logo

29 Temmuz 2011 Cuma

Libya’da Arap Baharı ve Türk Cehennemi


Yüzlerce yıldır süregelen bir savaştı belki de Arap ırkının özgürlük mücadelesi. Trablusgarp’taMustafa Kemal Atatürk’ün Osmanlı Döneminde Arap milletinin birleşince ne kadar güçlü olduğunu Avrupalılara göstermesi ile daha da filizlenmişti bu umut. Fakat sonraları ne olduysa paranın ve gücün yanında olmuştu Arap milleti. Lawrance’yi bir kurtarıcı olarak bellemiş, sonraları heykelini dikecek kadar kendilerinden saymışlardı. Sadece Lawrancenin bulunduğu coğrafyada değil tam tersi bütün Arap coğrafyasına yayılmıştı sahte kahramanlık hikâyeleri. Yıllar sonra aslında başlarına nasıl bir çorap örüldüğünü anlayacak sandığımız Araplar, bu oyunu anlamayarak doş sermayenin zengin ettiği liderlerini güle oynaya başlarına geçirmiş özgürlüğe kavuştuğunu sanmışlardı.

Oysaki ihtiyacı oldukları özgürlüklerinin alında çorak topraklarda yıllar önce filizlendiğini görememişlerdi. Trablusgarp’ta başlayan özgürlük mücadelelerini anlayamamış ve aktaramamışlardı. Bundan daha birkaç yıl önce o liderlerinin ülkelerini ne denli kötü etkilediğini anlamadan özgürlük kutlamaları yapmışlardı. Kendi zenginliklerinin liderleri tarafından yenildiğinden geç haberdar olmuşlar, üstüne üstlük yer üstü ve yer altında kalan zenginliklerine zarar vermeden yapılması gereken devrimlerini tam tersi direkt olarak onlara zarar vererek gerçekleştirmişler, bunun sonucu olarak da kendi zenginliklerini yitirmişlerdir. Mısırda tarih müzelerinin başına gelenler bunun en açık örneğidir.

Ama ele alacağım konu Mısır değil Ülkemizi daha çok ilgilendirdiği için Libya’dır. Libya konumu ve Lideri itibari ile diğer Arap Ülkelerinden daha etkin konumda olup, Avrupa ve Amerika devletlerine karşı kafa tutabilen belki de tek Arap ülkesidir. Muammer Kaddafi bu konuda sert sözleri ve tutumu ile Dünya tarafından bazen eleştirilen bazen ise kahraman ilan edilen bir lider profili çizmiştir. Nitekim Libya’yı bir çöl ülkesi olmaktan kurtarıp gelişmesini sağlamış dev sanayi ve yapı hamleleri gerçekleştirmiştir. Bu hamleleri geliştirmesinde ona en büyük desteği Türk şirketler vermiş kurulan sayısız şantiyeleri ve on binlerce işçi ile Libya’ya adeta çıkartma yapmışlardır. Bu durum Libya Halkı tarafından olumlu karşılanmış, çizilen bu pozitif ivme Bu Çöl ülkesine prestij kazandırmıştır.

 Fakat diğer Arap liderler gibi Muammer Kaddafi’de bir süre sonra halkı yoksulluk çekerken bolluk ve ferah içinde yaşaması ile dikkatleri üzerine toplamıştır. Çok eleştirmesine rağmen Avrupanın ve Amerikanın bir çok ülkesinin bankalarında parası olduğu Libya Halkının diline düştükten sonra Kaddafi halkın gözünden düşmüş ve protestoların odağı olmuştur. Halk Nato’nun da desteği ile daha çok güçlenmiş silahlandırılmıştır. Diğer Ülkelerde Libya’ya nazaran daha kansız gerçekleşen devrimler yüzünden Araplardaki bu değişime “Arap Baharı” adı verilmişti. Fakat Libya’ya bahar gelmemiş, üstüne üstlük aşiretlerin ve ordunun desteğini arkasına alan Kaddafi sağlam bir askeri güç ile isyancıların üzerlerine yürümüştür. Şu an Libya’da olanlar bir devrimden çok bir iç savaştır.

Bu savaşın ortasında kalan binlerce Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ile yüzlerce Türk şirketi, isyancı ve Kaddafi yanlısı güçlerden kendilerini koruyamayarak büyük maddi ve manevi zarar görmüşlerdir. Milyarlarca dolar yatırım yapılan Libya’da aradığını bulamayan Türk şirketlerinin, bu da yetmezmiş gibi şantiyeleri yağmalanmış işçilerin kaldığı barakalara kadar ateşe verilmiştir. Yani şirketler şantiyelerini bile toplayamamışlardır. Yaptıkları bir çok inşaat zarar görmüştür. En az on yıllık bir yatırım yapılan Libya’ya giden binlerce Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının on yıllık iş ümidini suya düşmüştür.

Şimdi esas sorulması gereken konu şudur. Tabi ki şu anda Libya’da gerçekleşen büyük bir katliamdır. Kaddafi’nin bu kadar zalimce kendi halkının üstüne saldırması bir insanlık suçu olsa gerek. İşin öteki boyutundan bakmak gerekir. Türkiye’yi ilgilendiren belki de en önemli taraf zarar görmüş şirketler ve Türk işçilerdir. Tartışmasız bu konunun suçluları şuan Libya’nın yer üstü zenginliklerini bombalayanlardır. Bu Kaddafi’de olsa, direnişçilerde olsa bilanço değişmez. Esas merak konusu, acaba bu şirketlerin ve insanların Mali problemlerini Libya’nın hangi yetkili mercii çözecek ?

                                                                                                                       Adil Can Kavcar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder