Ulusal
Kanal, Libya eski Devlet Başkanı Muammer Kaddafi’nin öldürülüşünün ardından böyle
bir haber yaptı. Uluslarası sermaye hegomonyasının propaganda aleti olan yaygın
kitle iletişim araçlarında mezalim bir diktatör portresiyle yansıtılan Kaddafi
hakkında yapılan bu haber, bu kitle iletişim araçları tarafından bilgilenmeye
alışmış insanlarda “bu bilgiler ne kadar gerçek?” gibi bir soru oluşturdu.
Rap sanatçısı MT'nin
ifadesiyle, "en gerçek gerçek"tir bu ifadeler.
Muammer Kaddafi, 1969 yılında
Libya'da "yeşil sosyalizm" adı verilen, islami devlet modelinin
sosyalist yorumlanışı olan sistemi kurmuş ve ABD, Libya'yı Ortadoğu'da kendisi
için en büyük tehlike olarak görmüştür. ABD’nin bu tehlike algısı o kadar
büyüktür ki, 1991 yılında bütün sovyet bloku çöktükten sonra, 1991 öncesi en
büyük düşman gördüğü üç ülkeden biri olan Küba(diğerleri Sovyetler Birliği ve
Çin) ile uğraşmayı asgari düzeye çekmiş fakat Libya ile bugüne kadar
uğraşmıştır.
Anlatılan uygulamalar doğru.
Fakat toplumsal refahın dağılımı kesinlikle sosyalist bir rejimin sosyal refah
dağılımı değildi. Libya halkının sokaklardaki durumu ortadayken, Kaddafi’nin
oğulları yıl başında ABD sahillerinde Beyonce’a 3-4 şarkı için bilmem kaç
milyon dolar ödeyebiliyordu.
Libya’daki çatışmanın temeli
de yukarda anlattığım adaletsiz dağılımdan kaynaklanıyordu. Kaddafi’yi
savunanlar videoda anlatılan sosyal hizmetlerin varlığı sebebiyle Kaddafi’yi savunurken,
karşı çıkanlar ise sosyal adaletsizlik sebebiyle karşı çıkıyordu. Buna rağmen
Kaddafi rejimi, Ortadoğu rejimleri içerisinde en fazla halk desteğini arkasına
alan rejimdi. Bu yüzden diğer ülkelerdeki çatışmalar kısa sürede “devrim(!)”
ile sonuçlanırken Libya’daki çatışmalar NATO’nun tüm gücünü seferber ederek destek
vermesine rağmen aylarca sürmüştür.
Anlatılanların doğru olduğunun
ve olayların bütünüyle NATO sömürgecilerinin ekonomik çıkarlarına hizmet etmek
için çıkarıldığının bir diğer ispatı da Libya Ulusal Geçiş Konseyi’nin henüz
ülkede kontrolü ele almadan ve hiçbir ülke tarafından resmi iktidar olarak
gözükmediği dönemde, Libya petrollerinin yüzde 35’inin satılması yönünde Fransa
ile anlaşma sağlamıştır.(Fransa dahi resmen bu konseyi resmi iktidar olarak
tanımıyordu)
Sonuç olarak, “Yeşil
Sosyalizm” devrildi, yerine “Ilımlı İslam” geldi ve Libya da ABD’nin, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan’ın eşbaşkanlığını yürüttüğü Büyük Ortadoğu Planı’na dahil
edilmiş oldu. Libya halkı için değişen ne olacak? Maddeler halinde sayayım:
-Sosyal adaletsizlik giderek
artacak.
-1983 yılında Türkiye’de
neoliberalizmin bayraktarı olarak iktidara gelen eski Cumhurbaşkanı ve Başbakan
Turgut Özal’ın ardından söylenen “Özal geldi, raflar doldu” sözü Libya Ulusal
Geçiş Konseyi için de söylenecek. Fakat Özal için geçerli olan “Raflar doldu da
kaç kişi alabildi?” sorusu Libya Ulusal Geçiş Konseyi için de geçerli olacak.
-Siyasal olarak ise Kaddafi
döneminde karnı doysa da siyaseten reel siyasete etki edecek söz hakkı olmayan
Libya halkı için aynı durum bu sefer karnı aç bir biçimde devam edecek.
Soner Bahadır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder