logo

8 Ağustos 2011 Pazartesi

Yeni Türkiye

Başbakan Erdoğan; önce kendisi değişti, sonra da “Yeni Türkiye”yi kurdu. Erdoğan, seçilir seçilmez kendisinin ve ekibinin siyasi geçmişine atıfta bulunarak, “Biz değiştik. Milli Görüş gömleğini çıkarttık” demişti. Bu “gömlek değişimi” kitlelerde büyük heyecan uyandırdı ve Erdoğan’ın ve ekibinin ülkesini tanıyan siyaseti ile birlikte ciddi bir halk desteği sağladı. 


Bu halk desteğini arkasına alan Erdoğan; sahip olduğu devlet gücünü kendini daha fazla kuvvetlendirme konusunda başarılı biçimde kullandı. 


Kendi ifadesiyle “kalfalık dönemi”nde arkasına aldığı yandaş basın ve medya desteğiyle bu gücü had safhaya ulaştırmış ve ülkemizde bulunan liberal/muhafazakar oyların ezici çoğunluğunu kazanarak % 50 oy desteği kazanmıştır. Bu süreçte, yine Erdoğan’ın aynı tanımlamasına atfen diyebiliriz ki çıraklık ve kalfalık dönemlerinde bu sıfatlara uygun bir biçimde kademeli olarak Türkiye’yi yeni bir düzene soktu.


Sıra geldi “ustalık dönemi”ne. Bu dönemde “düzenin ustası” olan Başbakan Erdoğan, “statükonun kozmik odaları”na girmeye başladı. 


Bunun en güzel göstergesi “YAŞ krizi” olarak adlandırılan durumdur. Ortada bir kriz ya da düzen için bir sorun yoktur aslında. Gerçekleşen “malumun ilânı”dır. YAŞ toplantılarında Başbakan Erdoğan’ın toplantı masasının başına tek başına oturması ve toplantıya “tek başına” başkanlık etmesi, bir kısım medyanın yansıttığı gibi “sivil iradenin gücü” değil, AKP’nin gücüdür. Genelkurmay Başkanı ve 3 kuvvet komutanının istifası da öyle iddia edildiği gibi sivil siyasete karşı bir tavır değil, AKP’nin sahip olduğu gücün tescil edilmesidir.  Bu istifalar, “Yeni Türkiye”nin hegomonyasında Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yer kalmadığını, artık herşeyin siviller tarafından yürütüleceğini cümle aleme duyurmuştur.


Soner Bahadır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder