Başbakan Erdoğan, Suriye’de yaşanan olaylara atfen Pazar günü, “Suriye bizim iç meselemizdir. Sabrın sonuna geldik” dedi ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu bu konuda Suriye yönetimini uyarmak için Suriye’nin başkenti Şam’a gönderdi. Anlaşılan Başbakan Erdoğan’ın içişleri karışmış ya da 12 Eylül 2010 Anayasa Referandumu için miting yaptığı bir meydanda asılan “Son Osmanlı Padişahı 1. Recep Tayyip Erdoğan” afişine kendisi de inanmış durumda. Bir başka alternatif de, Başbakan Erdoğan bir süredir Habertürk Televizyonu Genel Yayın Yönetmeni Yiğit Bulut’un ortaya attığı “Emperyalist Türkiye” hayali bakış açısıyla hareket ediyor.
Fakat, aklı başında olan, hayaller peşinde koşmayan ve ilkokul mezunu düzeyinde tarih ve coğrafya bilgisi olan birisi bu cümleyi etmez. Çünkü 1923 yılından itibaren Suriye bizden ayrı bir devlettir ve bizden ayrı bir devletin meselesi asla bizim iç işimiz olamaz. Bu, en temel diplomasi ilkesidir.
Tamam, özellikle küreselleşen dünyada sınır komşumuzda olan olaylara tabii ki kayıtsız kalamayız. Ama orda her ne olursa olsun, “orda” olanları “iç meselemiz” olarak tanımlayamayız. Bu tanımlama, yarın başka bir ülkeye Türkiye’deki bir olayı da kendi iç meselesi olarak tanımlama hakkını verir ki bu hiç hoş bir durum olmaz. Bu konuda yapılabilecek azami şey, Suriye yönetiminden “kendi iç meselesi olan” bu durumu, Türkiye’yi en az biçimde etkileyecek biçimde çözmesini istemek olabilir. Bundan ötesini yapmak diplomatik sınırları aşmak olur.
Konunun nasıl sonuçlanacağını yaşayıp göreceğiz. Ama sayın Başbakan’a bir önerim var: Medical Park Özel Bursa Hastanesi Dahiliye Uzmanı Dr. Serdal Baysal, yazın sağlıklı uyuyabilmek için uyunacak yerin havalandırılmasını önermiş. Bence sayın Başbakan bu öneriye uymalı...
Soner Bahadır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder