logo

28 Ekim 2011 Cuma

Bu bilgiler ne kadar gerçek?


Ulusal Kanal, Libya eski Devlet Başkanı Muammer Kaddafi’nin öldürülüşünün ardından böyle bir haber yaptı. Uluslarası sermaye hegomonyasının propaganda aleti olan yaygın kitle iletişim araçlarında mezalim bir diktatör portresiyle yansıtılan Kaddafi hakkında yapılan bu haber, bu kitle iletişim araçları tarafından bilgilenmeye alışmış insanlarda “bu bilgiler ne kadar gerçek?” gibi bir soru oluşturdu.  

Rap sanatçısı MT'nin ifadesiyle, "en gerçek gerçek"tir bu ifadeler.

Muammer Kaddafi, 1969 yılında Libya'da "yeşil sosyalizm" adı verilen, islami devlet modelinin sosyalist yorumlanışı olan sistemi kurmuş ve ABD, Libya'yı Ortadoğu'da kendisi için en büyük tehlike olarak görmüştür. ABD’nin bu tehlike algısı o kadar büyüktür ki, 1991 yılında bütün sovyet bloku çöktükten sonra, 1991 öncesi en büyük düşman gördüğü üç ülkeden biri olan Küba(diğerleri Sovyetler Birliği ve Çin) ile uğraşmayı asgari düzeye çekmiş fakat Libya ile bugüne kadar uğraşmıştır.

Anlatılan uygulamalar doğru. Fakat toplumsal refahın dağılımı kesinlikle sosyalist bir rejimin sosyal refah dağılımı değildi. Libya halkının sokaklardaki durumu ortadayken, Kaddafi’nin oğulları yıl başında ABD sahillerinde Beyonce’a 3-4 şarkı için bilmem kaç milyon dolar ödeyebiliyordu.

Libya’daki çatışmanın temeli de yukarda anlattığım adaletsiz dağılımdan kaynaklanıyordu. Kaddafi’yi savunanlar videoda anlatılan sosyal hizmetlerin varlığı sebebiyle Kaddafi’yi savunurken, karşı çıkanlar ise sosyal adaletsizlik sebebiyle karşı çıkıyordu. Buna rağmen Kaddafi rejimi, Ortadoğu rejimleri içerisinde en fazla halk desteğini arkasına alan rejimdi. Bu yüzden diğer ülkelerdeki çatışmalar kısa sürede “devrim(!)” ile sonuçlanırken Libya’daki çatışmalar NATO’nun tüm gücünü seferber ederek destek vermesine rağmen aylarca sürmüştür.

Anlatılanların doğru olduğunun ve olayların bütünüyle NATO sömürgecilerinin ekonomik çıkarlarına hizmet etmek için çıkarıldığının bir diğer ispatı da Libya Ulusal Geçiş Konseyi’nin henüz ülkede kontrolü ele almadan ve hiçbir ülke tarafından resmi iktidar olarak gözükmediği dönemde, Libya petrollerinin yüzde 35’inin satılması yönünde Fransa ile anlaşma sağlamıştır.(Fransa dahi resmen bu konseyi resmi iktidar olarak tanımıyordu)

Sonuç olarak, “Yeşil Sosyalizm” devrildi, yerine “Ilımlı İslam” geldi ve Libya da ABD’nin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eşbaşkanlığını yürüttüğü Büyük Ortadoğu Planı’na dahil edilmiş oldu. Libya halkı için değişen ne olacak? Maddeler halinde sayayım:

-Sosyal adaletsizlik giderek artacak.
-1983 yılında Türkiye’de neoliberalizmin bayraktarı olarak iktidara gelen eski Cumhurbaşkanı ve Başbakan Turgut Özal’ın ardından söylenen “Özal geldi, raflar doldu” sözü Libya Ulusal Geçiş Konseyi için de söylenecek. Fakat Özal için geçerli olan “Raflar doldu da kaç kişi alabildi?” sorusu Libya Ulusal Geçiş Konseyi için de geçerli olacak.
-Siyasal olarak ise Kaddafi döneminde karnı doysa da siyaseten reel siyasete etki edecek söz hakkı olmayan Libya halkı için aynı durum bu sefer karnı aç bir biçimde devam edecek.

Soner Bahadır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder