Bugünün ve aslında Cumhuriyetin ilk yıllarında beri süregelen bir tartışma konusu anayasa ve nasıl bir anayasa olmalı? Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan beri özellikle batan çıka yürümeye çalışan bir demokrasimiz varken üç askeri müdahale ile beraber bu süreç malesef daha fazla yürüyememiş ve daha kötü bir duruma gelmiştir. Bu yazı belki konusu itibariyle çok klasikleşmiştir. Özellikle siyasi partilerin seçim döneminde en önemli propaganda silahı ve sözde gazete yazarların en önemli köşe yazısı konusu; anayasa ve anayasa nasıl olmalı ile ilgili görüşleri olmuştur. Fakat nedense halkın sesine bir türlü kulak verilmemiştir. En son yapılan 1982 anayasası ile sesini sivil toplum aracıyla çıkarmayan çalışan halk sindirilmiş ve halka tamamen askeri vesayet rejiminin sert yüzü gösterilmiştir. Yeni bir anayasa yapmayan çalışan günümüz meclisi ise; bence ilk önce farklı görüş ve düşüncelerdeki sivil toplum örgütlerini anayasa ile ilgili yapmış oldukları çalışmaları incelemeli ve bundan sonra taslak çalışmaları yapılmalıdır. Şimdi birkaç sivil toplum örgütün anayasa ile ilgili görüşlerini size aktarmaya çalışacağım.
Türkiye Barolar Birliği: 1982 Anayasası’nın Fransız ihtilali beyannamesine aykırıdır. Erkler ayrılığını değil; erkler işbirliği sağlamıştır. Katılımcılık ilkesi, yargıda çoğulculuk ilkesi uygulanmalı ve anayasa’nın anayasa profesörleriyle değil; halk yapılaması gerekir.
TÜRK-İŞ: Anayasayla ilgili özellikle ekonomik ve sosyal hayat ilgili sorunlar giderilmeli ve özgür, çoğulcu bir parlamento olmalı. Özellikle tabanı itibariyle işçi hakları ile ilgili birçok talepte bulunuyorlar. Bunlar sendikal hakların geri verilmesi, grev, toplantı ve gösteri haklarını verilmesi. Anayasanın ilk üç maddesini değiştirilmesi konusunun tartışmaya açılmalı.
Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu(TUSKON): Sivil, liberal, çoğulcu ve demokratik bir anayasa yapılmalı. Çoğulcu bir yargı olmalı ve yeni anayasanın kurucu bir meclis ile yapılmalıdır.
TÜRKİYE HUKUKÇULAR DERNEĞİ: Sağlıklı bir meclis için genel seçimler dışında yeni anayasayı kurucu bir meclis yapmalı. Yüzde onluk seçim barajının düşürülmeli ve temsilde adalet kavramının sağlanması gerekir. Kurucu meclisin kabul görmemesi durumunda mecliste her kesimi temsil eden bir alt komisyon kurulmalı. Değiştirilemez maddeler tartışmaya açılmalı ve laiklik ilkesi kaldırılmalıdır.
MEMUR-SEN: Erkler ayrılığı ve laiklik ilkesi yeniden tanımlanmalı, YÖK yeniden yapılandırılmalı ve grev, toplu sözleşme ve birçok sendikal hak geri verilmelidir.
HAK-İŞ: Devletin yapısının yeniden oluşturulmalı. Adem-i merkeziyetçi bir yapıya dönüştürülmeli ve yerel yönetimler kuvvetlendirilmeli. Din ve vicdan özgürlüğü, kadın-erkek eşitliği ve anadilde eğitim konusunda birçok yeni ve özgür yasa yapılmalı.
Devrimci İşçi sendikaları kondeferasyonu(DİSK): Erkler ayrığı dengesi bozulmuş. Bunu dengelemek ve yeni bir anayasa yapmak için bir kurucu meclis kurulmalı ve kurucu meclisin yaptığın anayasa referanduma gitmelidir. Farklı kimlikler ifade edilerek yeni bir vatandaşlık tanımı yapılmalı.
Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (KA-DER): Kadın ve erkek eşitliği kesin bir dile anayasa da yer almalı. Değiştirilmez maddeler değiştirilebilir.
KAMU-SEN: Yeni anayasa; milli egemenlik, parlamenter rejim ve erkler ayrılığı kapsamında işbirliği içinde toplumun bütün sorunlarının çözmeli. Sosyal devlet anlayışı gelişmeli ve herkesin hakça yaşama hakkı verilmeli. Kamu çalışanlarına siyaset yapma hakkı verilmeli.İlk 3 madde değiştirilmemeli.
Yukarıda birçok sivil toplum kuruluşunun anayasa ile ilgili görüşlerini ve önem verdiği konuları belirttim. Özellikle birkaç konu üzerinde durmak gerekir. Birincisi; kurucu meclis ve yüzde onluk baraj. Şu an itibariyle çalışmaya başlayan meclis için, bu görüş itibar görmemiştir. Baraj meselesi ise; malesef hale devam etmektir bu durum kesinlikle temsilde adalet kavramına terstir ve çoğulcu bir meclise yapısı oluşturmamaktadır. Yeni anayasa bu duruma çözüm bulmadır ki bu yeni meclisin profil itibariyle yapmak istemediği bir meseledir. İlk üç maddenin tartışmaya açılması ya da değiştirilmesi; her sivil toplum örgütü farklı görüş bildirmiştir. Anayasa çalışmaları yapılırken her konu tartışmaya açılmalı ve yeniden tanımlanması gereken her ilke, görüş ve öneri üzerine konuşulmalıdır. Lailklik tanımı; kesinlikle yeniden tanımlanmalı fakat Türkiye’nin en önemli anayasa maddesi olmamalıdır.
Özellikle son 30 yılın bitmeyen tartışması; bir an evvel her kesimi memnun edecek şekilde düzenlenmelidir. Sözde var olan sosyal devlet anlayışı yeni anayasa da işlerlilik kazanmalı özellikle; 1982 Anayasasının ezip geçtiği kesimlerin mağduriyetleri giderilmeli ve işçi ve memurlardan alınan bütün sendikal haklar geri verilmelidir. En önemli meselelerden biri ise; kimlik tanımı ve anadilde eğitim konusudur. Kesinlikle yeniden vatandaşlık tanımı yapılmalıdır. Bence anayasa çalışmalarının en önemli tartışması bu konu olacaktır. Çünkü her partinin bu konuyla ilgili hassasiyetleri var ve tabii ki bu hassasiyetle sadece siyasi partilerin değil tabanları itibariyle her görüşten halkın hassasiyetleridir. Bu mesele ancak uzlaşma ile ve özellikle hükümet ve muhalefetin görüş birliği halinde olmasıyla çözülebilir. Anadilde eğitim hakkı; herkesin hakkıdır fakat bugün yaşadığımız terör ortamı ve anadilde eğitim hakkının yalnız Kürt dili ile özleştirilmesi bu konuyu malesef konuşmak bir yana ,mevzusunun açılmasına yol açmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder