünden işkencelerden geçirilmişlerdir. 28 Şubat süreci ise; dini eğilimli gençler üniversite içerisine girmesinler diye çeşitli zorbalıklardan ve baskılardan geçirilmişlerdir. İnançlarından dolayı eğitim hakları ellerinden alınmıştır. Maalesef bizim ülkemizde adalet sistemi iktidar partisinin ideolojisine göre değişmektedir. Dünde olduğu gibi bugün de, yarın da bu ülkenin adaletine inanmıyorum. Bu hangi parti olursa olsun, hangi sistem olursa olsun.
Tek temennim; gençlerinin geleceği olduğu inanan bir ülke ve bir de farklı zihinlere, görüşlere, ideolojilere inanan gençlerin bir arada iyi işler yapabileceğine inanan insanların olduğu bir ülke temennisidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder